yakisikli babam gibi asik oldum anam gibi

kadınlar tarafında çirkin erkeklere yapılan bir gönderme.

dikkat edin anasını aşık olan kızmız aşık olduğu erkeği babası gibi yakışıklı olarak tanımlamış bu cümlede. aslında kadın bu cümlede çirkin erkeğe sesleniyor, sen babam gibi yakışıklı olmassan bende anam gibi sana aşık olmam diyor.

kardeşim nedir bu çirkin erkeklerin karı kısmında çektiği, anlamadım gitti. sürekli bir eziklik durumu, sürekli bir alttan almaya mecbur kişi portresi çizmeler falan filan. ayrıca çirkin erkekler, çirkinlik kavramına felsefi bir bakış açısı getirme zorunluluğunuda hissederler kendilerinde, "güzellik geçiçidir" "önemli olan görünüş değil zekadır" vb.. cümleler hep bu zorunluluğun eserinde ortaya çıkmıştır.

ayrıca yonca evcimik de bok gibi bir şarkıcıdır. daha bugüne kadar bir tane adam akıllı şarkısını duymuşluğum yoktur. nefret ederim kendisinden, lakin nefretimin sebebi kesinlikle bok gibi bir şarkıcı olması değil aksine çocukluğumda kendisine duyduğum hayranlığın, bugün bile aklıma gelince beni utanma duygusuna sevk eden bir anımın baş rol oyuncularından birisi olmasıdır.

aboneyim şarkısını çok severdim ben çocukken. ama nasıl bir sevmek anlatamam. hani çocukken derken öyle çokda küçük değilim. neyse burasını karıştırmayalım ama çocuğum son tahlilde. sürekli bu şarkıyı söylüyorum ben, sabah uyanduğımda, okula giderken, okulda, okuldan eve gelirken sürekli "aboneyim abone biletleri cebimde" diye diye, hafifden götümü sallaya sallaya söylüyorum bu şarkıyı. o ara yerel bir radyo programında sunucu canlı bağlantı alıyor ve katılanlarla zamanın meşhur değiştir oyununu oynuyor.

oyun basit, katılımcı bir şarkı söylemeye başlıyor arada sunucu değiştir diyor katılımcıda başak bir şarkıya geçiyor. katılımcı yeni şarkı bulamayıpda göt oluncaya kadar oyun devam ediyor.

çok ısrar ettim bizimkilere aradık o radyoyu. aldım elime telefonu başladım konuşmaya. sunucu benim çocuk olduğumu görünce biraz sempatisi oldu tabi bana karşı. falan filan derken değiştir oynama zamanı geldi. ben hemen başladım tabi,

b: ben r: radyocu ba: babam

b: aboneyiim abone, biletleri cebimde ballı lokma tatlısı hadi hemen hayırlısı
r: değiştir.

b: .......
r: değiştir hadi başka şarkıya geç

b: aboneyim abone biletleri cebimde ballı lokma tatlısı hadi hemen hayırlısı
r: değiştir (gülerek söylüyor ama ibne)

b: aboneyim abone
ba: oğlum değiştirsene
r: (gülüyor ibne)

b: (bira daha yüksek sesli): aboneyim abone biletleri cebimde, ballı lokma tatlısı hadi hemen hayırlısı
r: çok mu seviyosun sen bu şarkıyı
b: evet çok seviyorum
r: çokda güzel söylüyorsun zaten
b: ......

iyi geceler filan dedi kapattı sonra, yazmıyım ordaki muhabbetleri şimdi. ev halkı baya bir gülmüştü bana ama ben pek siklememiştim o dönemlerde. bence başarılı geçmişti yarışma.

meğer o akşamki radyo programını kasede kayıt etmiş bizimkiler. ben yıllar sonra annemden öğrendim bunu, hemen sıvadım kolları, geçtim büyük kaset arşivinin başına; buldum o kasedi. bulmaz olaydım kardeşim, bu ne lan bildiğin bir gerizekalıymışım ben, gerizekalıdan da öte bildiğin embesilmişim ulan. nasıl bir hayal kırıklığı, nasıl bir üzüntü, nasıl bir utanma...

ayrıca o radyocuda az ibne değilmiş kısık sesle söylemiş "değiştir" diye. duymamışım işte amına goyum heycanda var zaten biraz kaptırmışım işte kendimi.

hemen kaldırdım o kasedi, atmadım ama çok iyi bir yere zulaladım.

o gün bugün nefret ederim yonca evcimik denen karıdan.

(bkz: ben istemem ailem bu oyuna dahil olsun)

"ah bir baksa
kuzuları yaksa
dillere dolaşsa
destan olsa bu sevda.."
diye devam eden yoncimik şarkısı.

ikinci dizeyi hep böyle anladım ben. o baktıktan sonra neden kuzuları yakarlar, bakıştıktan sonra kuzu çevirme mi yapılır yahu diye hep düşündürmüştür. demek istediğim odur ki dinlerken hem eğlendiren hem de düşündüren bir şarkıdır.*
fakat hiç doğru anlayamadım galiba ikinci dizede ne dediğini,

bilemedim kıymetini,
anlayamadım seni
yoncam evcimik'im...
bağışla beni.

8 15 vapuru sarkisinin vurucu cumlesi..
(bkz: yonca evcimik)