bugün

aslında olacak tek birşey var onu da ben size söyliyim; bu devlet askere götürecek bir tane adam bulamaz ve bir şekilde paralı ordu sistemine geçer. ama paralı ordu sistemi devletin işine gelir mi? hayır. elde beleşi varken para vermek neden? o yüzden bu adam siken düzenli devletimizde ne vicdani ret kanunu çıkar nede paralı ordu kurulur. haydi hayırlı işler...
olması mümkün değildir ama olsaydı ne kadar zengin piçi varsa , ne kadar bölücü,işbirlikçi yobaz varsa hiçbiri askere gitmezdi.

başlığı açan kişi belliki vicdani retçi. o halde şu vicdan sözcüğünün nasıl sömürüldüğünü ve bu vicdani retçiliğin sahtekarlıkla eş anlamlı olduğunu bir ortalığa saçalım.

ne diyor kendilerine vicdani retçi diyen ama bana göre sahtekar olan kişiler: askerlik yapmak istemiyoruz çünkü silahlardan, insan öldürme ihtimalinden hazzetmiyoruz bu durum vicdanen bizi rahatsız ediyor falan filan. özeti bu.çoğunluğu bu gerekçeyi ortaya koyuyor. vicdani retçiler insan evladı da sanki vatan görevi diyerek askere giden herkes cani anasını satayım.

peki askerlik niye var? yurdunu savunmak zorundasındır da o yüzden var. hele de anadolu gibi dünyanın en değerli ve konum itibariyle de en önemli coğrafyasında yaşıyorsan güçlü olmak zorundasın aksi halde o güzel coğrafyayı sana yedirmezler gelir çökerler nitekim 90 sene önce yaptılar.dünyada da sürü sepet işgal gördü insanlık.

dolayısı ile askerlik önemlidir insanların ölmemesi için gereklidir zira işgallerin kaçınılmaz sonucu ölümlerdir katliamlardır. bunlar yaşanmasın istiyorsan güçlü bir askeri gücün olacak.silahlar olmasın herkes kardeş olsun hayalleri dünya gerçekleriyle malesef uyuşmuyor.

gelelim profesyonellik meselesine;

bu askerlik işini profesyonelleştirince ne olur amatör olunca ne olur bu direkt olarak tartıştığımız konunun dışında çünkü tamamı profesyonel bir ordu da olsa herkesin 1 ay bile olsa askerlik yapması gerekir. zira ordunun tamamı profesyonel olunca iş bitmiyor. mesela bir savaş çıksa eldeki asker mevcuduyla mı savaşırsın yoksa eli silah tutan herkesi askere mi alırsın?eli silah tutan herkesi askere almak zorunda olduğuna göre her genç erkeğin askerlik deneyimini öyle veya böyle yaşamış olması gerekir.aksi halde gençler hiç askere gitmemişse bir savaş halinde o eğitimsiz kalabalık ne işe yarar? bu durum; hafta sonunda maça çıkacak futbol takımının hafta boyu hiç idman yapmaması ile eş değerdir.

o bakımdan profesyonel ordu olsa dahi bir zorunlu askerlik eğer tc söz konusu ise anadolu coğrafyası söz konusu ise elzemdir.ki türkiyede kendine vicdani retçi diyenler işin bu tarafıyla pek ilgilenmiyorlar zaten. dileyen askere gitsin diyorlar ama gitmek istemeyen alınmasın diyorlar.

çoğunluğu siyasi görüş,anti militarist duruş vs diyerek gerekçe sunarken çok azı ve bence dürüst olanı kendisini tc'ne ait hissetmediğini söyleyerek niye türkiye cumhuriyetinin ordusu için askerlik yapayım diyor. niyetlerini dürüstçe bahane üretmeden söylemeleri güzeldir ama işte bu arkadaşlara da; 'askerlik yapmak istemiyorsan o zaman niye tc vatandaşı olarak kalıyorsunuz çıkın vatandaşlıktan olsun bitsin.hem bu ülkede yaşayıp hem de herkesin paylaşması gereken sorumluluklardan kaçmak doğru mudur?' demeden edemiyor insan. tc vatandaşıysan tc kanunlarına uyacaksın.

biniyorsun bir otobüse herkes kadıköye gidiyor ama sen üsküdara gitmek istiyorsun oysa otobüs'ün düzergahı belli, yolcularının hepsi o düzergahta yolculuk etmek istiyor bu durumda senin istediğin olmaz yani o otobüs üsküdara gitmez. bunu istemiyorsan inersin başka bir vasıta bulursun üsküdara gidecek.hem otobüste kalıp hem de kadıköye gitmek istemiyorum o-l-m-a-z.

