bugün

insanin içini kemiren durum.
kendimi çok yalnız ve terkedilmis hissediyorum be sözlük, canım yanıyor, bu yalnızlığı gidermek için yanlış kişilere, yanlış insanlara yanasmak istemiyorum ama çok üzgünüm. bu durum beni kahrediyor, insanlar çok bencil. hep anca kendilerini düşünsünler.
niye böyleler. birilerjne ihtiyaç duymaktan nefret ediyorum. neden son zamanlarda birilerinin varlığına ihtiyaç duyar oldum hiç bilmiyorum, doğru kişiler olsa içim yanmaz. kendimi çok ama çok kötü hissediyorum.
Benim mesajla bile olsa konuştuğum, günaydın, iyi geceler yazan, bana değer veren veya umursayan biri olmadığı için hayatımda, ben kendimi bu sıfatla tanımlayabilirim gerçek anlamda. Size biraz kendi yaşadığım yalnız insan kavramından bahsetmek istiyorum. Bunu aslında en yüksek olarak geçen sene altı aylık sürede yaşamıştım askere gittiğimde, tüm o kalabalığa rağmen ruh ve karakter olarak hissettiğim en yüksek yalnızlık seviyesi denilebilir o döneme tam olarak. O süre boyunca hayatta hem bedensel hem de ruhsal olarak tek başına mücadele vermenin, tanımadığın değişik değişik, birçoğu kötü ruhlu kimseler arasında yakınlarını, geçmişini, eski yaşamını unutup çoğu zaman umutsuzluğa, sıkıntıya ve karamsarlığa düşmenin ne demek olduğunu o zamanlar anlamıştım. içimin ümitsizliğe kapıldığı, daraldığım zamanları fazlasıyla yaşamış ve yoğun olarak hissetmiştim o altı ay boyunca. Aslında cümlelerle anlatmak zor o duyguları.

Terhis olup oradan ayrılışım, otogarda tek başıma koca valizlerle dört saat bekleyişim, 16 saat otobüsle yol geldikten sonra eve dönüşümdeki his, çok tuhaf bir duyguydu. O günler geçti evet şimdi evdeyim ama o dönemde hissettiğim olumsuzlukların tesiri epey fazla olmuştu üzerimde; yaşamış olduğum en yoğun yalnızlığı, uykusuzluğu, çaresizliği ve sıkıntıyı o zamanlarda hissetmiştim. düştüğüm o yerde ben nerdeyim burada napıyorum diye düşünürken ilk günler hissettiğim o büyük çöküntü hissine rağmen kendimi alıştırmaya çalıştım bir erkek olarak kendini koyvermek bana yakışmazdı, dik durmam gerekti; içimde fırtınalar koptuğu halde dışarıya hiç renk vermemiştim, hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalıştım hep, en kötü hissettiğim en zorlayıcı zamanlarda bile psikolojimi sağlam tutmak için içimde büyük bir mücadele verdim. dapdar ve on kişilik bir koğuşta tanımadığım o tuhaf insanların içindeyken ve deliler topluluğunu andıran bir bölük ortamında birçoğu bozuk karakterli tuhaf kişiler arasında günlerin nasıl geçeceğini düşünürken yalnızlığı çok ağır ve yoğun biçimde hissetmiş ve dibe vurmuş gibiydim o zamanlar. usta birliğine gittiğimde o hissi ikince kez ve daha yoğun biçimde yaşamıştım, ilk zamanlar gürültüden uyuyamıyordum bile daha çok fazla ayrıntı var ama bunlara değinirsem sayfalar sürecek bir roman olur o nedenle binde bir oranında bahsediyorum. altı ay boyunca birçok defa mobbing türü saygısızlığa denk geldiğim halde isyan etmemek, sinirlenip güç kullanmamak için çok zor tuttum kendimi ama yine de dışarıya hemen hemen hiçbir şey yansıtmadım içimdeki tüm o gerilmelere ve sabrımın sınırını zorlayan şeylere rağmen, daima alttan almaya çalıştım insaniyetimi bozmamak kendime yakışanı yapmak için, bazıları canının yakılmasını gerçekten hak ediyordu buna rağmen ben tüm sabrımı ve tahammül sınırlarımı zorlayarak dayandım kimseye bir şey yapmak istemedim bu yüzden oradaki herkesle mümkün olduğunca mesafeli olmaya ve arayı soğuk tutmaya çalıştım, ciddiye almadım umursamadım ve altı ay sonunda kurtuldum o tımarhane gibi ortamdan. Askerde kötü olanların dışında kendini bilen saygılı, uysal, düzgün ve iyi niyetli kişiler de vardı evet, hepsini aynı kefeye koymuyorum ama karakteri bozuk olan ve insanlıktan çıkmış kişiler çoğunluktaydı.

