bugün

durdurmuşsunuz siyahı, mavinin biraz ötesine uzanmış kıvılcımlar çıkarmışsınız. bir gemiyi süzülen ateş korları içinde gökyüzünün esrarlı bulutlarına terketmişsiniz belki de. geminin suya dokunduğu noktalara hayaller sürmüşsünüz kekik kokulu. düşlerinizin ressamını bir gecenin yıldızlara bakan rıhtımında gönlünü besleyen zarif kuşlarla başbaşa bırakmışsınız işte. garip sinyaller almışsınız hayatınıza dair, bu diyarın tonlarını tertemiz bir yorgan eşliğinde hislerinizin üzerine örtmüşsünüz, ne bileyim!

vicdanınızın iki heceli süzülüşünü bir saatin atmayan yelkovanına mı sakladınız siz insanlar! hani siyahı silmiştik kalplerimizden hep birlikte? hakikate ulaşmak için canlarımızı bir biatın kumdan satırlarına terketmiştik o çöl gecesinde? kalplerimizi avucuna bırakmıştık da gözlerimizden yaşlar dökerek sözlerimize gecenin soğuk havasına birer birer indirmiştik darbeler halinde! kuşlar da şahit oldu söylediklerinize gökyüzünün engin karanlığını dolduran ay ve yıldızlar da!

şimdi sözlerinizi unutmuş gibi davranmanız neden ey insanlar! yığınların arasında kalplerinizin üzerine basarak yürümeniz neden? neden yüzlerinizdeki nurun güzelliğini bir parça siyah boyanın cazibesine terkettiniz? var mıydı bunun geçmişe uzanan, gelecekte kanat bulan bir açıklaması? sayfalar halinde yazmamış mıydık bir çocuğun kalbindeki masumiyeti sonsuza kadar gönlümüze yerleştireceğimize dair?

sözlerinizi tutmanız için geç değil biliyorsunuz. halen ruhunuza yayılan o alemlerin sahibi olan varlığa olan aşkı müşahade etmeniz mümkün! bir yelken çizin gönlünüze ve o'na dair yolculuklara çıkarın kalbinizi!

aşık olun, aşk olun, hiç olun!
hayatın dinginliğini dilemiş miydiniz sizi yaratandan? ellerinizi gökyüzüne hizalayıp yıldızların avuçlarınızdan kaymasını izleyen şairi, ayrıntıya gizlenmiş karalamalar yaptığınız zaman defterinizde, geçmişin satırlarına uzanmış bir çınar ağacının bitmek bilmeyen sonsuzluk duasını rabbin size verdiği en gizemli hediye olan gönlünüze okuttuğunuzda ilahi kıvılcıma dokunuşlar yapsaydınız, yani kursaydınız allah'la bağlantınızı, değiştirebileceklerinizin yanında kalan gelecek tahayyüllerinin manasal bir anlamı kalır mıydı size dair?

yazdıklarının anlaşılamayacağını bilen yazar tam bu noktada durdu.

sakince kafasını kaldırıp güneşe baktı.

"la ilahe illallah" dedi. anlatılamayan herşeyin sırrı çözüldü.
aslında doğru yazılışı kalblerin siyaha boyanması olmalıydı, belki..

kendimi bildiğimden beri, herkesin "hadi canım" dediği hayallerim var. onlar "mümkünatı yok" dedikçe ben daha çok umut bağladım. hayal etmek zor değil, zira hayallerin de sınırı yok. öyle aç gözlü hayaller değil, duyanlara "imkansız" gelseler de.

şu anda hayallerimin bir adım gerisindeyim ve hala inanmıyor imkansız buluyorlar. ne kadar komik değil mi? sanki allah ın istediklerimi vermeye gücü yetmeyecekmiş gibi! sanki allah az olanı istersek, ya da kolay olanı istersek sadece onu yapabilir daha fazlasını veremezmiş gibi, her zaman daha mantıklı iste dediler bana.

oysa biliyordum allah ın her şeye gücünün yeteceğini, onlarda biliyordu. belki bilemiyorum benim gönlümü her zaman ferah tutan allah a olan güvenimi yitirmememdi.

inanç ve güvenin kalbde açamayacağı huzur yok biliyorum. ve inanıyorum hayallerimin sadece bir adım gerisindeyim.
- Vicdanınız siyaha boyanmış!
+ Vay, şerefsiz. Aralara gölge at dediydim halbuki!

(bkz: ) Kusmak istiyorum