bugün

üniversitedeki sistem bozukluğundan, yök'ün özgür iradesiyle dokunulmazlığın vermiş olduğu güvenle; üniversitelerdeki yanlış politikalardan, bilim yuvasından çıkarılıp siyasetin arka bahçesi haline getirilmesinden, yolsuzluklarla ceplerini dolduran dekanlar ve rektörlerden, dünya klasmanında bilim adı ile kazanılmış bir başarınının olmamasından dolayı içinde birkmiş kinini kusan bir öğrencinin özerk olma arzusudur.
yalları kesilince veya yolsuzluklarla ilgili soruşturma açıldığında (bkz: yücel aşkın), rejimin tehdit altında olduğunu öne sürerek ortalığı karışmasına sebep olan durumdur.
cem uzan ve onun gibi birkaç girişimci işadamının üniversiteileri satın alması ile olmasın muhtemel olay
üniversite hayatını yaşamaış tüm arkadaşların, başını ellernin arasına alarak tüm öğrencilik yaşamını tasavvur etme durumdur. neler yaptık bir düşünelim; ilk yılımızda başladık siyasi bir eleman olmaya, rektörlerin veya dekanların cenahında yeraldı bazılarımız, farklı ideolojik örgütlerin kullanılabilir gücü olduk!!

avrupa'da ve dünya'nın gelişmiş ülkelerinde, üniversite gençliği gerçek anlamda bilimsel başarılara imza atmakla beraber ihtisas sahibi öğrenciler yetiştirmştir. bizlerde kendi içimizde; idol, izm ve rejim kaygılarıyla birbirimizi nasıl yok ederizi düşünmüşüz hep. birileri uzayda kampüs açma mücadelesi verirken, biz kampüs önlerinde en iyi kürt ölü kürt, ya sev ya terket, tekyol devrim, kanımız aksada zafer islamın sloganlarıyla birbirimizi yedik. her öğrenci kendi dalında söz sahibi olabilecek konuma gelmesi gerekirken, yine dış mihrakların farklı oyunları ile, bizlerin dünya çapında söz sahibi olmasını engellemesine boyun eğdik, kavgalarla dolu bir üniversite hayatı yaşadık. oysaki üniversite okuyacak kadar zeki olan bizler, basit oyunlara ve tezgahlara gelecek kadarda aptalmışız!! zamanında yök'e karşı tepki eylemi yapan sol gruplara destek vermeyen islami düşünce, başörtüsü yasaklanınca yanlarında hak savunucuları aradı. oysaki her öğrenci aynı feryat ile haykırıyordu özerklik istiyoruz diye. yine ilk satırlarda yazdığım gibi, bizleri birbirimizden ayıran izmler manzumeleri altında ezildik, zillete doğru koşar adımla gittik. bu kavram kargaşalarının sona ermesi bana ütopya gibi geliyor. tüm bunlar yaşanırken sürekli kendini yenileyen genç jenerasyonlar geliyor arkamızdan, kendine taklit edeceği bir düşünce yapısı ararcasına.
bizleri örnek alacak bu genç beyinlerin, bizlerin düştüğü duruma düşmemesini ümit ederek burdan herkese sesleniyorum!!
bırakalım bu kavgaları, izmleri, idolleri; isteyen inanarak yaşasın, isteyen ataist olarak, isteyende orta yolda ilerlesin. fakat tekbir idealimiz olsun; insanca, kardeşce, kendimizi sınıflandırmadan yaşayalım ve dünya çapında bir üniversite tüzüğünün hazırlanmasını sağlayacak tekbir güç haline gelelim. yapılan tüm hatalar; hem kendimizin, hem yarınlardaki gençliğin, çocuklarımızın karanlık dünyaya itilmesi demekitir. üniversitelerin, gerçekten bilim yuvası haline gelmesi için her birey üzerine düşeni yapsın.!! insan oluşumuzun kriterlerini unutmayalım.
üniversite özerkliği deyince aklıma 4-5 sene önce haberlerde izlediğim bir görüntü gelir.12 eylülde ordu iktidarı ele geçirmiş kenan evren köşke çıkmıştır. evren köşkte tüm rektörleri toplar ve şöyle der: "üniversitelerimiz özerk olmamalıdır. özerklik iyi bi şey değildir. iyi bi şey olsaydı biz tüm kurumlarımızı özerk yapardık".
önce beyinlerimiz özerk olmalıdır önce düsünce özerkliği saglanmalıdırki türkiyede daha sonra üniversiteler özerkleşsin.
ülkedeki özgürlükçü, ilerici ve demokratların temel isteği.
güncel Önemli Başlıklar