bugün

sözlük yazarlarının anlattığı, gerçek, gerçek olmayan, doğaüstü hikayelerdir.

kaynak: forumtr.
korku oranı: 10/3
yaş sınırı: +12

Amerika'da bir baba ve oğlu beraber bir karavan yolcuğuna çıkmışlar. Alternatif bir tatil yapmayı planlıyorlarmış. Belli bir yol güzergahı çizmedikleri için macera olsun diye anayoldan sapıp, dar bir yola girmişler. Bayağı bir yol gittikten sonra çöl gibi bir yere varmışlar. Etrafta in cin top oynuyormuş. Bu sırada adam benzinlerinin azaldığının farkına varmış. Hemen haritayı açıp en yakın yerleşim yerini aramışlar. Karavan bir süre daha gittikten sonra, benzin bittiği için yolda kalmış.

Baba kasabaya gidip benzin alıp geleceğini söylemiş. Ancak çocuk bulundukları yerden hiç hoşlanmamış. Babasına kendisini de götürmesi için yalvarmış. Ancak adam çocuğun onu yavaşlatacağını düşündüğü için, karavanın kapısını kilitleyeceğini ve kısa sürede döneceğini söyleyerek çıkmış. Cep telefonunu da çocuğa bırakmış. Çocuk korku içerisinde beklemeye başlamış. Bir saat geçip babası geri dönmeyince paniğe kapılmış. Bir zaman sonra, karavanın tavanından "pıt pıt pıt" diye sesler gelmeye başlayınca telefona sarılıp, eyalet polisini aramış. On dakika sonra kasaba şerifi karavana ulaşmış. Şerif ve yardımcıları kapıyı kırarak açmışlar. Çocuk dışarıya çıkar çıkmaz babasının kasabaya gittiğini, ama çok geç kaldığını nefes nefese anlatmaya başlamış.

Ama şerif çocuğa bakacağına karavanın altında durduğu ağaca bakıyormuş. Sonra yardımcısına "Çocuğu buradan uzaklaştırın" deyince, çocuk arkasını dönüp ağaca bakmış ve düşüp bayılmış. Meğer karavanın üzerine pıt pıt diye damlayan, ağacın dalına asılmış olan babasının kafasız cesedinden akan kanın sesiymiş.
kaynak: forumtr.
korku oranı: 10/4.5
yaş sınırı +12

tavla

genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri hadi cin çağıralım demiş. ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: içinizde bana inanmayan biri var. yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim! kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış. bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. öğlene doğru telefon çalmış. arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. dertleşelim biraz demiş. kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, hemen gel, ben de seni çok özledim demiş. kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. kız, teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım demiş. teyzesi de o zaman tavla oynayalım. ne zamandır seninle oynamadık. kafam dağılır biraz demiş. kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, meğer benim teyzem cinmiş deyip gülümsemiş. kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. o içerdeyken telefon çalmış. arayan kızın babasıymış. adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. durumu çok iyi değildi ama allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun...
kaynak: forumtr.
korku oranı: 10/4
yaş sınırı: +12

En Güzel Hayalet Hikayeleri Kitabı'ndan ALINTIDIR!
1858 yılı civarında fransada oturan arkadaşımı ziyarete gitmiştim.adı albert ti.
evliydi.Karısıda çok genç ve güzeldi.nazik biriydi.oraya gittiğimden üç gün sonra bütün şehri gezmiştim.harabeleri yıkık dökük yerleri vs..gitmediğimiz bir tek yer kalmıştı.oradaki son günümdü.fakat biraz uzak bi yerdeydi.öğlende yola çıktık güneş batarken oradaydık hava serindi.çok geç kalamamak için erkenden dönmeye başladık.Hava kararmaya başladı.yolu yarılamaışken bi anda arkamda garip bir his duydum.albert in eşinin hemen arkasında gözleri oyuk yaşlı bir kadın gördüm.çığlık atmamak için kendimi sıktım.yaşlı kadın albertin eşinin alnına doğru giderek öper gibi yaptı.daha sonra bana döndü boğazımı sıkmaya başladı.albert leri heyecanlandırmamak için sesimi çıkarmadım.zaten bana inanmazlardı.bu sırada kadın kayboldu.ve albertin eşinin sesiyle kendime geldim."EŞARBIM YIRTILDI DiYE bağırıyordu.eve döndüğümüzde benimde boynumdaki atkının üzerinde beş tana delik olduğunu gördüm.sonra kadının boğazımı sıktığı aklıma geldi ve ürperdim.aynı kadın albertin eşinin eşarbını da yırtmıştı.fakat onların kadından haberi yoktu.parise ulaşınca albertten bir siyah mühürlü bir mektup aldım.mektupta eşinin oradan ayrıldığım gün öldüğü yazıyordu.
kaynak: forumtr.
korku oranı: 10/1
yaş sınırı: +8

1970'lerde, saçları dimdik, yukarıya doğru kalıp gibi yaptırmak moda olmuş. Buna uymak için insanlar saçlarını yaptırıyo, haftalarca da yıkamıyolarmış. Bir liseli kız, okulundaki en yüksek saç yarışmasını kazanmak için saçlarını bu şekilde yaptırmış. Eve dönerken saçları örümcek ağına takılmış ama farketmemiş. Okuldaki yarışmayı kazandıktan sonra saçlarını bi'kaç hafta yıkamamış. E havasını atacak ya, banyoya kafasına bi torba geçirip giriyomuş.

