bugün

Su...Ya$amın kaynağı,en büyük ihtiyaç,H2O...Bir de yağmur biçimi var ki en çok sevilen tarafıdır(!)

Canlıların ya$am döngüsünü tamamlayan su,bir çok şekilde kullanılır.Sadece içilmesi bir tarafa,temizlikte ve enerji elde edilmesinde büyük rol oynar.

4 mevsim çiftçinin dört gözle beklediği,yürürken birden sırılsıklam eden ve akabinde "hep de beni bulur bu tahlisizlikler" dedirten,gök gürlemesiyle yerinden hoplatan,yıldırımıyla yakıp kavuran,beraberindeki fırtınayla denizcileri de diğer tüm insanları;canlıları da mahveden,aniden başlayıp,aniden bitmesiyle sinir yapan,özellikle bahar aylarında ise ne$e kaynağı olan ve doğayı doğa yapan,milyonlarca yıllık oluşumu sonucu nehirler,göller yaratan,yağdığı zamanlarda taksi $oförlerine sevinç ve para kaynağı olup,"Bu havada nerede bulacaksın boş taksiyi" sözünü söylettiren olguya yağmur denir.Çiseleme ve sağanak gibi biçimleri vardır.Her mevsim yağı$lı olan bölgelerde çay-fındık gibi ürünlerin yetişmesi için iyi bir ortam oluşturur.Aynı yerlerde sele yol açabilmektedir.Ayrıca Türkiye'nin hiçbir yerinde altyapı gibi bir kavramın bulunmadığını,ya da %100 yerleşemediğini hatırlatan,"Nerede bu devlet?" sorusunu akıllara getiren yağış biçimi olarak da bilinir.Birçok kişi tarafından "göz yaşı" olarak ki$ile$tirilir.Bir ak$am önce hava durumunda "yağmurlu" şeklini görmediyseniz,yaklaşan kara bulutlardan anlayabilirsiniz.Yaz aylarında yağarsa kısa sürer,ya da genel kanı böyledir.Ev ortamında çatının tamir edilmesi gerektiğini hatırlatır,yurdum insanı tarafından kova yoluyla çözüme gidilir,kısa vadede i$e yarar."$emsiye" objesinin yapılma nedenidir,sürekli popüler olmasını sağlar.Toprağa karışmasıyla çamuru oluşturur.Bacak kadar veletlerin sevinç kaynağı,çe$itli deterjanların reklamlarındaki malzemeyi meydana getirir.Yağmur,bununla birlikte,güne$li havalara tercih edilen güzelliktir,2004 yılının 15 Ağustos günü ü$üyüp,ate$in ba$ında ısınmaya çalışma sebebimdir...
bülent ortaçgil'in benimle oynar mısın albümünde seslendirdiği hoş parça.bir kısım sözleri de şöyle:
bugün yağmur bir kadın saçıdır
yeryüzüne dökülen
upuzun,ince ince,karanlık kokulu
sen ki aşkta aldatıldın
yüreğin taş parçası
dinle,yağmuru dinle...
teomanin 2. albumundeki 6. sarki
sozleri ise;
dayanmak zormus meger sonu belli oyunlara
reddetmeye gucun yoksa eger
oysa ki ozgurlugu secmek, baska vucutlar sevmek, bir sehri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek
var aklimda
bir yagmur cok uzaklardan cagiriyor
"gelirsen severim" diyor
yagmur, yagmur, cok uzaklardan cagiriyor, "gelirsen severim" diyor
her maske bir sey soyler
nefretler, sevgiler
birak artik sevmiyorsan eger
oysa ki ozgurlugu secmek, baska vucutlar sevmek, bir sehri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek
var aklimda
bir yagmur cok uzaklardan cagiriyor
"gelirsen severim" diyor
yagmur, yagmur, cok uzaklardan cagiriyor, "gelirsen severim" diyor
oysa ki ozgurlugu secmek, baska vucutlar sevmek, bir sehri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek
var aklimda
bir yagmur cok uzaklardan cagiriyor
"gelirsen severim" diyor
yagmur, yagmur, cok uzaklardan cagiriyor, "gelirsen severim" diyor...
bir doğa olayı.açılan şemşiyenin doğaya karşı gelmek olduğu unutulmamalıdır *

