bugün

Selahattin 1894'te doğdu. harbiye'den mezun oldu. Yüzbaşı selahattin'in romanı yalnız kendisinin değil, bir kuşağın romanıdır. ilhan SELÇUK, selahattin'in 18 ciltlik anılarını iki ciltlik roman haline getirmiştir. okunup da bu ülke'yi dedelerimiz, ne zorluklarla ne sefalat içinde korumuşlar görülmeli, anlaşılmalıdır. Oturduğu yerden ahkam kesenler, kanla alınmış vatan toprağını, ona buna peşkeş çekenler sonra tekrar tekrar değerlendirilmelidir. ..
tekrar tekrar okudukça kanımı donduran, romandır. her türk evladı mutlaka okumalı, tarihin gerçek yüzüyle karşılaşmalıdır. zira 1900'lü yılların bir subayı olayları günümüze göre o kadar güzel değerlendirmiştir ki keşke vaktiyle bu kafalar yönetimde söz sahibi olsalardı acaba ülke sınırlarımız şimdikinden nasıl farklı olurdu diye düşündürmektedir.
tarih okumaya meraklı bir arkadaşınıza hala okumamışsa verilebilecek en güzel hediyedir.
her ne kadar adı roman olsa da aslında yüzbaşı selahattin yurtoğlu'nun anılarından oluşmaktadır.yani kurgu değildir.1908-1922 arasındaki dönemi anlamak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitaptır.

--spoiler--
osmanlı, birinci dünya savaşında yenilmiş,mütareke imzalanmıştır,yüzbaşı selahattin bir arkadaşını ziyaret etmek için haydarpaşa garına gider,derken yunanlıların izmir'i işgal ettiği haberi gelir,selahattin ve arkadaşları kederli bir biçimde otururken içeriye giren bir rum memur şöyle der;

-beyler görüyorum ki kederlisiniz, ama üzülmeyin 500 yıl siz bize efendilik ettiniz,şimdi efendilik sırası bizdedir, üzülmeyin ben size iş de bulurum aç kalmamanızı sağlarım.

selahattin bir hafta içinde kumandanı bekir sami bey'le birlikte anadoluya geçer.
--spoiler--
osmanlı devleti 'nin ardarda savaşlarla geçen son on yılını, kariyerine yeni başlamış bir subaylıktan cepheden cepheye koşan kıdemli bir subaya doğru gelişen bir genç subayın gözlerinden anlatan etkileyici -iki ciltlik- çalışma. söz konusu dönemi kuru kuru tarih dersi kitabı satırları olmaktan çıkarıp çarpıcı anekdotlarla, insani gözlemlerle, pek çok acılarla önünüze koymaktadır. ibret alınarak okunması gereken bir anı-romandır. özellikle harp-darp-vuralım-kıralım lafları ağızlarından düşmeyen ergenlere, liselilere, hatta yetişkinlere muhakkak okumaları önerilir.
(birinci dünya savaşı) güney cephesinde (sanırım ırak) naklettiği aşağıdaki anekdotla (ve daha pek çok yerinde) okuru gözyaşlarına boğan okunası roman :

--spoiler--
paşa savaş alanında dolaşırken çok ağır yaralanıp bağırsakları dışarı çıkmış ve ölmek üzere olan bir er görür. yanına gelerek:
- merak etme oğlum, sana şimdi doktor gönderirim, iyi olursun,
diyerek son demlerinde teselli etmeye çalışır. erin cevabı şu olur:
- ah paşam, sen bizi nelerden kurtardın, elbette bundan da kurtarırsın...
--spoiler--