bugün
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı13
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı11
- arkadaşlar biri var18
- birini donuzlayarak ceza vermek8
- karınıza range rover alır mısınız25
- bik bik moderatör olsun14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak13
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- anın görüntüsü15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı13
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss15
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi27
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı11
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası8
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
servet avcı'nın yeniçağ'daki güzel bir yazısı :
Ya Türkiye'de ırkçı parti olsaydı?
Ne zaman ülke gündeminde terör tartışması birinci sıraya yükselse, Başbakan Erdoğan BDP'ye çatarken, yanına MHP'yi iliştirmeden duramıyor ... BDP'yi " kandan beslenen parti " şeklinde nitelerken, MHP'yi de mutlaka ama mutlaka bu kategoriye sokarak, " şiddet yanlıları "na eşit mesafede olduğunu sözde vurgulamış oluyor!
Erdoğan son zamanlarda bu konudaki dozajı biraz daha yükseltmiş durumda ... Yeşiltaş baskınından sonra, evvelce morg bekçiliğiyle yaftaladığı MHP'yi BDP'yle birlikte " ırkçı ve şiddet yanlısı " olmakla suçladı ... Böylece kendisinin hem BDP'nin Kürt ırkçısı çizgisine, hem de MHP'nin " Türk ırkçısı " çizgisine uzak veya eşit mesafede durduğunu " mâkul kitlelere " ispatlamış oldu ...
Bugün ırkçılık bağrından doğduğu Avrupa'da yükselen değer ...
Daha çok " göçmen düşmanlığı " ve " islâm karşıtlığı " temelinde yükseliyor ... Ekonomik gerilemeler, bu düşmanlığa adeta gerekçe oluşturuyor ... Önceleri anti-semitik özellikler taşıyan ırkçı hareketler, son yıllarda " Avrupa'nın hızla islâm'laştığı " tezini işlemeye başladılar ... Onbeş-yirmi yıl öncesine kadar işsiz ve serseri " dazlaklar " gibi sıradışı gruplarla sınırlı olan ırkçılık, artık okumuş, meslek sahibi insanlar arasında yayılıyor ... Seçimlerde alınan sonuçlar, yaklaşan tehlikenin ayak seslerini duyuruyor ...
Son yıllarda alınan sonuçlara göz gezdirdiğimizde, yüzü makyaj tutmayan yaşlı kıtada durumun son derece vahim olduğunu görüyoruz ... 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ezilen ve siyaset dışına itilen ırkçı siyasetin yükselişine şahit oluyoruz ...
Avusturya'da Haider'le yüzde 27'ye yükselen Avusturya Özgürlük Partisi, bugün iki partili " ırkçı blok " olarak yüzde 35'e yaklaşıyor ...
Bulgaristan'da Türk ve Roman düşmanlığını eksen alan ATAKA'nın aldığı son oy oranı yüzde 9.36 ... Parlamentoda 21 milletvekiliyle temsil ediliyor ...
isviçre Halk Partisi 200 sandalyeli Ulusal Meclis'te 54 milletvekiliyle en büyük grubu oluşturuyor ... isviçre'de minare yapımıyla ilgili referandum bu partinin çabasıyla geçmişti ... Aşırı sağın Avrupa'da birinci sıraya yükseldiği ilk ülke bu parti sayesinde isviçre oldu ...
islâm'ı Avrupa'nın " terör dini " ve " Avrupa'nın yeni vebası " şeklinde aşağılamaya çalışan aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi'nin oy oranı yüzde 12,3 ...
Hollanda'da geert Wilders'in Özgürlükler Partisi yüzde 15'i, italya'da Lega Nord yüzde 10'u yakaladı ... Norveç'te Breivik'in gerçekleştirdiği Oslo katliamına kadar ilerici Parti yüzde 23'le ikinci parti konumundaydı ...
Yunanistan'daki Nazi yanlısı Altın Şafak hareketinin geometrik biçimde yükselmiş olmasını da gözden kaçırmamak gerekiyor ... Fransa'da ilk turda yüzde 18 oy alan Le Pen'in Ulusal Parti'si de Avrupa'nın ırkçı simgelerinden ... işin bir başka kötü yanı da şu ... Yükselen ırkçı hareketler yüzünden eridiğini düşünen merkez sağ partilerin, bu duruma göre pozisyon alırken, Almanya, Fransa ve italya örneklerinden anlaşılacağı üzere ırkçılığı çağrıştıracak yeni bir siyasî tarzı benimsemeye başlaması ...
