bugün

lise 2. sınıftaydım. fen sınıfında lise 2 çok zordur. en agır fen dersleri lise 2 de verilmeye başlar. bende aile zoruyla fen sınıfına girmişim. bir gün biyoloji dersinde ki biyolojiden hiç anlamam, uyuz bir hoca sıkıcı dersini anlatmaya basladı. biz de basladık sınıfta gır gır samataya, debelendik durduk. narin ögretmenimiz hemen aglamaya başladı. 'hepinizi şikayet edicim, bu sınıfta daha fazla yapamicim' dedi gitti sınıfı ülkücü müdür yardımcısına şikayet etti. müdür yardımcısı da ' sınıfta tepinip durmayın, bi daha olursa ben de girerim' dedi ve bizi bir güzel adam etti. o gün bugündür biyoloji dendi mi bi durur düşünürüm, saygı duyarım.
jo yengeni yedim.
yok lan öyle değil tost tost.
hapsuramayan adam: h.
öğretmen: ö.

olay lise3 de geçer. dershaneye yeni bir tarih öğretmeni gelmistir. yenı yenı tanır ogrencılerı. olay 1. dünya savasına gelir. bu arada öğretmenin adı savaştır.

ö: var mı sorusu olan arkadaslar?
h: hocam bısey sorucam?
ö: dinliyorum.
h: hocam sımdı bu almanya fransa italya rusya avusturya macaristan osmanlı falan filan bunlar cümbür cemaat savaşa mı girmiş?
(hoca dumur olur ve hapsuramayan adamın kulagına egılerek)
ö: bidaha o deyimi kullanmazsan sevinirim.

asgblrhashkrsahr bak gene gülesim geldi ya. *
kuran oku bre kafir!
Yer:imam hatip lisesi
arapça dersinden sınavımız var o gün 3. Saat sınavız, herkes ders dinlemeyip sınava çalışıyordu neyse sınav vakti geldi ben rahatım iyi arapçam, takır takır yaptım o çok çalışanlar yapamamıştı, hoca diğer ders geldi tekrar sınavı yapacağım yarın dedi 1 kişi geçmiş dedi ertesi gün oldu bunlar çalışıyorlar sınavı olduk hoca yine geldi yarın tekrar sınavı var 7 kişi geçmiş dedi bizimkiler yine ders çalışıyordu sınav saati geldi olduk sınavı hoca geldi 10 kişi geçmiş yarın yine tekrar sınavı var demişti. Tekrar sınavı olmadan yüzde 50 yi tutturamayan bir imam hatip lisesinde okuyordum. Neyseki okul bitti okul 2. Si oldum.
güzel bir yaz tatili bitmiş, okul açılmıştı. ilkokul üçüncü sınıfın ilk günleriydi. ilkokul kariyerime mükemmel bir başlangıç yapmıştım, tanınıyordum, zekiydim ve çalışıyordum. sınıf başkanıydım ayrıca. birazdan gerek olacak bir bilgi de, kırmız-siyah kuşak taekwondocuydum.

yaverim sınıfa yeni bir kızın geldiğini söyledi. '' biraz değişik bir kız, saçı kısa, uzun boylu çok da güçlü. ''

- kız ? güçlü mü ?
+ vallahi bak. bir sürü çocuğu dövdü dün.
- beni de mi brütüs ?!?
+ çok güçlü lan.

neyse, kızı gördüm. yüzüne nalet gelsin, şaka şaka. ama canısı, kız dediğin en önde oturmaz mıydı ? bu faşo ağa gibi geçmiş en arkaya... kız dediğin saçları iki yana örgülü olur, bunun saçı alabulus... kız dediğin önlüğü pırıl pırıl olur, bu farklı renkte önlük giymiş, hem de yakası yok... kız dediğin bıcır bıcık pembe kalemliğine siyah kelebek tokalarını iliştirir, bu kurşun kalemin arkasını kemiren sincap-öğrenci gibi...
( la havle... )

+ kız değil ki bu ( gerginlik )
- adı nagihan...
+ hmmm, ( şaşırma + gerginlik )
- seni dövecekmiş...

neyse, ayağına kadar gittim. düello tarzında karşılıklı dikildik. dövebilir misin, dövemez misin lafları atıldı. hanım kişisine el kalkmaz muhabbetini yaparken,

hiçbir filmde görmediğim bir hamleyle, ayaklarımdan tutup baş aşağı salladı beni. düşünebiliyor musun o anı ? ben, 2 yıldır c sınıfının başkanı olan, kırmız-siyah kuşak sahibi, aranan-sevilen-tanınan, başarılı ve güçlü olan ben, kız öğrenci tarafından baş aşağı ediliyorum; aman ya rabbi!

cebimden beyaz mendilim sarktı, biraz da burnum tabi akmaya başladı. ayıptır söylemesi saçıma jöle sürerdim o zamanlar. sağ olsun başım yere sürttüğü için bom bok oldu. o zamanlar saçımın bozulmasına ağlayabilirdim. neyse işte, kız deli gibi sallıyor beni, bırakmıyor gavur. allahtan, hoşlandığım kız yoktu sınıfta. tamam dedim, pes. yüzüne nalet gelsin!

