bugün

Ortaokul öğrencisiyken bir kaç kişi değil, bir sınıf değil tüm okul sıra dayağından geçmiştik hem de gül çubuğuyla. Okul müdürü yunan askerine vurur gibi vurmuştu halâ ellerim sızlar hatırladıkça. Bizim öğrenciliğimizde öğretmenin dayak atması çok normal karşılanır hatta babamıza şikayet etsek birde ondan dayak yerdik kim bilir ne bok yedinde öğretmenin seni dövdü diye. Bir öğretmen arkadaşımın sözü vardı "öğretmen olacak zamanda öğrenciydim, öğrenci olacak zamanda öğretmen oldum"
ilkokul öğretmenim, ders matematik tahtada işlemler var sırayla kalkıp yapıyoruz. sıra arkadaşım cansuya geldi kız kalktı yanlış yazdı. kaynaştırma öğrencisiydi. kızın kafasına vurdu arkadan kızın kafası tahtaya çarpmıştı. hiç unutmuyorum.
okul karşısındaki bakkala sigara almaya girmiştim kapının önünde hocayı görünce almadan çıkmıştım üzerimi arayıp bulamayınca nerene soktun diyip karnıma geçirmişti bi tane.
matematik dersinde kadın kafamda flüt kırmıştı, dün gibi haıtlarım.
lise 2.sınıfta ( meslek lisesi ) okuldan kaçtığımız bir günün akabinde yediğimiz bir tanesinin hala akıldan çıkmadığı dayaklar bütünüdür. zaten 3 sene boyunca hep dayak yedik ama o günkü efsane idi efsane. tadı hala damağımızda. bu bir anıdır herhangi bir öğretmeni zan altında bırakmak için yazmıyorum sadece paylaşım amaçlı.

tüm okul hayatım boyunca hiç inek tabir edilen öğrencilerden olmadım. sık sık okullardan kaçar zıpırlık peşinde koşardık. şimdi burada biz bizeyiz inkar etmenin manası yok yani. o günde ne oldu ise içime bir nur indiydi. arkadaşlar dediler ki "topluca kaçalım şimdi siz 3-5 kişi kalırsanız müdür yardımcısı bizim ağzımıza s.çar o yüzden topluca kaçalım hepimizi dövecek hali yok ya" dediler. okuldan kaçma konusunda master yapmış olduğum halde o gün hiç kaçasım yoktu ama arkadaşlara taaam lan taaam deyip ben de kaçtım. ilk defa doğruca eve gittim ama hiçbir aktivitede bulunmadım. annem garibim evde temizlik yapıyordu. anlattım durumu geçtim televizyonun başına oturdum akşama kadar.

neyse ertesi gün oldu gittik okula ama kapıda merasim töreni var.. bizim "beton" lakaplı bölüm müdür yardımcımız bizi bekliyor. "hiç sınıfa doğru zahmet etmeyin takip edin beni" dedi. o çoban biz arkadaki koyun sürüsü gidiyoruz dayağa doğru. kızları ayırdı normalde gelmemiş olanları ayırdı ( 4-5 kişi o gün hiç gelmemişti ) biz 12-13 kişi kaldık olağan şüpheliler olarak. adam tek tek soruyor nereye gittin ne yaptın diye. ilk bana sordu bende "eve gittim" dedim. "sizin telefon numarası neydi" dedi söyledim aradı. doğal olarak anam çıktı. beton dedi ki "gibson dün erken saatte eve geldi mi" o da korkmuş bir şey mi oldu diye "yok gelmedi" deyince o 12-13 kişi arasından en temiz zopayı ben yemiştim. benim sayemde diğer arkadaşlarda x3 dayak yemişlerdi. adamla aynı semtte oturuyoruz gelip bizim lig maçlarını izliyordu düzenli olarak. o hafta sonunda lig maçında ( yedikulespor amatör lig ) attığım 1 golün yanında kaçırdığım 1 golden sonra zaten dövmeye yer arıyordu beni anamda sağ olsun fırsatı altın tepsi ile sundu adama. nasıl vuruyor var ya mike tyson kum torbasına vurunca nasıl toz kalkıyorsa benim sırtımdan da aynı toz kalkıyordu. dayağa talimli olduğumuzdan pek canım yanmadı tabi ama dayak dayaktır nimettir. hiç israf etmedim hepsini aldım bünyeme vitamin olsun diye..
Bizim nesil iyi hatırlar
(1987)
Saçımiz biraz uzun diye kestiler
Ödevi yapmayınca avucumuza cetvel ile vurdular
Sıra dayağı yedik vs vs vs