yağmur damlaları yere düşene kadar birbirlerine çarpmazlar.
izlemesi zevkli bittikten sonra toprağa bıraktığı koku hiç bir şeye benzemeyen olay
-yağış mevsimi tam olarak bilinmemekle birlikte,yağdığı mevsimin adını alan su damlacıklı yağış türüdür.
-adı;kışın yağınca karla karışık yağmur,
-ilkbaharda yağınca bahar yağmuru,
-yazın yağınca yaz yağmuru,
-sonbaharda yağınca güz yağmuru olan yağış türüdür.
-an itibariyle istanbul semalarında görülebilen yağış türüdür.
-gri gökyüzüyle birlikte gelir yağdığı yerin üzerine.insanlar yağmurun bu gri atmosferinden dolayı melankolik bir ruh hali içerisine girebilirler.
-yağmur berekettir,toprak için mucizedir.
-yokluğunda sıkıntı yaratır ve (bkz: yağmur duası)na çıkılır.
-ardından rengarenk gökkuşağı belir ve bu manzara görülmeye değerdir.
(bkz: yağmurlar)*
(bkz: yagmur sonrasi toprak kokusu)
(bkz: yagmurda yurumek)
şu anda odamın camına patır patır vuran su damlacıkları..
(bkz: bu sabah yagmur var istanbul da)
güzel bir kız ismi.
edit: ayrıca erkek ismiymiş.*
aynı zamanda güzel bir erkek ismi.
gökhan kırdarın insanın içine işleyen güzel parçası.

Adım adım geçer zaman, biter günüm
Ben neredeyim
Yavaş yavaş batar güneş, hava soğur
Sen neredesin
Yağmur, yağmur diner, yağmur, yağmur diner
Adım Adım geçer zaman, biter günüm
Ben nerdeyim
Yavaş yavaş batar güneş, hava soğur
Sen neredesin
Yağmur, yağmur diner, yağmur, yağmur diner
3 ayda bir çıkan dil ,kültür ,edebiyat dergisi...
ilgilenenler için;
http://www.yagmurdergisi.com.tr
yalın'ın bir parçası.
sözlerini anlamak gerekir, yoksa hiçbir şey ifade etmez.

Kışla yaz gibiydik
Sen kar tanesi ben güneş
Çözmek zor bu buzları
Yalvarsam ne fark eder
Çocukça kavgalar bunlar mazeretler
Sebebimiz olmuş yabancı gözler

Kışla yaz gibiydik
Hep aramızda bir yarış
Belki sen birinci ya da ben ne fark eder
Çocukça kavgalar bunlar mazeretler
Sebebimiz olmuş yabancı gözler

Bir küçük yağmur damlası kadar
Değerim yok mu sende
Güz ayrıldığımız gündür
Kimbilir kaçı bitmiş
Gözyaşı yok bende * *
bir jose feliciano şarkısı..

(bkz: rain)
nurullah genc'in bir siiridir yagmur bu uzun siirden iste bir misra

Var eden'in adıyla insanlığa inen NUR

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

Rahmet vadilerinden boşanır ab-i hayat

En müstesna doğuşa hamiledir kainat.
nurullah genc siiri.

yagmur seni bekleyen bir tas da ben olsaydim
cölde seni özleyen bir kus da ben olsaydim..

http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=1045
soğukla beraber olmadığı zaman en güzel bir hava şartına tekabül eden oluşum
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Olur dembedem nevha-ger, nağme-saz
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler.

Sokaklarda seylabeler ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır

Bulutlar karardıkça zerrata bir
Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir

Bürür bir soğuk, gölge etrafı hep
Nümayan olur gündüzün nısf-ı şeb

Söner şimdi, manzur olurken demin
Hayulası karşımda bir alemin

Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere

Geçer boş sokaktan, hayalet gibi
Şitaban u puşide-ser bir sabi

O dem leyl-i yadımda, solgun, tebah
Sürür bir kadın bir rida-yı siyah

Saçaklarda kuşlar -hazindir bu pek
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek

Öter guş-i ruhumda boş bir enin
Boğuk bir tezad-ı sükun u tanin

Küçük, pür heves, gevherin katreler
Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz
Olur muttasıl nevha-ger, nağme-saz
Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz
Küçük, pür heves, gevherin katreler

(bkz: tevfik fikret)
ezberlenesi bir Nurullah Genç şiiri..

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

ihtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim

Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü
Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden
Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim

Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler sahinin hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
istiklal boşluğunda arılar nadan düştü
Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
ilkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydim

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

Saatlerin ardında hep kendimi aradim
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
iniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın
içimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

Nefsinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
insanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım!
düzüşen gökyüzünün suretlerimize boşalmasıdır..
eğer yaşanılan yer istanbul ise; trafik kazalarına, elektrik, su, doğalgaz, telefon kesintisine sebep olan yağış türü.
yere damlalar düştükce dinlenesi bir hava olayı.
ayrıca uzun süre my dying bride'ın etkisinde kalan bir bünyeden ;

- aşkııım bak, yağmur yağıyor.
- yağmur değil yavrum o, melekler ağlıyor...
bir kadın saçıdır,yeryüzüne dökülen...
(bkz: yekta kopan)