gelelim şu çoğunluğa zira vicdan denen değeri sömüren onlar;

bir takım bahaneler ileri sürerek askere gitmek istemiyorlar. peki diyelim ki devlet de çıkardı bu kanunu ve böylece askere gitmedi bu kişiler onun yerine bir takım kamu görevlerine yönlendirildiler yani işi memuriyete bağlayıp yırttılar.

peki o zaman mesela bir esnaf da hatta bir işletme sahibi bir işveren çıkıp dese ki yahu ben de vergi vermek istemiyorum ne öyle haraç verir gibi devlet bile olsa kimseye kazancımın bir kısmını vermeye razı değilim bu beni vicdanen rahatsız ediyor, onuruma dokunuyor zaten ben bir sürü insana iş veriyorum, isterse devlete daha ucuza malımı da satarım ama kazancımın 5'te 1'ini kurumlar vergisi adı altında ödeyemem derse hatta yine bir başka vergi mükellefi de; 'ben gelir vergisi ödemek istemiyorum ne öyle rızkımın bir kısmına devlet el koyuyor bunu kabul etmiyorum, vicdanım rahatsız' vs vs derse ne olacak? ki türkiyede toplanan vergilerin ağırlıkla yolsuzluklar sonucu oluşmuş bütçe açıkları için kullanıldığını düşünürsek bir bu gerekçeyi öne sürmek bile vergi ödememek için yeter sebeptir mesela.

insan hayatı,barış vb sözcükler değerli de, insanın emeği,alnının teri,kazancı, değersiz mi?

peki bu gerekçeler karşısında ne diyeceğiz vergi mükelleflerine? vergi vermek istemeyene haklısın mı diyeceğiz, bir kanun da senin için çıkaralım mı diyeceğiz yoksa hadi oradan amk sahtekarı, başlarım senin vicdanına hırsız herif kimi kekliyorsun mu diyeceğiz?

bir insan vergi kaçırdı mı bu suçtur tüm dünyada böyledir vergi yüzsüzü adıyla anılır ama bir başka insan ben askere gitmek istemiyorum dedi mi o 'vicdan' denen değerli kelimeyi sömürüp vicdani retçi adıyla anılıyor. ne güzel istanbul ama...

efendim neymiş askerlik yapmasın bir başka kamu görevinde filan çalıştırılsınmış. yok ya! elin garibanı dağlarda tepelerde kelle koltukta askerlik yapacak ama sen bu görevini rahat bir memuriyete bağlayıp işin içinden sıyrılacaksın.

bu sahtekarlığa cuk oturan örnek aynen şudur; 3-4 kişilik öğrenci evlerinde malum olduğu üzere tüm ev sakinleri sırayla evin temizliğini yapar, bulaşıkları yıkar ve ev sakinlerinden biri ben bulaşık yıkamak istemiyorum, deterjan cildime zarar veriyor bana dokunuyor vs siz bulaşıkları yıkayın ben elektirik süpürgesiyle evi süpüreyim derse diğer ev sakinleri bunu kabul eder mi? elbette etmez bunu bir kaytarma çabası olarak görür. kolay işi yapma zor işten kaçma gayreti olarak görür.

ve zor işten kaçmak için 'deterjan cildime zarar veriyor, tahriş ediyor' bahanesini ortaya koyan o ev sakinine; 'amk sahtekarı al bir eldiven öyle yıka' derler ve hala bu pis işten kaytarmakta ısrar ediyorsa 3 gün sonra o elemanı kapının önüne koyarlar.

işte bu askerlik konusunda da durum aynıdır. vicdani ret denen sahtekarlık, askerlik denen zor ve pis işi yapmamak için bahane üretmektir. sonuçta her askere giden komando olmuyor. zaten hanımevladıysan merak etme sen istesen de eline silahı vermezler. gönderirler kazan dairesine bütün gün kazana kömür atarsın yada oturturlar mutfağa bütün gün patates soyarsın eğer bir parça zekan varsa santrale verirler telsizin başında bitirirsin askerliği.

dolayısı ile öyle vicdan micdan ayağı yaparsan kimse yemez. öğrenci de genç adam. ev işlerinden hazzetmez, bulaşıktan nefret eder ama sırayla yıkar seve seve(!) . işte askerlik de böyledir. zor iştir pis iştir ama herkes gidip yapmak zorundadır. aksi halde bu anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. her tc vatandaşı olan erkek seve seve o askerliği yapacak. yeteneği ve yüreği olan zor görevi üstelenecek, olmayan cephe gerisinde görev yapacak.ama herkes o kamuflajları giyecek.