Avrupa'da günden güne yükselen ırkçılığı elbette sadece ekonomik krizler ve göçmenlerin getirdiği maliyetlerle açıklamak mümkün değil ... Öyle olsaydı bir refah ülkesi olan Norveç'teki durum izah edilemezdi elbette ...
Avrupa'da ırkçılığa zemin hazırlayan sebeplerle, Türkiye'nin şartlarını mukayese edersek, Türkiye'de kanın gövdeyi götüreceği bir ırkçılığın doğması gerekirdi ...
" Ekonomik geriliğin mutsuz kıldığı insanlar "ın bir de bölücü teröre karşı sürekli mağduriyet yaşaması, köyüne, kentine bayrağa sarılı cenazelerin gelmesi, var olan milliyetçi potansiyeli ırkçılığa ve saldırganlığa dönüştürmeye yeterdi aslında...
Bu tablo Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde 30 yıldır yaşanıyor olsaydı, " bir arada yaşama duygusu " veya " iç barış " korunuyor olabilirdi?
Hangi Alman veya hangi italyan, çarşısını, apartmanını, yolunu, elektriğini, suyunu " adına kan dökülen etnik grup "la paylaşıyor olurdu?
" Yabancılara karşı Türkiye sınırını boydan boya mayınlayalım " diyen Altın Şafak'çıların Yunanistan'ında bugün Türkiye'de Türklerin karşılaştıkları muamelenin yüzde 10'uyla karşılaşılsaydı, herhangi bir etnik grubun, o ülkede bırakın nefes almasını, " ülke dışına kaçma vakti bulması " bile mümkün değildi ...
Türkiye'nin 30 yıldır çektiğini, herhangi bir Avrupa ülkesi çekiyor olsaydı, o ülkede iktidarda ne merkez sağ, ne merkez sol partiler kalırdı ... Olmayan tehditler bile ırkçılığı bu denli yükselttiğine göre, parlamentolar çoktan Hitler'in Reichstag'ına dönüşmüş olurdu. Eğer bugün Türkiye'de bu tablo yaşanmadıysa, Başbakan Erdoğan kabullenmek istemese de MHP'nin büyük payı vardır ...
Bir çok yönden eleştirilmeyi fazlasıyla hak eden Devlet Bahçeli, partiyi kuşatıcı bir milliyetçi çizgide tutarak, bu ülkede yaşayan, vatandaşlık bağıyla bağlı herkesi kucaklayarak, kimseyi ötelemeyerek ciddi bir sorumluluğu ve devlet aklını yerine getirdi ... Bunun telifi merhum Alparslan Türkeş'e aitti ve Devlet Bey de bu çizgiyi korumayı başardı ....
MHP, Tayyip Erdoğan'ın da itelemeye çalıştığı ırkçı alanda siyaset yapmayı deneseydi, yani kanı fırsata çeviren bir anlayışa sarılsaydı, sandıklara oy yerine kan ve öfke yağdırsaydı, hiç şüphe yok ki, bugünkü oy oranının çok daha üzerinde bir oy oranına sahip olurdu ...
Bıçak kemiğe dayandığı zamanlarda bile kardeşliğe çağırmak, her türlü eleştiriye göğüs gerip, " ülkede birliğin sandıktan çıkacak oydan daha önemli olduğu " gerçeğinden hareket etmek elbette kolay değildir ama bir milliyetçi için zaruret gibidir ...
Milliyetçilikten bîhaber Tayyip Erdoğan'ın bütün milliyetçilik türlerini bir torbaya doldurup, hepsini aynı görme hastalığı Türkiye'deki Türk milliyetçiliğiyle, Avrupa'daki ırkçılığı birbirine karıştırmasına yol açıyor ...
Halbuki MHP " olgun şartlar "a rağmen tarihinin hiç bir döneminde ırkçılık yapmadı ... Ondan ideolojik gerekçelerle ayrılan, yüksek oy oranlarına hiçbir zaman sahip olmasa da, sempati ve sözünün dinlenme oranı hep yüksek kalan BBP de o zemine hiçbir zaman kaymadı, aklından bile geçirmedi ...
Türkiye'de milliyetçiler, siyasette büyümenin bu kestirme yolunu hiç tercih etmediler ... Kavganın maliyetini başkalarının üstleneceği, başka çocukların kanlarının akacağı, diğer yandan kendilerinin de iktidar basamaklarını hızla adımlayabileceği bir yöntemi asla tercih etmediler...