Şimdiki serseri nesil çok şanslı öğretmen vuuu dese çocuk 7 sülalesini toplayıp öğretmeni dövmeye gidiyor

Biz dayağı yer otururduk.
efenim hiç unutmam bir Mart sabahı her sabah yaptığım gibi okul yolunda yürüyorum. Yürürken bir de sigara yaktım dumanı nefesime karışıyor lokomotif gibiyim yani. Haydar hocam da bir sigara yakmış benden daha seri adımlarla okula doğru gitmekte. Kendisi isminden midir bilinmez babacan fakat sert bir insandır Onu görünce bi selam edeyim diye el kaldırdım ve olaylar cereyan etti. O da bana el kaldırdı sonra o eli bir indirdi yeminle üç adım gerleyip anca toparladım kendimi.
-Ulan eşşoğlueşşek hadi sigara içiyon bari saklı gizli iÇ! Okul yolunda hocaya karşı içilir mi?
+hocam ailem biliyor benim. Kimse bişey demedi şimdiye kad...
-siktirtme belanı yürü okula.

Şu olaydan sonraki eğitim hayatım boyunca okulda sigara içmedim bi de dil anlatımdan 100 aldım. Göt korkusu böyle bir şeydir
ilköğretim okulumuzun müdür yardımcısı ayşe hanım efsane sert bir kadındı. ama bana hep bir anne gibi davrandı, hakkını ödeyemem o başka. bizim sınıfın en yaramaz, en laftan anlamaz, en manyak çocuğunu odasına çağırıp karşısına dikmiş, çocuğun kulağından çeke çeke bildiğiniz yaydaki oku gerer gibi pozisyon aldırıp aniden bırakmış. çocuğun kafa yan duvara gümleyerek teslim tabi. bizim zamanımızda bırakın öğrenci dövmeyi, bu konuda yeni teknikler geliştiriyordu öğretmenler. şimdiki çocuklar öğretmen "höt!" dese gurur yapıyor.
Veli olarak bile yaşanan siddettir. Cocugu yalancılıkla suçlayıp ağlatan, pesinde günlerce kosturan sırf egodan oluşmuş insanlar var maalesef.
90 lı yıllarda çocuk olanlar bilir.
ilkokul öğretmenim lanet herifin tekiydi. Hala nefretle anarım. Çok uslu ve çalışkan olmama rağmen birçok kez şiddet gördüm kendisinden. Öğrenci kayırırdı. Zengin kızları özellikle çok severdi. Soruyu bilemediğimizde, özellikle çalışkan olanların eline sopayla vururdu. Bir kez de müfettiş gelmişti, sorusunu bilemeyince kafama kendi kalemkutum ile vurmuştu. Bazı travmalar yıllar geçse de unutulmuyor. Senin günün kutlu olmasın pislik herif!
lise 1. de hiç suçum olmadığı halde kimya öğretmeni herkesin önünde hakaret, tükürük tekme tokat evire çevire iyi bir dövmüştü. yüzlerime ellerinin izi geçmişti yediğim dayak koymamıştı ama hakaret öğrencilerin önünde kalbim kırılmıştı.

sonra suçsuz olduğum anlaşılınca özür dilemişti ve beni ne zaman görse çeketini ilikler gülerdi yaranmak için.

ama en kötüsü psikolojik şiddetti. matematik öğretmeni hep sıfır veriyordu kafaya takmıştı nedenide zor diye sorduğu soruyu hemen bilmiştim egosu onu elegeçirmişti.

edebiyat öğretmenide yazdığım kompozisyonu ilk önce beğenmiş sonra bu kadar güzel şeyi sen yazamazsın başkasına yazdırmışsın demesi idi. tabi gözü önünde yırtıp çöpe atmıştım. belki iyi bir yazar olabilirdim. herkes hala çok güzel şeyler yazdığımı neden kitap yazmadığımı söylerler.
ilkokul ogretmenim 5. sinifta odevin yarısını yapmadim diye iki kulağımdan tutup kafami once tahtaya sonrada duvara monte askiliga vurmuştu.

15 günde bir yedigimiz , metrelik tahta cetvel ile elimizin ters tarafina yedigimiz sıra dayaklarını saymıyorum. onlar sıradan haldeydi artık.
Öğrenciye vurmak suçtur ve o öğretmen hem mesleğinden hem de özgürlüğünden olabilir. Eskiden tabi duyarlı veliler yoktu, aileler bilinçsizdi; bunun rahatlığıyla da bir baltaya sap olamamış, şans sayesinde devlet memuru olmuş zavallıların küçücük çocuklar üzerinden kendilerini rahatlattığına şahit oluyorduk. Günümüzde böyle olaylar çok az yaşanıyor, aşırı derecede sinir bozucu davranmayan öğrenciye sözlü ya da fiziki şiddet uygulayan öğretmene rastlamadım.