hayatımda o derece rezil olduğum, birkaç yüz tane daha anı var. ama, hani çocukluktan kalan bir problem dersen ; işte o bu canısı.
yer: fen lisesi
sınıf: 9/a
ders: boş ders
öğretmen: nöbetçi hoca

nöbetçi hoca herkesi susturmaya çalışmakta ancak sınıf hayvanlığın zirvelerini zorlamaktadır. en sonunda sinirlenen hoca en öndeki elemanın sırasına tekmeyi basar.

sıra elemanın üstüne düşer. hoca fena yusuf yusuf olmuştur. neticede özel okuldur. hoca sırayı kaldırır şöyle der,

- evladım iyi misin, ayağım çarptı da sıraya.
antalya lisesi 2004-2005, o zamanlar nasıl bir yer bilirsiniz hehe sınıf 9/O ders zili çalmasına rağmen öğretmen sandalyesinde ayakları uzatır ve yayılarak oturur efe, yanından sınıfa giren hasan hiç yüz ifadesini değiştirmeden kaldırır efenin bacaklarını dayar küsküyü pompalar ve oh yes diye bağırarak nidalar atar, sınıf öyle bir sınıf olmuş ki kimse takmaz olanları, sınıfa girer millet, oturanlar normal davranır, o kadar normal gelir ki gülmezler bile bu göze çirkin gelen olaya. A/B gibi ilk seri sınıflardan bir kız girer bizim sınıfa ve kapıda üçü göz göze gelir, hasan devam eder efenin ayaklarıyla çiftleşmeye kızın gözüne baka baka yakın mesafeden, kız bir süre kapıda şok geçirir, donar kalır. sonra içeride bir arkadaşının yanına gider, işi bitince tam sınıftan hızlıca kaçarken efe bu sefer sadece bakmaz ve " bize katılmak istemez misin " sorusunu yöneltir, hasan hala beline kuvvet takılırken kız resmen korkudan titreyerek sizi müdüre söylicem gibisinden bir ses çıkarır, efe şaşırır çünkü sınıf hayatında alışık olmadığı bir tepkidir bu ve " pardon bacım yanlış anladın " diyerek kızın kaçmasını izler, ara vermezler böyle şakalaşmaya devam ederler bir süre daha ve kafama tek kazınan şey sene sonu gelmeden 12 erkeğin olduğu sınıfta 8 erkeğin eşcinsel olduğunu öğrenmemdir. Çok iyi insan ve arkadaştı ama çoğu...
yer: adıyaman fen lisesi
tarih: geçen yıl sıradan 1 kimya dersi
karakterler: kimya hocası ve sınıfın erkekleri

derste ara ara hoca 1 erkeği hedef gösterirdi öteki tüm erkeklerde çocuğu iyi 1 elden geçirirdi,bazen de derste tüm erkekler 1den ayağa kalkar 4 yandan hocanın üzerine yürürdük. (anlaşmamıza gerek yoktu 1i kalkınca ötekiler de hemen uyardı) hoca anlayışla karşıladıkça da biz yüz bulup abartıyorduk. öyleki ayağa kalkıp direkt oturma ile başlayan bu seri "sen bizim sınıftan 1ini vurmuşsun", "artistlik yapma biz 10 kişiyiz"lere varmıştı.

neyse baya dağıttım olaya geçeyim. hoca tahtaya yazı yazarken benle pencere kenarındaki arka dörtlünün öndeki sıra arkadaşım 1den kalktık, direkt işte kapı taraftakiler ve arkamızdakiler fln kalktı hocaya yürüyoz o ara orta sırada en arkada oturan x arkadaş nasıl gaza geldiyse koştu hocanın omzuna yumruk attı. tüm sınıf 1den avv ovv larla doluştu. çocukta dönmüş bize niye dalmıyonuz lan gibisinden 1 bakış attı pişkin pişkin * biz zaten ilk şoku atlattıktan sonra kahkahalara boğulduk akdjdnfmdşgnrşekcğel daha sonra da hoca şoku atlattı ve direkt x'e dalın diye emir verdi. ben x ile aram yok diye yerime otursam da çocuk orda ağır haşat oldu. (bkz: ya 11 kişi olsaydık)

dipçe: benim aflde özür dilediğim 2 hocadan 1i olan Yusuf hocam, her ne kadar size bunu söyleyecek kadar aramız olmasa da büyük insansınız. çok büyük hem de. ve de her ne kadar tek dersinize katılmasam da derslerinizi ömür boyu unutmayacağım.
ilkokulda fenalarından birini yaşamıştım.
o zamanlar babamın -ne zaman televizyon karşısında olsam- pelesenk bir lafı vardı:
"su küçüğün kumanda büyüğün," diye. tabii ben de küçüğüm o zamanlar, bu sözü hep öyle sanırdım. ikinci sınıf mı üçüncü sınıf mı pek hatırlamam zira bayağı geçti üzerinden. işte sınava falan girdim bir gün, baktım o da ne! bir deyim mi, atasözü mü ne dolduruyormuşuz sanırım. "su küçüğün...." devamını getiriniz yazıyordu. e ben de gittim kumanda büyüğün yazdım.

işte aradan birkaç gün geçti öğretmen sınavları falan okuyor, herkesinkini okudu falan sıra bana geldi. hoca dedi neden kumanda büyüğün yazdın ne alaka falan dedi, tabii suratı bayağı şaşkındı. çünkü sınıftaki herkes "su küçüğün söz büyüğün" yazmıştı. bense ebleh ebleh bakmakla yetinmiştim.

babam sayesinde rezil olmuştum tüm ilkokul hayatım boyunca yüzüme vuruldu. mutlu musun baba?