Daha ne kadar sabredilebilir, öngöremiyorum doğrusu ... Ama Başbakan Tayyip Erdoğan'ın MHP'yı ısrarla " ırkçı kulvar "da görmeye ve göstermeye çalışması, ne siyasi ahlâkla ilişkilendirilebilir, ne de gerçeklerle ...
http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=23265
Ya Türkiye'de ırkçı parti olsaydı?
Ne zaman ülke gündeminde terör tartışması birinci sıraya yükselse, Başbakan Erdoğan BDP'ye çatarken, yanına MHP'yi iliştirmeden duramıyor ... BDP'yi " kandan beslenen parti " şeklinde nitelerken, MHP'yi de mutlaka ama mutlaka bu kategoriye sokarak, " şiddet yanlıları "na eşit mesafede olduğunu sözde vurgulamış oluyor!
Erdoğan son zamanlarda bu konudaki dozajı biraz daha yükseltmiş durumda ... Yeşiltaş baskınından sonra, evvelce morg bekçiliğiyle yaftaladığı MHP'yi BDP'yle birlikte " ırkçı ve şiddet yanlısı " olmakla suçladı ... Böylece kendisinin hem BDP'nin Kürt ırkçısı çizgisine, hem de MHP'nin " Türk ırkçısı " çizgisine uzak veya eşit mesafede durduğunu " mâkul kitlelere " ispatlamış oldu ...
Bugün ırkçılık bağrından doğduğu Avrupa'da yükselen değer ...
Daha çok " göçmen düşmanlığı " ve " islâm karşıtlığı " temelinde yükseliyor ... Ekonomik gerilemeler, bu düşmanlığa adeta gerekçe oluşturuyor ... Önceleri anti-semitik özellikler taşıyan ırkçı hareketler, son yıllarda " Avrupa'nın hızla islâm'laştığı " tezini işlemeye başladılar ... Onbeş-yirmi yıl öncesine kadar işsiz ve serseri " dazlaklar " gibi sıradışı gruplarla sınırlı olan ırkçılık, artık okumuş, meslek sahibi insanlar arasında yayılıyor ... Seçimlerde alınan sonuçlar, yaklaşan tehlikenin ayak seslerini duyuruyor ...
Son yıllarda alınan sonuçlara göz gezdirdiğimizde, yüzü makyaj tutmayan yaşlı kıtada durumun son derece vahim olduğunu görüyoruz ... 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ezilen ve siyaset dışına itilen ırkçı siyasetin yükselişine şahit oluyoruz ...
Avusturya'da Haider'le yüzde 27'ye yükselen Avusturya Özgürlük Partisi, bugün iki partili " ırkçı blok " olarak yüzde 35'e yaklaşıyor ...
Bulgaristan'da Türk ve Roman düşmanlığını eksen alan ATAKA'nın aldığı son oy oranı yüzde 9.36 ... Parlamentoda 21 milletvekiliyle temsil ediliyor ...
isviçre Halk Partisi 200 sandalyeli Ulusal Meclis'te 54 milletvekiliyle en büyük grubu oluşturuyor ... isviçre'de minare yapımıyla ilgili referandum bu partinin çabasıyla geçmişti ... Aşırı sağın Avrupa'da birinci sıraya yükseldiği ilk ülke bu parti sayesinde isviçre oldu ...
islâm'ı Avrupa'nın " terör dini " ve " Avrupa'nın yeni vebası " şeklinde aşağılamaya çalışan aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi'nin oy oranı yüzde 12,3 ...
Hollanda'da geert Wilders'in Özgürlükler Partisi yüzde 15'i, italya'da Lega Nord yüzde 10'u yakaladı ... Norveç'te Breivik'in gerçekleştirdiği Oslo katliamına kadar ilerici Parti yüzde 23'le ikinci parti konumundaydı ...
Yunanistan'daki Nazi yanlısı Altın Şafak hareketinin geometrik biçimde yükselmiş olmasını da gözden kaçırmamak gerekiyor ... Fransa'da ilk turda yüzde 18 oy alan Le Pen'in Ulusal Parti'si de Avrupa'nın ırkçı simgelerinden ... işin bir başka kötü yanı da şu ... Yükselen ırkçı hareketler yüzünden eridiğini düşünen merkez sağ partilerin, bu duruma göre pozisyon alırken, Almanya, Fransa ve italya örneklerinden anlaşılacağı üzere ırkçılığı çağrıştıracak yeni bir siyasî tarzı benimsemeye başlaması ...
Avrupa'da günden güne yükselen ırkçılığı elbette sadece ekonomik krizler ve göçmenlerin getirdiği maliyetlerle açıklamak mümkün değil ... Öyle olsaydı bir refah ülkesi olan Norveç'teki durum izah edilemezdi elbette ...
