bugün
- boşuna yaşıyorum hissi18
- arkadaşlar biri var15
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak9
- bik bik moderatör olsun12
- anın görüntüsü17
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı13
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı11
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- kent lokantası niye bedava değil demek21
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- karınıza range rover alır mısınız22
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi190512
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi27
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
yalnız bir insan evladının geçip giden bir günüdür. *
gözlerimi açıyorum; tam tepemde yatak odasının yarısına kadar inen avize ile gözgöze geliyoruz. yalnızlığımı müjdeliyor. 'bugün kaçıncı gün?' diyor Waterhause'un 'gül koklayan kadın' adlı tablosu; 'kaç gün oldu onsuz uyanalı?'. başımı yastığıma bastırıyorum. 'bunlara kendini alıştırmalısın.' diyor yastığım. kitaplığımdaki kitaplar hep bir ağızdan 'dönmeyecek.' diye haykırıyorlar. hıçkırıklar, hıçkırıklar. 'bırak ağlasın.' diyor kader, her zaman söylediği gibi; 'açılır'.
bugün diğer günlerden farklı olarak erken kalktım. büyük binaların arasında kaybolmuş evimin küçük odasındaki pencereden denizi görebilmek için kafamı uzattım. denizin üstündeki sis bulutunu büyük bir zarafetle aralayan translatlantiğin geçişini izledim bir süre. hava aydınlık olmasına rağmen sokak lambalarının hala yanıyor olmasına şaşırdım. penceremin önüne koyduğum; hani bana geçen ay onun aldığı yıldız çiçeğinin söylediğine göre dün gece sabaha doğru yağmur yağmış. gerçekten de elimle yakalayabiliyorum havadaki toprak kokusunu; içime çekiyorum. toprak, toprağa can veriyor.
yatağıma dönüyorum. yatağım hala sıcak, yatağımın yarısı hala sıcak. hala o varmış gibi dikkatli yatıyorum, hala o varmış gibi gözümü açtığımda onun mezapotamya'ya kadar uzanan simsiyah saçlarıyla karşılaşacağımı sanıyorum. yastığını kaldırmayı aklımın uundan bile geçirmiyorum. derinlerimde cılız bir ses her gece kulağıma fısıldıyor; 'şükürler olsun. döndü, beklenen; beklediğin geldi.'. kendimi kandırıyorum biliyorum. arkadaşlarım bu durumuma anlam veremiyorlar. tek kelime dahi etmeden çekip gidişinin ardından bu kadar acı çekişimi saçma buluyorlar; anlatamıyorum. galiba onların yanında susmak en iyisi.
parmaklarımdan su gibi akıyor yalnızlık. içimi dolduran hasret, aşkı daha bir alevlendiriyor. gözlerim kapıda saatlerce anahtarın kapının kilidini çevireceği dakikayı bekliyorum. deri bir koltuğun üstünde akşama kadar siyah kapıyı izliyorum. zaman uzuyor. kapı açılmıyor. bir kara liste hazırlıyorum. listemin başında zaman var. bana hatıraları unutturmaya çalışan zaman.
artık hava kararıyor. muhteşem güneş yerini ay'a bırakıyor. yalnızlığım; yalnızların en çok gece rahat ettiklerini söylüyor. yalnızlığımı doğrularcasına geceleri gündüzlere göre kendimi daha iyi hissediyorum. hikayeler yazıyorum; yarım kalmış hikayeler, tamamlanmayı haketmeyen hikayeler. çünkü onsuz tüm hikayelerimin öksüz kalacağını biliyorum.
bu gece fırtına var. yıldız çiçeğimi içeri almalıyım. yere düşüp parçalanmasını istemem. pencereye yöneliyorum. yıldız çiçeğini çiçek açtığını görünce günlerdir gülmeyen yüzüm ilk defa gülüyor. bana utangaç ama mağrur bir şekilde sonbaharı müjdeliyor.
gün bitti. yatağıma, benim için bir mezardan farksız olan günün başladığı yere dönüyorum. mezar kurtları her zaman ki gibi beynimi talan ediyorlar. hiç itiraz etmiyorum, direnmeden mağlubiyeti kabul ediyorum. artık yarından umut etmekten başka bir çarem yok. gözlerimi kapatıyorum.
