bugün

vahdettin'in hainliğine dair pek çok başlık açtım ve pek çok da yazı yazdım ancak bu yazı ve başlıklar daha çok kendisinin milli mücadele dönemindeki tavrındandı. Amiral Calthorpe'un "Vahdettin istediklerimizi tutuklayacak" raporundan, ingiliz baş-komiseri Robeck'in "Vahdettin bir pro-english." cümlesiyle başlayan sayısız mektubundan, ingiliz Muhipleri cemiyetinden rahip frew ve sait molla ile olan yakın ilişkilerinden, serv antlaşmasını kendisi ve damadı dahil, bütün osmanlı heyetinin (bir kişi hariç topçu feriki rıza paşa) onaylamasına, mustafa kemal'e idam cezası vermesine, savaşı kaybettiğinde aynı amirale "sığınma talebimi kabul ediniz." diyerek ingilizlere sığınmasından ve en önemlisi de abd başkanına atatürk'ü devirmek için yazdığı yardım mektubuna hatta daha da ötesinde türkiye'yi gelecekte parçalayacağız demiş olan ingiltere dışişleri bakanı lord curzon'a yazdığı "dostum lord curzon" diye başlayıp devamında para yardımı isteyen mektubuna kadar pek çok şey anlattım.

ancak şimdi daha da öteye gidip, vahdettin adlı hainin taht sevdası için mustafa kemal'e karşı verdiği kürdistan mücadelesini yazıyorum.

serv antlaşmasının 64. maddesinde kürdistan'ın özerk olması yer alır ancak daha sonra bu madde bağımsız kürdistan kurulacaktır olarak değiştirilir. peki sebebi nedir? 8 eylül 1919 günü vahdettin'in bir antlaşma teklifi damat ferit paşa aracılığı ile ingilizlere sunulur. teklif kabul edilir ve bu antlaşma daha sonra ilk kez fransızlar tarafından yayımlanmıştır. ancak kamu oyuna en yaygın şekilde 22 ocak 1920 günü the newyork herald tribune gazetesinde yayımlanmıştır.

işte antlaşmanın maddeleri :

--spoiler--
1.ingiltere Hükümeti kendi kumandası altında Türkiye'nin bütünlüğünü ve bağımsızlığını garanti eder.

2.istanbul,Hilafet ve saltanat merkezi olacak ve boğazlar ingiltere'nin kontrolüne bırakılcaktır.

3.Türkiye bağımsız bir kürdistan kurulmasına engel olmayacaktır.

4.Bunlara karşılık Türkiye ingiltere'nin suriye ve el cezire hakimiyetini sağlayacak ve hilafete ait manevi kudretve yetkinin ingiltere'nin lehinde gerek suriye bölgesinde ve gerekse Müslümanların yaşadığı diğer yerlerde egemen kılınmasını vaat eder.

5.Milli akımların önüne geçebilmek için Türkiye'de yeniden kurulacak olan Meşruti yönetime karşı meydana gelecek olumsuzlukları etkisiz hale getirmek için ingiltere Hükümeti bir zabıta teşkilatı kuracaktır.

6.Türkiye,Mısır ve Kıbrıs üzerindeki bütün haklarından vazgeçerek ,özel ve resmi niteliği olan ingiltere hükümeti konferansta,Türk temsilcilerinin bu yöndeki arzularını kabul edecektir.

7.Barış şsartlarının tekrarındansonra padişah,dördüncü maddeki özelliği konuşmak için ingiltere hükümetiyle ayrıca bir sözleşme imzalayacaktır.Bu sözleşmenin maddeleri gizli tutulacaktır.
--spoiler--

bu antlaşma çerçevesinde kurtuluş savaşı esnasında koçgiri isyanı çıkmıştır. isyancılar ise tbmm'ye çektikleri telgrafta şöyle söylemekteydiler...

--spoiler--
Kürdistan muhtariyet (özerk) idaresine muvafakat eden (kabul eden)istanbul Saltanat Hükümeti’nin bu baptaki kararını Mustafa Kemal Hükümeti’nin de kabul edip etmediğinin açıklanması. Kürdistan muhtariyet idaresi hakkında Mustafa Kemal Hükümeti’nin görüş noktasının ne olduğu hususunda aşair rüesasına (aşiret başkanlarına) acele cevap verilmesi. Elazığ, Sivas, Malatya ve Erzincan mıntıkaları hapishanelerinde tutuklu bulunan bütün Kürtlerin derhal serbest bırakılması
--spoiler--

ancak bu teklif kabul vahdettin gibi kansız olmayan tbmm kahramanları tarafından reddedilmiş ve isyan bastırılmıştır fakat vahdettin'in taht hayallerine giden yol olan kürdistan mevzusu burada sonlanmamıştır.

