bugün

cevabı deve'de olan sorundur.*
(bkz: profesörlerin hosteslerden daha az uçması)
(bkz: profesörlerin hostesler kadar seksi olmaması)
aptal, bilgisiz, çoğu şeyden bihaber, sadece fiziği itibariyle ayrıcalığı olan ve birazcık da konuşma yeteneği olan bir hostes olunacağına, sıradan bir profesör olmanın bile insana ne derece büyük bir gurur, onur, güven ve itibar vereceği düşünülürse, profesörler tarafından sallanmayacak durumdur!
senegal'de gayet normal karşılanır. karşılanmış ordan biliyoruz. bir hostes arkadaşım anlatmıştı. fesat olmayın.
Çoğu iki dil biliyor, aralarında çevre mühendisinden matematik öğretmenine, diş hekiminden filoloji mezunlarına kadar her çeşit öğrenim görmüş insan var. üstüne üstlük bu eğitimli insanlar, sırf siz 40.000 feet de türbülansa girdiğinizde ne halt edeceğinizi şaşırmayın, acil inişlerde kendinizi dışarı atmaya çalışırken birbirinizi parçalamayın, basınç boşalması olduğunda oksijensiz kalıp hypoxia ya uğramayın diye bir de kırk türlü emergency eğitim alıyorlar. ayrıca bu insanlar, hem güzel, hem eğitimli, hem de fazlasıyla zeki olmakla birlikte ayağınıza kadar gelip ne içersiniz diye soruyorlar. ve bu güzel insanlar, hayatlarının neredeyse tamamını gökyüzünde, sevdiklerinden ailelerinden uzakta, ve bir maden işçisi kadar tehlikeli bir iş yaparak geçiriyorlar.

ayrıca uçak hostesi ne ola ki?

(bkz: uçuş hostesi) ya da (bkz: kabin memuru)
akademik personelin, döner sermayenin mına koyduğunu bilmeyen insan söylemidir.
kapitalizmin değer yargıları sistemi böyle gerektirmektedir. hostesler bir yana, dansözler, şarkıcılar, mankenler v.s.; hep büyük değer görür. düşünce insanları değil, eğlence insanları baştacı edilir. ve dünya böyle yönetilir...
Araştıran, bilgi birikimini arttıran ve insanlara yeni ufuklar açan profesör gibi profesörlere amenna. Ancak ülkemizdeki profesörlerin çoğu tırtdır. Bu yüzden bahsetiğim profesörler isterse aç kalsınlar. Benim için önemli değil.
anormallik içermeyen durumdur. bir memlekette hiç bir sistem kişilerin maaşlarını birbirine göre ayarlayamaz yani hödöcü bin lira alıyorsa hököstöcü hiç yoktan 2 bin lira almalıdır diye bir durum yoktur. her mesleğin zor tarafları vardır ve bunu sadece o mesleği icra edenler bilir. örneğin prof deyince benim aklıma sınav kağıtlarını asistanlara okutan, yaz okulu açıp parayı vuran, mesleklerinin hakkını vermeyen insanlar geliyor (hepsi değil muhakkak). hostesler yada genel tabiri ile kabin memurlarının sürekli kelle koltukta bir durumları vardır, bin türlü ukala dümbeleğinin ağız kokusunu çekerler, sen yere kussan onlar temizler. bunun karşılığında maaşlarını alırlar. ayrıca komünist olmayan her ülkede olduğu gibi ülkemizde de maaşlar arz talep dengesine göre belirlenir, yani profesörler ne kadar ağlarlarsa ağlasınlar maaşlarından memnundurlar.