gözlerimi açıyorum; tam tepemde yatak odasının yarısına kadar inen avize ile gözgöze geliyoruz. yalnızlığımı müjdeliyor. 'bugün kaçıncı gün?' diyor Waterhause'un 'gül koklayan kadın' adlı tablosu; 'kaç gün oldu onsuz uyanalı?'. başımı yastığıma bastırıyorum. 'bunlara kendini alıştırmalısın.' diyor yastığım. kitaplığımdaki kitaplar hep bir ağızdan 'dönmeyecek.' diye haykırıyorlar. hıçkırıklar, hıçkırıklar. 'bırak ağlasın.' diyor kader, her zaman söylediği gibi; 'açılır'.
bugün diğer günlerden farklı olarak erken kalktım. büyük binaların arasında kaybolmuş evimin küçük odasındaki pencereden denizi görebilmek için kafamı uzattım. denizin üstündeki sis bulutunu büyük bir zarafetle aralayan translatlantiğin geçişini izledim bir süre. hava aydınlık olmasına rağmen sokak lambalarının hala yanıyor olmasına şaşırdım. penceremin önüne koyduğum; hani bana geçen ay onun aldığı yıldız çiçeğinin söylediğine göre dün gece sabaha doğru yağmur yağmış. gerçekten de elimle yakalayabiliyorum havadaki toprak kokusunu; içime çekiyorum. toprak, toprağa can veriyor.
yatağıma dönüyorum. yatağım hala sıcak, yatağımın yarısı hala sıcak. hala o varmış gibi dikkatli yatıyorum, hala o varmış gibi gözümü açtığımda onun mezapotamya'ya kadar uzanan simsiyah saçlarıyla karşılaşacağımı sanıyorum. yastığını kaldırmayı aklımın uundan bile geçirmiyorum. derinlerimde cılız bir ses her gece kulağıma fısıldıyor; 'şükürler olsun. döndü, beklenen; beklediğin geldi.'. kendimi kandırıyorum biliyorum. arkadaşlarım bu durumuma anlam veremiyorlar. tek kelime dahi etmeden çekip gidişinin ardından bu kadar acı çekişimi saçma buluyorlar; anlatamıyorum. galiba onların yanında susmak en iyisi.
parmaklarımdan su gibi akıyor yalnızlık. içimi dolduran hasret, aşkı daha bir alevlendiriyor. gözlerim kapıda saatlerce anahtarın kapının kilidini çevireceği dakikayı bekliyorum. deri bir koltuğun üstünde akşama kadar siyah kapıyı izliyorum. zaman uzuyor. kapı açılmıyor. bir kara liste hazırlıyorum. listemin başında zaman var. bana hatıraları unutturmaya çalışan zaman.
artık hava kararıyor. muhteşem güneş yerini ay'a bırakıyor. yalnızlığım; yalnızların en çok gece rahat ettiklerini söylüyor. yalnızlığımı doğrularcasına geceleri gündüzlere göre kendimi daha iyi hissediyorum. hikayeler yazıyorum; yarım kalmış hikayeler, tamamlanmayı haketmeyen hikayeler. çünkü onsuz tüm hikayelerimin öksüz kalacağını biliyorum.
bu gece fırtına var. yıldız çiçeğimi içeri almalıyım. yere düşüp parçalanmasını istemem. pencereye yöneliyorum. yıldız çiçeğini çiçek açtığını görünce günlerdir gülmeyen yüzüm ilk defa gülüyor. bana utangaç ama mağrur bir şekilde sonbaharı müjdeliyor.
gün bitti. yatağıma, benim için bir mezardan farksız olan günün başladığı yere dönüyorum. mezar kurtları her zaman ki gibi beynimi talan ediyorlar. hiç itiraz etmiyorum, direnmeden mağlubiyeti kabul ediyorum. artık yarından umut etmekten başka bir çarem yok. gözlerimi kapatıyorum.
tıpkı dünkü gibi...