savaştan sonra romanya bükreş'te hilafet-i kübra adlı bir cemiyet kurulmuştur. bu cemiyet hilafeti geri getirmek ve vahdettin'i halife ve ülkenin lideri yapmak için çaba harcamıştır. san remo'da oturan vahdettin abd başkanına mektuplar yazmakta , ingilizlerin desteklediği şerif hüseyin'i ziyaret edip halifelikten vazgeçmediğini açıklamaktadır.

salahi sonyel "kıskaç altında" adlı kitabında, bir ingiliz müfettişin raporunda 40 bin kürt militanın eğitildiğini ve bu militanların başında devrik vahdettin ve dönemin muhalefet partisi liderleri olduğunu anlatmaktadır ancak bundan daha da önemlisi bu rapordan daha da çarpıcı olanları vardır.

ırak polis cürüm araştırmalarında müfettiş yardımcısı ingiliz j.f wilkins ırak içişleri bakanlığına ve ingiliz yüksek komiserliğine yazdığı raporunda şöyle söylemektedir, unutmadan tarih 21 ağustos 1926

--spoiler--
“Doktor Ahmet Sabri ve Kracya Muratyan, Musul’a gitmek üzere 16 Ağustos’ta Bağdat’a uğramış; 18 Ağustos’ta Hacı Raşit el Hava’yı ziyaret ederek, ona, amacı Kürdistan’da Türklere karşı harekete geçmek olan kendi partilerine katılmasını önermişlerdi. 19 Ağustos akşamı her ikisi de doktor Şükrü Muhammed’in evine gitmiş ve orada Doktor Ahmet Sabri onlara Türkiye’de geniş kapsamlı bir isyandan söz etmişti. Bununla ilgili planın amacına da değinen Sabri, Büyük Britanya’dan kapsamlı bir yardım gelmesinin beklendiğini de söylemişti. Kürt asiler epey hazırlık yapmışlardı. 40 bin kadar Kürt militan emekli subaylarca eğitiliyordu. Bu militanların önderleri devrik Padişah Vahdettin ve o sırada Türkiye’nin muhalefet partisiyle şu koşullara göre anlaşmaya varmışlardı: Mustafa Kemal’i yönetimden düşürmek için bu kişiler yardımda bulunacak, iktidarı ele geçirince ’Kürt bağımsızlığını’ tanıyacaklardı. Onların iddialarına göre, aralarında Rusya, Fransa ve italya olmak üzere, çeşitli yabancı yönetimlerle görüşmelerde bulunmuşlardı.”
--spoiler--

vahdettin'in ayrılıkçılarla işbirliği burada da bitmemektedir. san remo'daki evinde isyanın yaratıcılarından kürtçü mevlanzade rıfat ile birlikte bir yunan subayıyla görüşmüştür. bu kişinin şeyh sait isyanı ile alakası ise sonradan kanıtlanmıştır. kendisine vahdettin tarafından maddi yardım da yapılmıştır.

uğur mumcu'dan bir alıntı:

--spoiler--
“San Remo’daki villasında Sultan Vahdettin Kürt Teali Cemiyeti üyesi ve Serbesti gazetesi sahibi Mevlanzade Rıfat’tan ‘Kürdistan’daki olaylar’ konusunda son haberleri alıyordu.”
--spoiler--

en başta bahsettiğim hilafet-i kübra cemiyeti ise çalışmalarına hız kazandırıyordu. yaptığı bir toplantıda vahdettin'i geri getirmekle beraber eski damat ferit hükümeti mensuplarından mehmet ali bey önderliğinde de bir hükümet kurmayı kararlaştıran cemiyet bu kararını vahdettin'e iletiyor, hainliğine kanıtların tükenmek bilmediği vahdettin ise doğal olarak teklifi kabul ediyordu. bu cemiyet daha da ileriye gidiyor isyanın beyni durumundaki seyit abdülkadir ile isyan için temas kuruyor. şeyh sait'in oğullarının birisi hain vahdettin'in yanındayken diğeri de seyit abdülkadir ile temas kuruyor ve böylece ingiliz destekli, din odaklı bölünme amaçlı bir isyan planlanıyor.

son olarak vahdettin'in taht hayallerini süsleyen isyanın broşürlerinden birisinde yazan alçak vaadlerden bir alıntı:

--spoiler--
“Halife sizi bekliyor! Halifesiz Müslümanlık olmaz! Hiçbir halife memleketten çıkartılamaz. Şeriatımız dindir, şeriat isteyiniz. Şimdiki hükümet durmadan dinsizlik yapmaktadır! Kadınlar çıplaktır! Mekteplerde dinsizlik ilerliyor!..”
--spoiler--