Not: Bugüne kadar hiçbir öğretmenim ne sözlü ne de fiziki olarak bana şiddet uygulamadı, içlerinde eski jenerasyondan öğretmenler de vardı ve çocukları, öğretmeyi çok seviyorlardı. Bu tip başlıklarda anlatılan zavallı sosyopatlardan birinin öğrencisi olmamış olduğum için çok mutluyum.
Suçsuz yere sıra dayağına kurban gitmemi değil de, sırada olmasına rağmen öğretmenden özel ders alan zengin çocuğu berkcan'ı es geçmesini unutamıyorum. Evet adı gerçekten berkcan'dı.
6.sınıftayım niye bilmiyorum bir gün saçımı full 4’e vurmak istemiştim tombulcana da bir çocuğum o vakitler. Gittim berbere dedim vur makineyi abi bi vurdu vurmaz olaydı a dostlar. Kafatasım üstten basık. Mahalledeki özürlü çocuk vardı aynı o X’e benzedim ulan ne yapıcaz ne edicez klasik çözüm kapşonu çıkarmadım okula gidip. Bir gittim bizim manyak fen hocasının dersi garip bi adam bu da yüzünde nur yok p*çin hademelerden çay ister yarısını içer ısısı düştü diyip 15 dkda bir çay yeniletir. Neyse abişler bu ödev vermiş lan dedim napcaz ne etcez kurbanlık koyun gibi sıradayız. Bu bir geldi ödev nerde dedi yapamadım dedim dazlak kafama bir tokat atmaz mı şılaappp diye yankılandı bütün sınıf yanaklar da lambur lumbur. O hoca ödev verdiğinde yine yapmadım ama allahtan müdür çağırdı işim erken bitmesine rağmen yangın merdiveninde fazladan 15-20 dk takılıp kurtardım paçayı hep.
NOT: Bu arada ortaokul, lisede falan okuyan küçük dostlarım size tavsiyem derslerinize çalışmayın üni sınavına girmek için bütün bilgileri zaten 1-2 sene’de fazlasıyla alıyorsunuz. Ayrıca tek önemli dersin fen ve matematik olduğunu unutmayın gerisi boş...
Hiç unutmam ilkokul 2. sınıfta, sınıf başkanıyım. Zil çaldı ve öğretmenimiz bir kaç dakika gecikmeli de olsa sınıfa girdi. her zaman olduğu gibi tahtada karşıladım, masasına geçerken çantamı öğretmenler odasında unutmuşum koş al gel dedi. Gittim öğretmenler odasından çantasını buldum tekrar sınıfa koşup kapıyı çaldım ve gel sesiyle birlikte içeri girdim ki girer girmez öğretmenin yüzümde patlayan tokadıyla birlikte, kapının arkasında duran çöp tenekesine doğru yalpalamam bir oldu. "Bir de sınıf başkanı olacaksın utanmıyor musun öğretmenden sonra gelmeye" diye bağırırken elimde çantasıyla donup kaldım. ne olduğunu anlamaya çalışırken sınıftan bazı arkadaşlar öğretmenim onu çanta için siz göndermiştiniz diyince hafifçe çantayı kaldırıp işaret edebildim. Sonra özür dilese de ben yediğim tokatla kaldım.
ilkokul 6.sınıftaydık, 4-5 arkadaş bir hocamızın dersinde birbirimize içine notlar yazdığımız kağıt atıyorduk. Tabi o notlarda ana bacı küfürler vardı. Ne demek olduğunu kavrayamıyoruz ya "xxx ananı s..." gibi notlar vardı içinde. Onlar okurken biz gülüyoduk, biz okurken onlar gülüyordu falan. Hoca gördü bizi, aldı kağıtları okudu, müdür yardımcısına yolladı bizi. Müdür yardımcısı notları sesli sesli okuyup bize soruyor " xxx ananı s.... bu ne demek biliyor musunuz" diyor, biz bilmiyoruz mal mal bakıyoruz. size bir ders verelim dedi müdür yardımcısı. Bizim faullerimizden çekiştirdi, dövdü etti, sanki onun anasına küfür etmişiz gibi vuruyor puşt. ismini de hatırlıyorum ama vermiycem şimdi ismini. Biz tabi salya sümük ağlıyoruz, hocam bir daha yapmıycaz falan diye. Küfür ettiğimiz çocukları dövmemişti piç o kanıma çok dokunmuştu.
Sanırım ilkokul 6. Sınıfta olması lazımdı, sosyal bilgiler dersine giren erkek bir hoca vardı, okula yeni gelmişti. Derste kendi aramızda konuşuyoruz diye 4-5 tane öğrenciyi (ben de varım) tahtaya kaldırdı. Ne ceza vereceğini kavrayamadık tabi her birimizi bir kaloliferin başına koydu, bana kololifer kalmadı, kara tahtanın hemen yanından geçen kaloliferin borusuna çağırdı. Ellerini yukarıya daya ve sım sıkı kavra onu, yoksa seni döverim dedi. Ben de biraz mırın kırın etsem de kabul etmek zorunda kalmıştım. (ne mallık ama) yüzüm tahtaya dönük, ellerim yukarıda boruyu tutmuş, boru sım sıcak el değmiyor.

