bugün

sessiz sinemada sorulmasi ayiptir, yaziktir, günahtir.
(bkz: sessiz sinema da sorulmasi ayip olan filmler)
sabah korkunç bi rüyadan uyanıp hala yaşadığını farkedince bi an için içine girilen durum.nefes almaya devam et.
(bkz: madde mi ağır mana mı)
-ooh baba nasıl hafifledim varyaaa.. iyi ki varız burdayız hayat güzel..
-osurdun gene di mi lan!
(bkz: göt olmanın dayanılmaz hafifliği)
sahip olduğumuz gerekli gereksiz, maddi manevi "herşeyden kurtulmak istiyor muyum?" sorusuna verdiğimiz olumlu cevabın doğurabileceği sonuçlardır.
olsa olsa 21 gram'ın sezaryenle doğumundan mütevellittir...aldırılanlar varmış ki yazık.
mezartaşlarının dayanılmaz ağırlığından a)iyidir? b) kötüdür?...
kilo kaybında öz'ler..ağırlaşmaklazımacancağızımağırlaşmak.taşlaşmadan.
o kadar hafif ki varolduğumuzun farkında bile değiliz ..
sebarstian'ın hayatında kurabildiği ilk cümledir. nereden ve nasıl kulağa işlenmiştir ve söylenmiştir sırrını hala korur. bu cümleyi kurduğunda henüz 3 yaşındaydı.*
''Bir kez yaşanmış bir şey, hiç yaşanmamış sayılır. ''

''bir kadınla sevişmek ve bir kadınla uyanmak iki ayrı tutkudur; sadece farklı değil aynı zamanda da zıt tutkular. aşk çiftleşme arzusunda duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur.''
kitabın adından esinlenerek çok başlık açılmıştır.
(bkz: milan kundrea)
bir kabusta öldüğünü görüp uyandığında yaşadığın hazdır. yok olmanın ağırlığı altında ezilmenin tam tersidir.
+yıldızlara bakıyorum
-yıldızlara bakıyorum deme bana,yalan,yere bakıyorsun
+uçaktayız da ondan.yıldızlar altımızda.
-ah, uçakta demek, dedi teraza, tomas ın elini daha da sıkı sıkı tuttu ve yeniden uykuya daldı.
her sene düzinelerce kitap okuyan ben bile anlam veremediğim kelimeler dizisi. (cümle)
içerisinden ''hayatın şekli hüzün, içeriği ise mutluluktur'' aforizmasını kapıp gerisini beynimin köhne dehlizlerine bıraktığım milan kundera eseridir. mutlaka okunmalı.
Bir türlü alınması kısmet olmayan kitap. Çok içerliyorum buna sözlük.
Stalinin oğlu Yakov bir grup ingiliz askeriyle birlikte Nazi toplama kampında esir tutulmaktadır. Yakovun, ihtiyacını giderdikten sonra bir türlü tuvaleti temizlemiyor olması, aynı tuvaleti paylaştığı ingilizler tarafından eleştiriye uğrar. Gururu kırılan Yakov konuyu kamp komutanıyla konuşmak ister. Kampın burnu büyük komutanı bu bok meselesini tartışmayı reddedince, Yakov kendisini kampı çevreleyen elektrikli tellere fırlatarak intihar eder.
Kundera daha sonra bokun sadece bu Alman komutan tarafından değil aslında bütün totaliter dünya görüşleri tarafından dışarıda bırakıldığını anlatır (bkz: Varolmanın dayanılmaz hafifliği - Büyük yürüyüş) (bkz: bok yolunda ölen stalının oglu)
kitabını okuyamadım fakat filmi muhteşemdi.
Peki, ağırlık gerçekten nefret edilmesi, hafiflik de göz kamaştırıcı mıdır?

Yüklerin en ağırı ezer bizi, onun altında çökeriz, bizi yere yapıştırır bu ağırlık. Öte yandan her çağda yazılmış aşk şiirlerinde, kadın erkeğin bedeninin ağırlığı altında ezilmeyi özler. O halde yüklerin en ağırı aynı zamanda yaşamın sağladığı en şiddetli doyumun da imgesidir. Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yeryüzüne, daha gerçek daha içten olur.

işi tersten ele alırsak, bir yükten mutlak biçimde yoksun olmak insanoğlunu havadan hafif kılar; göklere doğru kanat açar insan, bu dünyadan ve dünyasal varlığından ayrılır, yalnızca yarıyarıya gerçek olur, devinimleri önemsizleştiği ölçüde özgürleşir.

Hangisini seçmeli o halde? Ağırlığı mı, hafifliği mi?
1987 yılında filmi de çekilmiş olan , milan kundera tarafından yazılmış bir kitaptır. kült olarak da adlandırılabilecek türdendir. kitap toplam yedi bölümden oluşmaktadır.Milan Kundera'nın bu çok ünlü romanında, birbirinden farklı ama bağlantılı dört karakterin özelinde inançlar, geleneksellik, varoluşçuluk, aile ve otorite ile olan ilişkileri ve yaşadıkları coğrafyanın faşist sol düzleminde hayatların nasıl bir hal aldığı anlatılmaktadır.
bugün itibariyle okumaya başladığım kitap.

“Bir kadınla sevişmek ve bir kadınla uyumak iki ayrı tutkudur, sadece farklı değil aynı zamanda da zıt tutkular. Aşk çiftleşme arzusunda duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur.”
varolmanın dayanılmaz hafifliği sf. 23
olmalı mı? olmalı! olmalı!
"Başkalarıyla olan ilişkilerimizin kaçta kaçının duygularımızın sonucu, kaçta kaçınınsa bireyler arasındaki sürekli güç oyunu tarafından belirlenmiş olduğunu hiçbir zaman kesinlikle saptayamayız."
ismini okuduğunda mutlaka alınması gereken kitaplardandır kendisi. böyle bir isimde olan kitap nasıl okunmaz aklım almıyor doğrusu.

kitapta dört karakterin inanışları, hayatları, korkuları, sevinçleri, cinsel yaşamları irdeleniyor. garip olan o dört karakerde de kendimize ait şeyleri bulmak oluyor. kundera buna yinelenme dünyası diyor kitabımda ve kitabı bitirdiğimizde bu yinelenme dünyasını daha iyi anlayabiliyoruz. çok zevkli ve okunası kitaplardandır.
güncel Önemli Başlıklar