bugün

“Yalnızken de çok kalabalığım”..

https://m.youtube.com/watch?v=pFJrxctuR3A
peyami safa'nın şahane kitaplarından biridir.

****alıntı****

-zengin bir hayal içinde meçhul, daima malumun en korkunç rakibidir. ben malumum. yani sayısız imkanlar arasında gerçekleşmiş ve donmuş bir imkanım. ben bir şeyim, meçhul her şeydir. fakat unutma ki, ben varım; meçhul yoktur. o, sadece olabilir, fakat olmayabilir de! ben bir realiteyim, o bir imkandır. bu farkı anlamayan bir aşka sen beni inandıramazsın.

-vaktim olsaydı, bütün kitabı tercüme etmek isterdim. manasız bir tesdüfle Nietzsche öldüğü gün, ben doğmuşum. onun ruhundaki hidayetsiz dehşet ve cürete varis olmadığım halde, fikirlerinin barutunda, benim özlediğimin zıddı bile olsa, bambaşka bir dünyaya hasret çeken zekaların ihtilalci soyundan olduğumu bana haber veren bir dinamizmin içimdeki isyan kaynaklarınına tıpatıp uygunluğu var.

-kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım.

-tamam Alaaddin sen hukukçusun, fakat sertleşmiş zihin şemaları içinde rahat etmeyen ve daha geniş kımıldama sahaları isteyen bir ruhun vardır. kelimenin üstüne bastın: yalnızım, yalnızız. bak, bu infirat romantizmi anladın mı? geçen asrın şairlerini isyan ettiren bu infirat romantizmi, daha önceki asrın insan haklarına temel yaptığı bir infirat ideolojisine karşıdır. bu, işte, yakıcı ve boğucu yalnızlık korkusu, bu müthiş fobi, ferdiyetler nizamı üstüne kurulmaya doğru her gün biraz daha fazla giden yeni nizamların ben'ler arasındaki mesafeleri açarak ruhların birbirlerine intikallerini ve kaynaşmalarını mümkün kılan polipsişik bir havadan onları mahrum etmesidir. bu egosantrik insan telakkisi, butun aşıkları anlaşmazlığa düşüren ve kine çeviren ters bir disiplin doğurmuştur. yalnızım, evet, herkes yalnızdır, yalnızız. bunun geçen asırdaki edebiyatı çok zengin. hatta unutulmuş bir temdir artık. fakat unutulmaması halledildiğini göstermez. bütün ihtilaflarımızda yalnızlıklarımız çarpışıyor. hatta kendi kendimizle mücadelelerimizde bile kendilerimiz -cunku bak, "kendi" var icimizde-birbirine karşı yalnızdır.
Eve girince herkes için geçerli olan durum.
Peyami Safa’nın son romanı olan Yalnızız, roman kahramanlarının kişisellikleri ve toplumsal uyum sağlamak üzere edindikleri takdim arasındaki çatışmayı konu alıyor. Bazı karakterlerin bu çatışmadan ötürü, anlam arayışında yaşadıkları buhranları ve yalnızlıkları anlatılıyor. Safa, güçlü ruh tahlilleri ve sıra dışı kurgusuyla Modern Türk Edebiyatı’nın öne çıkan eserlerinden birini kaleme alıyor.

Kitabın kahramanı Samim, sadece mükemmelliklerden oluşan bir diyar hayal eder: Simeranya. Simeranya onun zihninde tahayyül ettiği bir sığınaktır adeta ki hayal kırıklıklarından ve yalnızlıktan kaçmak için buraya sığınır. Simeranya’da Samim mutluluğu sadece materyal hazlarda arayan insanlardan uzaklaşabilir. Safa her romanında olduğu gibi Yalnızız’da da madde ve ruh, doğu-batı gibi dikotomilere eleştirel bir yaklaşım sağlayabileceği bir kurgu yaratıyor.
peyami safa'nın insan psikojisini derinlemesine didiklediği ustalık eseri. öyküleme ve betimlemelerin bu kadar somutlaştığı, bu kadar tad verdiği başka bir eser daha okumadım. büyüksün peyami amca. huzur içinde uyu...
güncel Önemli Başlıklar