Yaklaşık 15-20 dakika kaldım öyle. Arada elimi çekiyorum hoca uyarıyor koy ellerini diye. Tabi hayatımda ilk defa böyle bir ceza alıyorum sırf arkadaşımla derste sessizce konuştum diye. Ellerim yanıyor, bir yandan o yüzden ağlıyorum, bir yandan küçük düşürüldüğüme ağlıyorum, sanki hırsızlık yapmış gibi muamele gördüm. Sonra tamam git elini yüzünü yıka dedi, ben giderken küfür ediyorum hoca sallamıyor. Tuvalete bir arkadaşımla gitmiştim o benim elimi musluğa dayamıştı, sakinleştirmişti falan. Aradan 1-2 hafta geçti hoca ortadan kayboldu, hatırladığım kadarıyla tahini çıkmıştı. Bir hakkım var mı bilmiyorum ama varsa haram zıkkım olsun gebersin ipnenin evladı. Hayatımda nefret ettiğim ilk ve tek hoca oydu.
ilkokul hocama "ulan her boku biliyor kerata" diyip hayran oluyordum, o zamanlarda da bilgi kudretli gelirdi. bir de kronik sevgi arsızlığım tutuyordu kadına. o da Allah'ı var sevmezdi beni, koskoca kadın "ama onun anası babası dooktooor!" bilmem ne diyip öğrenci kayırırdı. sınıfın geliri yüksekti, bir tek işçi kızı bendim. ailem hiç eksik bırakmadı sağolsunlar ama kadın statü aşığıydı.

bir gün ödev kontrolü yapacak, soru mu ne vermişti. jilet gibi hazırlamışım a4 kağıdına. yazım çiçek gibi. başlıklar soru numaraları o biçim. bakmadı ödeve.
püh.
araya haftasonu falan girdi. ödev verdiği derse geldik tekrar, çıkardım kağıtları defterin üstündeler. aferin diyecek diye o kadar heyecanlıydım ki. sırtım dimdik, ödev yapmışız ulan bi havamız olsun değil mi? dolandı sınıfı bana sıra geldi.
kulağıma asıldı yukarı doğru. havaya kaldırdı kulağımdan amk. "bunları deftere neden geçirmedin" diye bağırdı ittirdi bıraktı sıraya. söylendi bağırdı bi süre, ne dediğini hatırlamıyorum şok olmuştum. kıpkırmızı kesildim utancımdan. gözüm ne ödevi gördü ne defteri. ilk kez ışıl ışıl baktığım o öğretmen canımı fiziksel olarak yakmıştı. son oldu zaten, başkasından da şiddet görmedim ama çok sarsmıştı. hâlâ o gün sınıfta havadan bırakılıp kıç üstü oturduğum yer aklımdadır.

kadına çok ahım var vallahi. şiddet göstermedi ama itip kaktı hep, öğrenci ayırdığı o kadar belliydi ki. yine de yavru köpek olurdum yanında. şimdi görünce kafasını çevirir bakmaz suratıma. utanıyor mu bilmem.
canına evlatlarına bişey olmasın da anlasın istiyorum.
ilkokulda bir ogretmenimiz vardı adam arkası tahtaya dönük dururken birinden ses duymuş ben sandı geldi kafamı iki elinin araya sıkıştırıp kaldırdı bı vurdu ki o şekilde. Acımıştı ama beni aptal eden ne olduğunu bile anlamamış olmamdi. Nasıl zoruma gitmişti gözlerim doldu birşey de diyemedim . acısını zerre hatırlamam. Aynı mahlledeyiz ne zaman görsem o günü hatırlıyorum.