bugün

kendinize yalnızlıktan başka bir sevgili yaptığınız andır. iki kişinizdir artık, bir kenara koyarsınız yalnızlığı mutluluğu sevgilinin koynunda aramaya başlarsınız. bulursunuz mutluluğu ama kısa süre için; sonunda tekrar yalnızlığa dönersiniz. vazgeçilmezdir o. yalnızlık iyidir iyi. *
herkesin bir ad koyduğu, zamanının belli kısmını geçirdiği yanlızlığını, bazı zamanlarda başka biri ile geçirerek yaptığı bir davranıştır.

ben yalnızlığımın adını şaziye koydum. neden bu adı koyduğumuda açıklayayım. benim hiç şaziye isminde tanıdğım olmadı, ne aile, ne akraba, ne de arkadaş çevresinde şaziye isimli bir yakınım olmadı. mümtaz bir isim aslında.

yanlızlığıma bu ismi verdikten sonra içime kalabalık bir neşe doldu. bazen cam kenarında oturup yoldan geçenleri seyreder onlar hakkında konuşuruz şaziye ile. yağmur yağışını izler, çay içer, gündelik konular hakkında sohbet ederiz, bazen dışarı çıkarız beraber.

şaziye'ye o kadar alışmıştım ki ondan hoşlanmaya bile başlamıştım. sevgilimden ayrıldıktan sonra hep onunla baş başa zaman geçirmek istiyordum. onu seviyordum ve hep yanımda olması bana bazen huzur veriyordu, bazen de her ilişkide olduğu gibi sıkıyordu. ama onu hiç ihmal etmek istemiyordum. bazen onu aldatmak zorunda kaldığım zamanlar oldu.

bir gün, şaziyem ile evde baş başa bir gün geçirmek istedim. ben mutfakta çay demlerken o salonda oturup müzik dinliyordu. çayın kaynamasını beklediğim sırada telefonum çaldı. arayan arkadaşlarımdı. onlara şaziye ile beraber olduğumu söyleyemedim. sosyalleşmek adına kendi kafalarına göre planlar yapıp beni de davet etmek için aramışlardı. ama ben şaziyemi bırakmak istemiyordum. onlara yalan söylemeliydim ama onlar arkadaşımdı bunu yapamazdım. zaten şaziye ile olduğumu söylemiş olsaydım ve durumu açıklamış olsaydım benim üşütük pisliğin teki olduğumu düşünürlerdi.

bir süre evde kalacağımı daha sonra onlara katılacağımı bildirmeme rağmen ısrarları sonucu mağlup oldum. mağlup olmuştum ama bunu şaziye'ye nasıl açıklayacaktım? ben onunla kalmak istiyordum ama lanet arkadaşlarım baskın çıkmışlardı. mücadele etmeye de gerek yoktu zaten. eve geleceklerdi ve kolumdan sürüyerek çekip götüreceklerdi, bunu biliyordum. şaziye ile de evde basılmak istemiyordum ehe ehe.

telefonu kapatıp bir bardak çay aldım ve salona doğru ilerledim. şaziye bana bakıyordu. çayı sehpaya koydum, müziği biraz kısıp içimden arkadaşlarıma lanet okudum ve şaziye'ye dönüp, ''ben bu gün'ü seninle geçirmek istemiştim ama avusturalya'daki dayım öldü yarım saat sonra orada olmam lazım şaziye'' dedim. o'da her zamanki gibi sessizliğini korudu ve dudaklarını büzerek evden ayrıldı. peşinden ben de çıktım.

evet. şaziye'mi, yanlızlığımı, bazen en yakın dostumu, sevgilimi aldatmıştım.
güncel Önemli Başlıklar