bugün

ataol behramoglunun bir siiri. duygulandirir insani. damlalar gelecek gibi olur gozunuze, birakin gelsinler.

UNUTTUM NASILDI ANNEMıN YÜZÜ

Unuttum nasıldı annemin yüzü
Unuttum, sesi nasıldı annemin,
Gece bir örtü olsun anılardan,
Kara yüreğime örtüneyim.

Unuttum, nasıldı annemin gülüşü
Unuttum, nasıldı ağlarken annem
Yaşam sallasın kollarında beni
Küçücük oğluyum onun ben

Unuttum, elleri nasıldı annemin
Unuttum, gözleri nasıldı bakarken
Kuru ot kokusu getirsin rüzgar
Yağmur usulcacık yağarken.
hani bazı yüzler vardır bir kez dikkatinizi çekti mi silinmez hafızanızdan. halbuki öyle alakasız bir kişidir ki dikkatinizi çeken, belki sokakta rastladığınız biri, belki arkadaşınızın arkadaşı, belki ne belkisi işte herhangi biri. kalır aklınızda yüzü. unutmazsınız simasını sebepli sebepsiz.

annesini çocuk yaşta kaybedenler, annesi terkedip gittiği için kendi dünyalarında kaybolup gidenler hatırlamaya çalışırlar ama onun yüzünü ve inanın unutmaya çalışmaktan daha zordur hatırlama gayreti. çıldırtır adamı çünkü. avuntu mahiyetinde bir iki resim tutuşturulur elinize, bakar bakar durursunuz öylece. gördüklerizi kazımaya çalışırsınız zihninize, zihninizde hiç olmayan görüntüler canlanmaz ama o resimlerle. bir dolu duygu işkence eder sonra size. kızgınlık, öfke, pişmanlık, üzüntü, hırs, keder kürek olur kazar bedeni. toplu katliamdır yaptıkları, akılda kalan bir iki anıyı da gömerler farketmeden.

sesini unutursunuz ilk. bir iki seslenişi, belki bir zaman size bağırışı kalır aklınızda. zamanla onları da hatırlayamazsınız. zorlasanız da kendinizi, duyduğunuz herhangi bir sesi dahi benzetemezsiniz ona ki benzetme becerisini kaybettiğiniz an unuttuğunuzu farkettiğiniz ilk andır sıklıkla.

sonra bakışlarını unutursunuz. nasıl bakardı, sinirlenince gözlerini kısar mıydı, güldüğünde gözleri çizgi gibi olur muydu? gözlerinin rengi kalır ama aklınızda. yeşil gözlerini unutmazsınız hemen. ne vakit görseniz yeşil gözlü biri onunkine benzer mi renkleri diye bakarsınız gözlerinin içine. emin olamazsınız ama tonlarının benzeyip benzemediğine. lanet olsun ki gene benzetemezsiniz işte.

elmacık kemikleri kalır aklınızda, belki gözlerinin rengi, belki yüzündeki bir ben... parça parçadır ama her şey. oturtturamazsnız bir yüze akılda kalanları. deneseniz de bir surat çizemezsiniz işte akılda kalan uzuvlarla.

gözlerinizi sıkı sıkı yumar, bir yüz görebilmek için o karanlıkta can çekişirsiniz kısaca. elde birkaç fotoğraf olur belki avuntu, başkasına sormayı bırak kendinize dahi söylemekten çekinirsiniz "unuttum nasıldı annemin yüzü"...
Her mimiğin temelini oluşturan ve anlam veren yüzümüzdeki bir çift göz değil midir açılan perdeli bir demir kapı içimize.
hangi renkte yansısa da dış dünyaya nasıl bir geçirgen bağ kurduğu kadardır kalan hafızalarda.

Baktığında o sevgi içine işlemiyorsa aslında hangi bakışın kimden olduğunun hiçbir önemi olmuyor.
Ne kadarda sık bakışmış olsanız da, sadece bakan donuk ve yoksun bir çift göz ona dair hafızanda.

Böylesi adamı daha bir sebepsiz kanatıyor.