Her neyse çok fazla uzun yazmışım şimdi fark ettim. Şimdiyse geri dönüp baktığımda gerçekten de o süreç başka bir dünya gibiydi, o zamanlar iyi niyet, insanlara tahammül ve sabır sınırlarını en üst limitine kadar zorlamışım bu yüzden kendime şaşıyorum şimdi bunları düşününce. 'Yalnız insan' kavramını en kapsamlı yaşadığım o dönemdeki hislerimi size anlatmak istedim özetleyerek. Belki sizin bundan daha büyük ve daha uzun 'yalnızlık' hikayeniz olmuştur fakat benim hayatımda yaşadığım en büyük yalnızlık, sıkıntı ve bunalım o altı aydı, gerçek mahiyette hayattan soğumak, ümitsizliğe saplanmak, çaresizlik ve sıkıntı ne demek o zaman anlamıştım. Bunları anlatmanın sebebi kimseye bahsedemediğim için buraya yazılı olarak içimi dökmek kendimi anlatmak istedim şimdiye kadar kimseye bundan bahsetmemiştim ama buraya yazmak geldi içimden, askerlik süresince hissettiklerimi çok kısa biçimde özetlemeye çalıştım fakat bu platform için uzun bir yazı oldu farkındayım, vaktinizi aldım kusura bakmayın, eğer sonuna kadar okuduysanız sizlere teşekkür ederim. iyi geceler hoşçakalın...
prangalarımdır.
önemli olan kendi içinde yalnızlaşmamak.
yoksa dışarda insandan bol ne var di mi?
Yalnız kalmak istemiyorsanız birilerini sevmeyi denemek yerine kimseyi sevmemeyi deneyin. Severseniz yalnız bırakılırsınız. Kumarbazlar , kumarda kazanma şansı olduğu için değil kaybetme riski olduğu için kumara bağımlı olurlar. Vazgeçilmez olmak istiyorsanız kolay vazgeçen olun. Yalnız kalmak istemiyorsanız da karşınızdakileri yalnızlığa terk edin.

Yalnızlık beni hep üzdü. Hayatımın neredeyse tamamı boyunca yalnızdım.
Ama yalnız olmaktan daha çok üzen bir şey olduysa da, o da yalnız bırakılmak oldu.
Sevdiğim kişi tarafından veya dostum sandığım tarafından.
Yalnız bırakılmaktan daha çok üzen şey ise, beni yalnız bırakacak kadar ki sevgiyi boş insanlara karşılıksız vermek oldu.

Yalnızlık iyidir, alışırsanız kimseye ihtiyacınız kalmaz.
Siktirip gitmek isteyene siktir çekme gücünü verir size .
Hata yapanı hayatınızdan atma gücü katar .
Sizi yavaşlatanlardan kurtulma imkanı tanır.

Yalnız olmaktan daha kötü şeyler var hayatta,
Yalnız kalmaktan korkup istemediğiniz yerde veya istenmediğiniz erde bulunmanız gibi.
Yada çevrenizdekilerin sizi anlamaması gibi.
her seyde oldugu gibi yalnizligin da avantajlari dezavantajlari vardir.
fakat günümüzde artik ekonomik sistem olmustur yalnizlik. artik anasoylu sistemde bir küme icerisinde yasamiyor insanlar, orta cag icati olan aile kurumunda da yasa(ya)miyor insan, cünkü bir aileyi ayakta tutacak istihdam saglamadigi gibi kapitalizm (artik 4.0 a giden yol), artik kadin erkek iliskilerindenki hukuksal, sosyolojik ve ekonomik dengesizlikler de aile kurumunu yok ediyor. Kaldi ki yalnizlik rahatliktir, sakinlestiricidir, huzurdur, hostur ve bilgi paylasimi icin artk fiziksel iliskilere ihtiyacimiz yok cünkü internet var artik.
yasasin yalnizlik...
Kaçınılması gerekendir. insan için bu böyledir. insanlar sürüler halinde yaşarlar ve sosyaldirler. Yalnızlık insanlar için tehlike demektir. Yalnızken de hayatta kalabilme adaptasyonu insanın sahip olduğu bir kabiliyet ise de, insanın fizyolojik özellikleri sosyal memelilere özgü ve naziktir, yani dayanıksızdır. iyi koşullarda yalnız birey güçlü birey iken, kötü koşullarda yalnız birey ölü yada sakat birey demektir.
olum şaka maka ben bayağı yalnizim lan aslinda.
Huzurun kaynağı.
görsel
yalnızlık her zaman boş kalabalıktan iyidir bence.
Butun dunya olse de sefasi surulsun denilen keyif.
“Hep kalıplara uymayı reddettim. Geldiğim nokta şu; Diğerlerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzel.”
Sessizliğin, düşlerine karışması.
Kendi başına kalmaktır. Kendinle hoş vakit geçirmektir.
Bankadan telefon öperatöründen gelen mesaj bile mutlu eder öyle bişey işte yalnızlık.
Bir kadına anakonda gibi sarılıp opememektir. Yalnızliktan vücudunuz çelik gibi olur. Kasiklarinizla mermer kirarsıniz.
valla beni insanlardan uzak kedi köpek tavuk dolu bir bağ evine kitleyin şikayet edersem asın beni amk.

nefret ediyorum kalabalıklardan.
alsancak gar'dan , sevinç pastanesine kadar , kıbrıs şehitleri uzerinden gitmek değil de , aralardan gitmek.
Boktan şey. insanı yaşlandırır ve depresifleştirir.
Kendi içimde çok yalnızım. Bunun bir tarifi yok.
Gözlerimde parıltısı bakır Bir tasin
Kulaklarım komşuların ayak sesinde
Varsın yine bir yudum su veren olmasın
Baş ucumda biri bana su yok desin de
..
Ne yanar kimse bana ateşi dilden Özge
Ne açar kimse kapım badı sabadan gayrı
Bana Gönül ateşimden başka üzülen yok kapımı sabah esen rüzgardan başka çalan yok
Benim kimsesizlikle ilgili bu müthiş şiirler aklıma geliyor Kemalettin Kamu Fuzuli.
Hayatın single player modu. Multiplayer kilitli bende.
yalnızlıktan çok da çekinmemek gerekir. yalnızlık sanıldığı gibi kötü değildir. hatta insan ne yapıp yapıp, zaman zaman, yalnız kalmanın yollarını da aramalıdır. çünkü yalnızlık insanın kendini tanımasına olanak sağlar ve kimi zaman da insan için iyi bir öğretmendir.
kişi yalnızlığı kendi istiyorsa güzel olabilir fakat yalnız bırakılmak, bunun için düşülüyorsa... cehennemi bilmiyorum ama razıyım.
güncel Önemli Başlıklar