bugün

imgelemimde açık bir fermuar, fermuardan fırlayan bir mikrofon oluşmaktadır bu olar her aklıma geldiğinde. açık unutulan fermuardan fırlayan şey galiba öyle korkunç, öyle zarar verici bir şey ki doğru düzgün kimse üstüne gidemedi; bir yerinden tutup fırlayan şeyi ait olduğu yere sokamadı.
Anormal'in normal olarak algılandığı durum.
tuhaf bir diyaloğun yetmiş milyona ulaşmasına sebep olmuş mikrofon. ama vakit gazetesi yayınlamamış bu konuşmaları nedense! zaman gazetesi de öyle.

-Bürokrat : yeni yök başkanının* havası değişmiş. Gayet güzel sözler söylüyor?
-Bakan Unakıtan: isterse söylemesin...
-Bürokrat: .... bu ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yaparsak hükümet olarak sayın bakanım çok ciddi başarı olur.
-Bürokrat: 300 milyona yakın üniversitelere iyileşme yapıyoruz yıllık. Gülüp oynasınlar...daha sesleri çıkmaz.... tarifeyi de ufak bir rötuşla geçiştiririz böylece...
durum daha da vahim olabilirdi;

(bkz: unakıtanın açık kalan fermuarı) *
(bkz: çok güzel uyuyordun uyandırmaya kıyamadım halkım)
örümcek kafalı ampülcülerin yorum yapmaya utandıkları vaka. hatta vaka-i hayriye. hatta ve hatta vaka-i vakvakiye.

sevgili ampülcüler işte budur bizi yönetmelerine layık gördüğünüz zihniyet.
(bkz: kral çıplak)

başka söze gerek yok yani bence.
derhal özelleştirilmesi gereken mikrofondur.

hatta el maktum'a veya oferlere direkt verilebilir pazarlıksız.
her yerde akp savunuculuğu yapanların yorum yapmaktan kaçındığı olay.
ülkede işlerin nasıl ve ne şekilde yürüdüğünün kanıtıdır, tabiki anlayana...
cok ta sallanılmayan durum
ne medya sallıyor, ne bakanlar ne de halk.
adamların tarzı bu cünkü,
millet alıstı.
simdi bakan unakıtan a sorsan
söylerim kardeşim sanane! yalan mı?
der,
zaten basbakana cesaretin varsa sor,kasımpasalı ya "höt" dedi mi bitti gitti.
Seslendirilince tepki çeken söylemlerin açığa çıkmasını sağlayan mikrafondur. Şaşırmamak ise daha bir acıdır.
peçesiz yakalanmış çirkin bir kadın gibi... unakıtan olur başkası olur sorun o değil. sadece mikrofona başka mikrofonsuz başka insan olmaları sorun. (bkz: insanlık unutuluyor)
allah'tan kahvaltı masasında açık unutmuş mikrofonu. tuvalette böyle bir durumun yaşanacağını tahayyül edemiyorum, polifonik takılmak ta yakışmazdı zaten koca maliyenin patronuna.
konuyla ilgili serdar akinanın durumu özetleyen bugünkü yazısı.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=106300,10,156
Halkın çok derin bir uykuda olması dışında televizyon kanallarının da ne kadar yavşak ve riyakar olduklarını tekrar gösteren olay. Başka bir yerde olsa skandal adını alır, bütün kanallar üzerine gider, bu terbiyesizliği yapanlardan hesap sorulurdu. En azından istifa etmese de medya tarafından istifası istenirdi.
Hele hele sonrasında çıkıp pişkin pişkin "duymamışsınız uydurmuşsunuz" tarzı bir yalan söyleyecek kadar ileri gidebilmişse bir bakan, bu haberi veren televizyon kanalı* haberin arkasına ocean's eleven müziğini koyup, sanki kar yağdıktan sonra kayıp yere düşen insanları gösteriyormuş gibi komik, neşeli, gülüp geçilecek bir habermiş gibi gösterebiliyorsa, yazık bu ülkede nefes alan ve bunlara tepki göstermeyen herkese.

(bkz: yeter)
kemal unakıtan'a göre olay medyanın suçudur.
medyanın işlediği bu suç sonrasında yök başkanı ile unakıtan görüşmüşler,
yök başkanı, maliye bakanlığının üniversiteler için yaptıklarına minnettarız demiştir.

isterse demesin

görüşme bitip arabasına giderken de , son defa unakıtan'a dönüp sayın bakanım tekrar teşekkür etti.

isterse etmesin
Unakıtan, açık mikrofona yansıyan konuşmalarıyla ilgili olarak, ""YÖK Başkanı ile ilgili olanları tam duyamamışsınız ama yakıştırmışsınız. Ötekileri iyi duymuşsunuz da... dedi.

sağır duymaz uydururmuş işte sayın bakanım, kusurumuza bakmayın. biz salağız ne yapalım. yüce devletlünün bir azası öyle kelam eder mi cık cık. salağız salaaaak!!! binlerce özür.

ayrıca nüktedanlığınızla, o şirin sempatik yüzünüzle bu olayı babacanlıkla karşılamanız, sizin yüceliğinizi, erişilmezliğinizi gösterir. tekrar kusurumuza bakmayın. siz ne eylerseniz güzel eylersiniz.

haşiye : bir gün ironi mironi dinlemeyeceğim, ne hakkettilerse doğrudan bir entry döşeneceğim ki bu da benim yazarlığımın sonu olacak. buraya kadar tuttum kendimi ama bu nereye kadar bilemiyorum. ya bu halkla biz nereye kadar gideriz orasını hiç bilmiyorum. yerel seçimlere kadar bir şey demeyeceğim, orada da, bir önceki seçimler gibi, siklamen kokulu sonuçlar çıkarsa aha işte o zaman biter benim yazarlık maceram.
domino efektidir; mikrofon açık kalmış, don düşmüş, bakan konuşmaya başlamış, popo görünmüştür.
suclu olan basındır: http://www.milliyet.com.t...siy33.asp?prm=0,424162369

bir de benim aldıgım duyumlara gore amerikan ın siyasi bir oyununun sonucuymus mikrofonun acık kalması,ya neyse.
ülkem gerçeğini ancak bu kadar açık şekilde gözler önüne serebilen ve "allah'ın sopası yok" denecek kadar trajikomik mesele.
izlediğimde, sınırlarımı zorlayarak küfürler etmemi sağlayan olaydır. unakıtan'ın suratından yine şerefsizlik, kısık gözlerinden sinsilik, sıfatından puştluk-ibnelik akıyordu. baştan aldırmadım çünkü herzamanki haliydi. lakin aralarındaki konuşmaları bir kez dinlemem "sizin sıfatınızı skyim" dememe sebebiyet verdi. yüzde kırkyedi, ülkenin başını yedi ve yediği yerler gözükmesin diye birde üzerine türban bastı, sıkmabaş yaptı. böyle bir tablo karşısında denilebilecek tek şey "allah hepsinin belasını versin"dir.
benzeri bir vakaa için; (bkz: aman hoca dikkat et ipimizi cekerler)
bunlar kalkip canli yayinda milletin agzina etse bile yurdum halki yagmur yagiyor diye sükür eder.
demokrasi demokrasi diye ortalıkta gezinen rtenin tepkisiz kaldığı durum.
ortalama bir demokrasi ile yönetilen bir memlekette bile bunu söyleyen adam değil o koltukta oturaya devam etmek, siyaset bile yapamaz.
ama demokrasi dediğimiz şey amaç değil araçsa bunlar dogal karşılanır.