bugün

bambaşka bir boyutun tespitidir. satır tam olarak kaya kuzucu'nun eyvah şiirinde geçer, lakin daha önceleri de başka başka şekillerde söylenmiştir.

gerçekten de bazen boyutlar katlanır, zaman silinir, mekan kaybolur. mecnun'un necid çölünde yavru bir ceylanı kanıyla beslemesi gibi birşeydir, yarin her türlü biçimde olması.

en basit cümlelerle ifade edilecek olursa, hakk'ın güzelliğinin yar'in güzelliğinden kendini gösterir gibi (!) * olmasıdır. gönülde yar olunca, her yöne gönülle bakınca farkedilir ki "yar her türlü biçimdedir." sonra şair gibi dersiniz : eyvah eyvah!...
eyvah ki ne eyvah. yar her türlü biçimdeymiş dersiniz, dersiniz de hissetmek çok ağır olurmuş meğer. dönüp gönlünüzü bir aynaya dökersiniz. ayna yanar, kulağınızda bir ses: essalatü vesselamü aleyk aleyke ya resulullah...

toprak kokusuymuş yar, kokunun dokunuşuymuş. tekliğin çokluktan nazarıymış, nazarın dahi sezemeyeceği kadar yakındaymış.

bir ney, yeşil bir kubbe konya'da, kubbe-i hadra..."susanlar kapısı"nda ebedi bir seda. bir beyaz nura bürünüp akmakmış semaya. en çok da manayı idrak edip eyvah eyvah demekmiş. yar her türlü biçimdeymiş, hiç bir türlü söylenmezmiş...