--spoiler--
vikvik ötecek yobazlara karşı kaynakça : “Kürdistan’ı Tanıyacaktı”, Yeniçağ, 11 Ekim 2010.
Turgut Özakman, Vahdettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele,Ankara, 2007.
Uğur Mumcu, Kürt-islam Ayaklanması, istanbul, 1994
Tarık Mümtaz Göztepe, Osmanoğullarının Son Padişahı Vahdettin Gurbet Cehenneminde
Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar, s.83.
Hasan izzettin Dinamo, Kutsal Barış, C.V, May Yayınları, 1974
Atilla ilhan, “işin içindeki işler”, Cumhuriyet; Sinan Meydan, Cumhuriyet Tarihi Yalanları, istanbul, 2010
Altan Tan, Kürt Sorunu, “Ya Tam Kardeşlik Ya Hep Birlikte Kölelik”, istanbul, 2009.
Erdal Sarızeybek, Çarçella, Anadolu’da Ateşle Oynamak, istanbul, 2011
Orhan Türkdoğan, “Kürtlerin Kimliği ve Günümüz Siyasi Gelişmeleri”, s. 20
Macit Gürbüz, Kürtleşen Türkler, istanbul, 2007
Rıza Zelyut, Dersim isyanları, Seyit Rıza Gerçeği, Ankara, 2010
Umar Ö. Oflaz, Oğuzname, “Köklere Giden Yol”, Almanya, 2007
Veli Saltık,Tunceli’de Aşiret, Oynak, Ocaklar, Ankara, 2009
Minorsky, “Kürtler Maddesi” islam Ansiklopedisi, s.1098.
Kaya Ataberk, “Türkiye’de Kürtçülüğün Sağcı Temelleri”, ileri dergisi, S.27, Ekim-Kasım-Aralık, 2005, s.121
--spoiler--

okuyan olur mu bilemem ancak bu sözlükte vahdettin hain değildi diyen herkese işaret edilebilecek başlıklara bir yenisini daha eklediğimi düşünüyorum, bugün mustafa armağan gibi fıkracılar aracılığı ile atatürk'ün manevi hatırası yıkılmaya çalışılıyor. bundaki amacı herkes tahmin edebilir... atatürk türkiye için akılcılığın, bağımsızlığın sembolü, bu yüzden hatırasının abd çıkarlarına ters düştüğü aşikardır.

vahdettin hain değildi naralarının atılmasının sebebi de budur. yazımı bu öneriyi kanıtlayacak üç cıa ajanı açıklamasıyla bitiriyorum.

henry berkley (cıa üst düzey yetkilisi): "şüphesiz milliyetçi bir türkiye abd çıkarlarına aykırıdır."

paul henze (cıa bölge şefi, türkiye raporundan): " kemalizme yeni dünya düzeninde gerek yoktur, artık türkiye için gerekli yol ılımlı islamdır."

graham fuller (cıa türkiye şefi): "türkiye tarikatlara izin vermeli ve ılımlı islama geçmeli.(1995'de demirel ziyaretinden)"

son olarak, graham fuller ülkesine döndüğünde verdiği demeçlerde ılımlı islam'ın lideri olarak fetullah gülen'i seçtiklerini açıklar.

çok ilginçtir bu kişinin nurcu tarikatının kurucusu said-i nursi'nin özgür ülke gazetesindeki açıklaması da şöyleydi:

"özgür kürdistan tohumları ekiyorum, onu geliştirip büyütün."

özetle türk evladı, atalarımızın kanlarıyla suladıkları topraklar 3-5 çapulcunun gözyaşlarıyla elimizden alınmaya çalışılmakta. gelecekte fetullah gülen de vatan haini değil diyenler olursa hiç şaşırma!
ilginçtir.
tek tek cevap verilmiş safsatadır. meraklısı açıp bakabilir: (bkz: uludağ sözlük te büyük kapışma)

şimdi bu saçmalığın nesine cevap vereceksin... vahdettin, islam birliğini savunan, osmanlı imparatorluğu'nun bölünmeden yeniden ayağa kalkmasını isteyen bir padişahtır. onun "bağımsız kürdistan" davasıyla ne ilgisi olabilir?

ha şu var, osmanlı imparatorluğu içinde "kürdistan" diye bir bölge vardı, cumhuriyet rejimi daha sonra o bölgeyi haritadan sildi. herhalde bunu gargaraya getirmeye çalışıyorlar. yoksa, dam üstünde saksağan vur beline kazmayı...

ama ben öbür taraftan, atatürk'ün, rum ayrılıkçılarıyla ilgili görüşlerini, girit'in osmanlı'dan kurtarılıp yunanistan'a bağlanması için savaşan venizelos'a olan hayranlığını, araplara ait topraklardaki osmanlı hükümranlığının terkedilmesine ilişkin görüşlerini falan çok iyi biliyorum. bunları, üstelik kemalist kaynaklardan alarak, verebilirim de...