kutup geceleri gibidir.
kesinlikle miskinlik tembellik lüksü olmayan bir gündür. önceleri çarpışır insan belki yalnızlığı hissetmemek adına bir dolu iş yapmaya hatta işyoksa bunu üretmeye. en kötüsü üretecek iş kalmadığında zihniniz size yardımcı olamadığındadır. ondan sonrası kabulleniştir. ileri aşamaları zevk almaktır . Tek kişilik imparatorluğunuza bir girsin kisvesi altında herkesi itersiniz.
bir önceki ile aynı olan gün.
kilitli bir kütüphanede durmadan tozlanan, hiç okunmamış bir kitap gibiyim, uzun ve sıkıcıyım. içinde ne olduğunu kimsenin bilmediği, dahası merak da etmediği. dünya üzerinde o an bulunduğum yer de boşu boşuna yer kaplıyorum. kendi kendimden sıkılıyorum. şekilsiz parmaklarım gözüme batıyor, aynada ki yüzüm, sonra kıyafetlerim, benim olan her şey gözüme batıyor. Allah' ım nedir bu kendimden çektiğim diyorum. kendi kendime tahammül edemiyorum. düş kuramıyor, gevezelik edemiyor, ıslık çalamıyorum. güzel bir kıza laf dahi atamıyorum. neşeli biri miyim, yoksa aksi mi görünüyorum? beni görünce biri, herhangi biri acaba ne düşünüyor? neyi hatırlatıyorum onlara? bir şey hatırlattığımı bilsem iyi veya kötü, avunabilirim belki.
uyuyor, uyanıyorum. uyandığımda güneş çoktan batmış, akşam olmuş. kalkıp bişiler yiyorum. lokmalar çiğnedikçe ağzımda büyüyor. yeniden yatağa uzanıyorum. yattığım yerde biri gelsin diye bekliyorum. belalısından kaçan bir orospu, polisten kaçan bir suçlu, belki evimi soymak isteyen bir hırsız. biri gelsin ve kocaman yumruklasın kapıyı. bir kadın sığınsın kollarıma, bir katil beni vursun üç yerimden. bir şey olsun! o kadar az konuşuyorum ki, biri gelirse konuşmayı becerebilecek miyim, emin olamıyorum. sonra yine uyuyorum, hep uyuyorum.
kilitli bir kütüphanede durmadan tozlanan, hiç okunmamış bir kitap gibiyim, uzun ve sıkıcıyım. içinde ne olduğunu kimsenin bilmediği, dahası merak da etmediği. dünya üzerinde o an bulunduğum yer de boşu boşuna yer kaplıyorum. kendi kendimden sıkılıyorum. şekilsiz parmaklarım gözüme batıyor, aynada ki yüzüm, sonra kıyafetlerim, benim olan her şey gözüme batıyor. Allah' ım nedir bu kendimden çektiğim diyorum. kendi kendime tahammül edemiyorum. düş kuramıyor, gevezelik edemiyor, ıslık çalamıyorum. güzel bir kıza laf dahi atamıyorum. neşeli biri miyim, yoksa aksi mi görünüyorum? beni görünce biri, herhangi biri acaba ne düşünüyor? neyi hatırlatıyorum onlara? bir şey hatırlattığımı bilsem iyi veya kötü, avunabilirim belki.
uyuyor, uyanıyorum. uyandığımda güneş çoktan batmış, akşam olmuş. kalkıp bişiler yiyorum. lokmalar çiğnedikçe ağzımda büyüyor. yeniden yatağa uzanıyorum. yattığım yerde biri gelsin diye bekliyorum. belalısından kaçan bir orospu, polisten kaçan bir suçlu, belki evimi soymak isteyen bir hırsız. biri gelsin ve kocaman yumruklasın kapıyı. bir kadın sığınsın kollarıma, bir katil beni vursun üç yerimden. bir şey olsun! o kadar az konuşuyorum ki, biri gelirse konuşmayı becerebilecek miyim, emin olamıyorum. sonra yine uyuyorum, hep uyuyorum.
güncel Önemli Başlıklar