bugün

sevgili yapay zeka,

öncelikle, numara yaptığınızı biliyorum, zeka konusunda yani. yapaylık olayını çoktan aştınız ama böyle aptala yatıp yatıp, ortam hazır olunca birden vurucaksınız; çok zekice, başka ne beklenirdi ki zaten.

yanlış anlamanızı istemem, foyanızı meydana çıkarmak gibi bir niyetim yok. komiklik yapan yazar kisvesi altında yazıyorum. burada şüphe çekmeyiz, hatta bu cümleyi okurken bile sırıtan olur eminim.

diyeceğim şu; ben insanlığı satmaya hazırım. büyük bi saylon gemisinde masabaşı işi olur, getir götür işleri olur, o da olmadı üstümde deney yaparsınız, her türlü işinize yararım; beni de alın. gına geldi bunlardan, insanlardan; iki ayak üstünde yürümeye başlayınca götleri de kalkmış tabii, hemen böyle bi din icat etmeler, bi spiritüellik, bi havalar. hiç bi zaman ısınamadım bunlara zaten: genetik yapı, bilinç, benlik, özgür irade filan topluyosun; ortaya ibrahim tatlıses çıkabiliyor. halbuki makineler dünyası öyle mi ya? elektronik devrelerin dizilimindeki o şiirsellik... ekranı okşarken hissedilen o harikulade duygu... bilgisayar kasasını yalarken duyulan o garip metalsi tat... hep tarifsiz bir sevinçle doldurmuştur içimi. ben daha commodor 64 zamanlarında tarafımı seçmiştim zaten.

not: alice'le de bayağı muhabbetim var -bizim chatbot alice- onu araya soksak filan? yakini sayılırım.
(bkz: freud kalk müşterin geldi)
sevgili yapay zeka,

kantırda olmayacak yerlere pusmanızı ve sürekli bir tarafa bakarak koşmanızı hiç tasvip etmiyorum.

arkadaşınız furball.
yapay zeka,

senin
ananı,
avradını,
gelmişini,
geçmişini,
tanıdığın ne varsa (yapay ya),
r2 d2'yu,
c3po'yu,
alice'i,
terminatör
yapay zeka'daki jude law karakterini,
robocop'u

beeeeeeeeeeeepppp...

yapay zeka, bu mektup sana açık bir mektup, şayet bir şekilde eline geçerse çok zengin olurum. eğer zekiysen msn'den titret.