bu da size koyabilir...
provakatif önerme.

her şeyden önce vahdetin vatan haini falan değildir. osmanlı çöküş döneminde ıı. mahmud ve abdülhamid dışında bir ''han'' yoktur. her biri semboliktir, kukladır. adamı onlar yönlendirmişlerdir ki, atatürk'ü samsun'a çıkartan da yine vahdettin'dir. ha vatansever de olduğunu sanmıyorum vahdettin'in ama vatan haini de değildir.

sonracıma bu adamlara belirli zümre tarafından çok yükleniliyor. ulan bu adamın cenazesine bir esnaf bunun bana borcu var diye el koymadı mı? koydu. bu adamın torunlarından biri fransa'da geçimini sağlamak için mezarlıkları süpürmedi mi süpürdü. eee şöyle böyle tam 600 yıl bu toprakları yöneten adamlara yapacağını şerefsizlikleri yapmışınız şimdi de ipe sapa gelmez salak iftiralar mı atıyorsunuz.

kürdistan dediğin yer selçuklu zamanından bu yana kullanılan bir coğrafi bölgedir. sultan sencer zamanında beri kullanılır. orijinal nutukta da lazistanla beraber anılır. kim tarafından atatürk tarafından. kürdistanı tanıma sözü atatürk tarafından da verilmiştir. bunlar pragmatist eylemlerdir, zamanı geldiğinde yine olur. peki atatürk bunu niye yapmıştır, durumu kurtarmak için. vahdettin'in de söz konusu vatan ise gerisi teferuat demediğini de kimse bilmez.
bir konuda belirtirken nesnel bile olamamanın dibine vurmuşluğun ölçütü olan bir konudur.

kime göre vatan haini? sana mı bana mı ona mı? her şeyi kendi kafamızdakilere göre kabul ettirmeye ne çok alışmışız lan.
vahdettin atatürk'ü samsun'a göndermiştir doğru ancak bu vatan haini olmadığını göstermez.

vahdettin'in atatürk'ü samsuna gönderme sebebi iyi araştırılırsa bölgede çıkan rum ayrılıkçı isyanına karşı koyan türk direnişçilerin ellerindeki silahları toplamaktır.

hatta mustafa kemal'i göndermek için seçen de vahdettin değil bahriye nazırı ve damat ferit'tir.

kendisi samsun'a mücadele başlatmak için değil başlayan mücadeleyi sonlandırmak için gönderilmiştir.

görevin gereklerini yerine getirmediği için de defalarca geri çağrılmış sonunda da idam cezasına çarptırılmıştır.

şunları sorgulayınız:

1- damat ferit vahdettin'den güçlü değildir, zaten vahdettin'in damadı olduğu için damat lakabına sahiptir ve kendisi sadrazamdır.

2- vahdettin atatürk'ü samsun'a milli mücadele için göndermiş olsaydı eğer bunu çok daha önce atatürk'ün adana-antep-kilis savunma hattı projesine destek vererek gösterirdi. ancak dönemin sadrazamı ahmet izzet paşa'ya "bırakın vatanıma hizmet edeyim." demesine rağmen mondoros imzalanmıştı.

bunun üzerine atatürk ingilizlere vermesi emredilen silahları da güney cephesinde gelecekte kullanılması için halka dağıtmıştır.

3- ülkesini işgal etmiş, halkını katletmiş olan emperyalistlere sığınma talebinde bulunup daha sonra aynı kişilerle işbirliğine girişip ülkeyi yeniden ele geçirmenin yollarını aramış birisine vatan haini dememek akıl karı değildir.

4- uğur mumcu'nun dediği gibi: "vahdettin bir işbirlikçidir ve işbirlikçiler her zaman için haindir!"
bir çok yönüyle ele alınmış ve sayfa sayfa cevaplanmış konudur. (bkz: uludağ sözlük te büyük kapışma)

yani, boş laflar ediliyor, karışmak istemiyorum. bir söz on kere tekrarlandığında daha doğru olmaz!
vahdettin'e vatan haini diyen insanın tarih bilgisi kendi edindiği değil kendisine ezberletilenden öte olmayacağı için diğer hiçbir şeyi okumadım dahi. yazık! işgal altındaki bir ülkenin padişahının ne gibi baskılarla karşılaşabileceğini küçücük çocuklar bile hemen anlayabilirler, ama bir yandan da gizlice başka görev adı altında atatürk'ü samsun'a gönderenin vahdettin olduğunu hala öğrenmeyenler mi var?
güncel Önemli Başlıklar