bugün

filmdeki mahkeme sahnesini izleyince izlemeye değer bir film olacağını düşünmüştüm.
meğer tüm film bundan ibaretmiş. gerisi müzik. https://www.youtube.com/watch?v=j1bV8GsyNdw
Bir kabadayının silahı asla boş olmamalı.
en sevdiğim, en duygusal ve en anlamlı replikleri içeren türk filmlerinden biridir bana göre.
(bkz: ne verdin ki ne alasın dünya)
https://youtu.be/u36qp0qx0u0

fırat'ın çiğdem'e bakışı aşkı anlatıyor resmen.. yılmaz güney öyle oynamış işte.
görsel
scarface ile pek çok ortak özellik taşıyan şahane bir yılmaz güney filmi.
filiz akın'ın provadan çıkıp iskele boyu koynunda bir kitap beyaz çanta ve yüzünde kederli ve yorgun bir endişeyle yürürken karşıdan yılmaz güney'i görmesi sahnesi vardır bu filmin başlangıcında.
orada güney, beyaz pantolon ve ceketin içine siyah bir gömlek giyerek şık şık oturmaktadır demirlerin üzerinde.
daha sonra filiz hanım yürümeye başlar ve kamera akın'ın kadrajından yılmaz güney'i hareketli panoramik şekilde almaktadır. güney çok içten bakmaktadır o sahnede ve hiç konuşmamaktadırlar o sahnede.
bu sahne türk sinema tarihinin en uzun ve en sessiz iki sevgili karesidir muhtemelen. kesin olan bu sahneyle ilgili şey de, tarihteki en romantik ve sinema tekniği açısından en muhteşem, canlı kanlı sahne olmasıdır.

(bkz: yılmaz güney)
(bkz: filiz akın)
--spoiler--
- sen gideli çok oldu çiğdem, sen gideli tam 467 gün oldu, her kurşun deliği bir gün içindir

+ niye kurşun?

- söküp atmak için, kurtulmak için belki lakin gördüm ki seni öldürme çabası boşmuş, sen ölmezmişsin.
--spoiler--
mest etmiştir.süper sahnedir.
. 1971 de daha biz doğmamışken, aşk üzerine yapılmış şiir gibi filmlerden biridir.
ayrıca iki ayrı dünya insanının imkansız bir aşkı üzerine yapılmış kült bir filmdir.
yılmaz güney'in siyasi içerik taşımayan ender filmlerinden biridir.
müziği ile akıllarda kalan destansı türk filmlerinden biridir.
"silahımı alırsan, inan olsun ölürüm, ama ben aşkınla ölmek istiyorum" diyen kabadayı fırat'ın hazin öyküsü.

"ramazanı bulun kendisine beş milyon verin. bu karıyı boşasın. kızını da alıp yatılı okula verin. orospu olacaksa okumuş orospu olsun" repliğiyle akıllarda kalan müthiş film.

bir de yılmaz güney'in annesinden tokat üstüne tokat yediği bir sahne vardır ki rahmetli şükriye atav, harbi harbi tokatı yapıştırmıştır. ve yılmaz güney o sahnede gerçekten ağlamıştır.
Sonuna kadar izleyen ve gözü dolmayan insan yoktur. Müziğiyle uyum içinde olan Yılmaz Güney şaheseri
(bkz: desperate housewife)
filmdeki ilginç bir sahne için;
(bkz: yılmaz güney/#6769920)
--spoiler--
http://www.youtube.com/watch?v=qDjHtmmnXiI
--spoiler--
Bir adam filmi izler ve eğer bir kızım olursa adını Çiğdem koyacağım der. ismini filmden almış kişi filiz akın hayranı olunca daha bir güzel olur.

(bkz: Bal)
o vakitlere kadar türk filmleri hep mutlu sonla biterdi. çünkü halk böyle istiyordu, prodüktörler ve yönetmenlerde doğal olarak bu duruma kayıtsız kalamıyor ve filmleri hep mutlu sonla sonlandırıyordu. umutsuzlar, bu bağlamda bir ilk filmidir ve gelecekte mutsuz sonla biten filmlere zemin hazırlayan bir yapımdır.

(bkz: hayat hep güllerle örülü bir çiçek bahçesi değildir ki)
bazı sahnelerde müziğin ön plana çıkıp , diyolagların önüne geçmesi ve hatta diyalogların duyulmaması ile filmin daha da anlam kazandığı görülebilir. konu basit olsa da , yılmaz güney in bu konuyu işleyişi muhteşemdir.
3. Adana Film Festivali'nde en iyi yönetmen, en iyi senaryo ve en iyi erkek oyuncu ödüllerinin almış, 1971 yılı kült yapım. film müziği de oldukça dikkat çekmekte ve insanı filmin akışına kapılmasını sağlamaktadır.
namlunun ucunda yaşanan bir aşkın hazin öyküsüdür. çiğdem ( filiz akın) fırat'tan silahını aralarından çıkarmasını istemektedir. fırat ( yılmaz güney) ise aşkı ve silahı arasında tercih yapamamakta, sevdiceğine bunu kabul etmesini, aksi takdirde yaşayamayacağını(!) ısrarla söylemektedir. bunu kabullenmeyen hümanist esas kız tam 467 gün sırra kadem basar. ve döndüğünde şöyle bir diyalog gelişir:

- sen gideli çok oldu çiğdem, sen gideli tam 467 gün oldu, her kurşun deliği bir gün içindir

+ niye kurşun?

- söküp atmak için, kurtulmak için belki lakin gördüm ki seni öldürme çabası boşmuş, sen ölmezmişsin.

(bilahare)

bu dilemmanın verdiği acıya dayanamayan fırat, yine aynı mevzuun konuşulduğu odada pencereden dışarı bakar, düşmanları pusudadır, bunu görür. akabinde arkasını dönüp bir de sevdiceğinin gözlerine bakar; işte o anda yaşadığı dilemma nihayete ermiştir. silahını sevdiceğine teslim eder ve 'erken döneceğini' söyleyerek kapıyı çeker. gitmesiyle silah seslerinin esas kızın yüreğini dağlaması bir olur. velhasıl, bu üçlü ilişkide kazanan silah olmuştur, heyhat!

---------- SON --------