bugün

insanı acıdan acıya sürükleyen ve soğuk terler döktüren olay.
hapı vardır.

Ve dışarıyı izlemekten kaynaklanır. Mesela siz atlı karıncada, crazy dance gibi aletlerde dönerken etrafınızdaki mekan algısı sürekli değişiyor, bu da omurilik soğanını falan etkiliyor. Ayrıntıya gerek yok, yolculuktada böyle. Ağaçları izlerken sürekli akıp gittiğini görünce mide bulantısına sebebiyet veriyor. Teker üstü oturmak ya da motora yakın oturmak da bulantı sebebidir.

Dışarıyı izlemeyeceksin, illa izlerim ben dersen de hap alacaksın.
pek sağa sola değil öne ve ileri bakılması tavsiye edilir.mümkünse en ön koltuk en iyi seçimdir.
kitap,dergi vs okunmamalı, mümkünse müzik, film vs. ile ilgilenmelidir.
ama en iyisi uyumaktır tabi.
anamur- alanya yolu en etkili yoldur.
kitap, gazete okumanin da sebep olabildigi hadise, olay.
kişiye göre değişebilen durumdur. şahsen 24 saat ve üstü yolculukları birçok kez yapmış biri olarak
ne çocukken ne de sonrasında yaşamadığım sorundur. seviyorum midemi. yaşayanlara sabır..
virajlı yollar bu olayın etkisini arttırmada etkilidir.
Fenadır. lakin daha beteri ve ilginci ise yolculuğa çıkmadan önce daha otogara giderken midenin bulanmaya başlamasıdır ki bu kesinlikle psikolojiktir.
seyrek yolculuk yapanlarda daha sık görünen olay.
daha ilginci için (bkz: salıncakta sallanırken midenin bulanması)
rezilliktir. Her zaman olur. Kusmamak için alınan haplar da insanı embesil gbi yapar. Başın döner uyuyamazsın.
Küçükken bi gezide sırf ben kusacam diye otobus durmuştu. Sagolsunlar hoşgörülü insanlardı. Tek bi kelime etmemişlerdi.
(bkz: poşet var mı poşet)
büyük sıkıntıdır.

saçma sapan başlıklarda dolanmak yerine, faydalı bir iki şey yazalım da birinin işine yarar belki.

- öncelikle neden olurmuş bu? beynin gördüğüyle hissettiği birbirini tutmazsa hayatı size zehir edermiş. neden böyle yaparmış, başka yapacak işi yok muymuş orasını bilemem efendim. bilseydim, bu yazıyı sözlüğe değil tıp dergilerine yazıyor olurdum.

- ilk yapılacak şey, size pislik yapan beyninizi kandırmak. mümkün olduğu kadar, hızlı hareket eden cisimlere bakmıyoruz. ön camdan uzaklara, ufka doğru bakmak lazım. geçip giden ağaçları, tabelaları saymanın da bir anlamı yok zaten. madalya falan vermiyorlar.

- arabadaysak mümkünse ön koltuğa oturuyoruz ya da arabayı kullanıyoruz. çocuksak bu ikisini de yapmak için cırlamıyoruz, polis amcalar kızıyor çünkü.

- gözlerimizi kapatıyoruz ya da uyuyoruz. 'midem bulanırken nasıl uyuyayım müdür' diye sorabilirsiniz tabi. o zaman ben de derim ki, 'ne bileyim hafız, o arabaya binerken bana mı sordun'?

-pencereyi açıyoruz, temiz hava iyi gelir. tabi bu da arabadaysanız yapılabilecek bir şey. eğer otobüste denerseniz, muavinden yiyeceğiniz dayak beynin algı merkezinde kayma yaparak bulantıya kesin çözüm olabilir. bak bu iyi oldu. otobüsteyseniz imdat çekiciyle camı dağıtın. sonrasını seyahat firmasına bırakın.

- mola veriyoruz. arabadan dışarı çıktığımızda diyaframdan derin nefesler alıyoruz, rahatlıyoruz. fakirsek ve otobüsle seyahat ediyorsak yine bol bol mola verdiriyoruz otobüse. elli kişiden yiyeceğimiz seri küfürler kozmoza gerekli çağrıyı yaparak kendimize gelmemizi sağlayabilir, ya da sağlamaz ne bileyim.

- vücutta bulantıyı geçiren çeşitli akupunktur noktaları vardır. netten arayarak bunları buluyoruz, yazarı uğraştırmıyoruz.
öyle akupunkturdu masajdı falan ararken sakat sitelere düşebiliriz, dikkatli oluyoruz, konuya odaklanıyoruz.

- hepimizin aklı başında insanlar olduğumuzu bildiğim için, yolculuktan önce deli gibi yemek yememek gerektiğinden bahsetmiyorum bile, manyaklığın lüzumu yok.

bu gayet bilimsel makale, uzun yolculukta midesi bulanan insanlara bir nebze olsun yardım edebilmek amacıyla hazırlanmıştır. hiçbir hakkı mahfuz değildir. doktora danışmadan kullanılmamalıdır. olur da işe yararsa şu garibe de bir dua edersiniz.