Avrupa'da ırkçılığa zemin hazırlayan sebeplerle, Türkiye'nin şartlarını mukayese edersek, Türkiye'de kanın gövdeyi götüreceği bir ırkçılığın doğması gerekirdi ...
" Ekonomik geriliğin mutsuz kıldığı insanlar "ın bir de bölücü teröre karşı sürekli mağduriyet yaşaması, köyüne, kentine bayrağa sarılı cenazelerin gelmesi, var olan milliyetçi potansiyeli ırkçılığa ve saldırganlığa dönüştürmeye yeterdi aslında...
Bu tablo Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde 30 yıldır yaşanıyor olsaydı, " bir arada yaşama duygusu " veya " iç barış " korunuyor olabilirdi?
Hangi Alman veya hangi italyan, çarşısını, apartmanını, yolunu, elektriğini, suyunu " adına kan dökülen etnik grup "la paylaşıyor olurdu?
" Yabancılara karşı Türkiye sınırını boydan boya mayınlayalım " diyen Altın Şafak'çıların Yunanistan'ında bugün Türkiye'de Türklerin karşılaştıkları muamelenin yüzde 10'uyla karşılaşılsaydı, herhangi bir etnik grubun, o ülkede bırakın nefes almasını, " ülke dışına kaçma vakti bulması " bile mümkün değildi ...
Türkiye'nin 30 yıldır çektiğini, herhangi bir Avrupa ülkesi çekiyor olsaydı, o ülkede iktidarda ne merkez sağ, ne merkez sol partiler kalırdı ... Olmayan tehditler bile ırkçılığı bu denli yükselttiğine göre, parlamentolar çoktan Hitler'in Reichstag'ına dönüşmüş olurdu. Eğer bugün Türkiye'de bu tablo yaşanmadıysa, Başbakan Erdoğan kabullenmek istemese de MHP'nin büyük payı vardır ...
Bir çok yönden eleştirilmeyi fazlasıyla hak eden Devlet Bahçeli, partiyi kuşatıcı bir milliyetçi çizgide tutarak, bu ülkede yaşayan, vatandaşlık bağıyla bağlı herkesi kucaklayarak, kimseyi ötelemeyerek ciddi bir sorumluluğu ve devlet aklını yerine getirdi ... Bunun telifi merhum Alparslan Türkeş'e aitti ve Devlet Bey de bu çizgiyi korumayı başardı ....
MHP, Tayyip Erdoğan'ın da itelemeye çalıştığı ırkçı alanda siyaset yapmayı deneseydi, yani kanı fırsata çeviren bir anlayışa sarılsaydı, sandıklara oy yerine kan ve öfke yağdırsaydı, hiç şüphe yok ki, bugünkü oy oranının çok daha üzerinde bir oy oranına sahip olurdu ...
Bıçak kemiğe dayandığı zamanlarda bile kardeşliğe çağırmak, her türlü eleştiriye göğüs gerip, " ülkede birliğin sandıktan çıkacak oydan daha önemli olduğu " gerçeğinden hareket etmek elbette kolay değildir ama bir milliyetçi için zaruret gibidir ...
Milliyetçilikten bîhaber Tayyip Erdoğan'ın bütün milliyetçilik türlerini bir torbaya doldurup, hepsini aynı görme hastalığı Türkiye'deki Türk milliyetçiliğiyle, Avrupa'daki ırkçılığı birbirine karıştırmasına yol açıyor ...
Halbuki MHP " olgun şartlar "a rağmen tarihinin hiç bir döneminde ırkçılık yapmadı ... Ondan ideolojik gerekçelerle ayrılan, yüksek oy oranlarına hiçbir zaman sahip olmasa da, sempati ve sözünün dinlenme oranı hep yüksek kalan BBP de o zemine hiçbir zaman kaymadı, aklından bile geçirmedi ...
Türkiye'de milliyetçiler, siyasette büyümenin bu kestirme yolunu hiç tercih etmediler ... Kavganın maliyetini başkalarının üstleneceği, başka çocukların kanlarının akacağı, diğer yandan kendilerinin de iktidar basamaklarını hızla adımlayabileceği bir yöntemi asla tercih etmediler...
Daha ne kadar sabredilebilir, öngöremiyorum doğrusu ... Ama Başbakan Tayyip Erdoğan'ın MHP'yı ısrarla " ırkçı kulvar "da görmeye ve göstermeye çalışması, ne siyasi ahlâkla ilişkilendirilebilir, ne de gerçeklerle ...
http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=23265
güncel Önemli Başlıklar