Bi gün okulda sınav olurken kız aniden, şak diye bayılmış. Hastaneye kaldırmışlar, fakat maalesef kurtaramamışlar. Doktorlar ölüm nedenini anlamak için otopsi yaparken, kızın saçlarını aralayınca morgu binlerce örümcek basmış. Meğerse kızın takıldığı ağdaki örümcek, kafasının içine yumurtlamış ve o örümcekler sonraki birkaç hafta da kızın kafa derisini kemirip beynine girmişler. Bu olaydan sonra Amerika'da, saçlarını öyle havaya doğru yapmak yasaklanmış.
kaynak: forumtr.
korku oranı: 10/7
yaş sınırı: +16

Bu efsane, 80'li yıllarda dilden dile dolaşıyordu. Gazi Kız Öğrenci Yurdu'nda bir grup kız, eğlence olsun diye cin çağırmaya karar vermiş. Bi odaya toplanıp başlamışlar seansa. Cin çağırmadaki en önemli husus da, cini geri göndermekmiş. Kızlarımız cini çağırıp bi güzel eğlenmişler. Hatta dalga falan bile geçmişler, gülmekten yerlere yuvarlananlar olmuş.

işleri bitince cini göndermek istemişler ama cin gitmiyomuş. Saatlerce uğraşmışlar. Sonunda cin gitmiş. En azından öyle sanmışlar. Gece yarısından sonra ise katlardan tuhaf tuhaf gürültüler gelmeye başlamış. O aralarda da bi sapık hadisesi yaşanmışmış yurtta. Cin olayını bilmeyen diğer kızlar korku içinde gürültüleri yurt idaresine haber vermiş. Gene sapık geldi sanılmış ve yurt didik didik aranmış ama bi'şey bulunamamış. Herkes tekrar odasına çekilmiş. Ancak o tuhaf gürültüler hala devam ediyomuş. Bu kez polis çağırılmış. Bütün kızlar dışarı çıkarılıp bi de polis didik didik etmiş yurdu. Ama yine nafile. Hiiiç bi'şey bulunamamış.

Bu esrarengiz gürültüler durmuyomuş. Cin çağıran kızlar, olayı kendi aralarında konuşurlarken birisi, "Yaa yoksa bizim cin mi gitmedi mi, o çıkarıyo olmasın bu gürültüleri?" demiş. Aynı cini tekrar çağırmaya karar vermişler. Evet, gerçekten de önceki cin kendisiyle alay edildiği için gitmemiş ve cini kim çağırdıysa ancak o ikna edip gönderebilirmiş. Cini çağıran grubun başındaki kız panik olmuş. Çok da iyi bilmezmiş bu işleri. Ertesi gün bilenlerden cinlerle ilgili bi'şeyler öğrenerek cini göndermeye çalışmış. Ama o gürültüler durmamış. Cinin gidip gitmediği tam anlaşılamamış. Ancak o günlerde Gazi Yurdu'nun üst katlarından atlayarak intihar eden kızın, işte bu kız olduğu söyleniyormuş.
çocukken çok anlatılan hikayelerdir, aklımda kalan bi tanesi şöyleydi

evli bi çift varmış, kadın ciğeri çok seviyormuş, eşinden sürekli ciğer istiyormuş, eşi hep ciğer alıyormuş. bi pazar gecesi kadının ciğer krizi tutmuş, kocasından ciğer al demiş. adam çıkmış dışarı, aramış taramış bulamamış doğal olarak. demiş yok kapalı heryer yarın alırız. kadın nasıl bulamazssın diyerek kocasını öldürmüş ve ciğerini söküp yemiş. gel, git zaman adam hortlamış, kapıyı çalmış bi gece, karısı açmış kapıyı bakmış, kocası, her yanı toz toprak kurtlar falan heryerinde. demiş ne oldu sana, adam demiş toprak, toprak. gözlerine ne oldu demiş, toprak toprak... kalbine ne oldu demiş toprak, toprak. ciğerine ne oldu demiş.

adam; sen aldın demiş.

buna benzer 2, 3 tane daha vardı unuttum şimdi.
ben kesik parmak.
bi ara çok meşhurdu.
inanılmaz bir korkuydu lan sözlük.

eczacılıkla kafayı bozmuş bir arkadaşım tantum drajenin dozaj aşımı durumunda halüsinasyon etkisi yarattığını ve ilaç etkisini gösterdiğinde karanlık bir ortamda bulunmanın insan beynini müthiş bir hayal dünyasına sürüklediğini söylemişti. buna itibar ederekten iki kafadar beşer tane tantumu yuvarladıktan sonra karanlık bir ortam ayarlayıp kurulduk ayrı köşelere.

ve ekşın.

belirli bir süre sonra ilacın etkisi mi yoksa psikolojik bir şartlanmanın gereği olarak beyinde gerçekleşen kurguların görselleşmesi midir bilemem, ama bir anda küçük değişik görünümde yaratıklar odanın her yerinde gezinmeye başladı. uzandığım çek yat tabut ayakları ise insan oldu bir anda havaya kaldırdılar beni. öldüğümü düşündüm ne geceydi amk. nedense daha öyle bir korku yaşamadım. bizim mucit arada bir uğrar o günleri anlatır. yeni keşiflerinden bahseder de sikleyen olmaz adam bildiğin hapçı oldu.
yasim 13 falandi. evde yalnizim almisim nevalemi film izliyorum. film büyü filmi. sahneler geçiyor bir sikinti yok gibi. tabi korku filmlerinin vazgeçilmezi kafasina gore acilan kapilardir.
filmde de henüz böyle bi sahne olmuş bizim kapi acilmaz mi kafasina gore. içime doğru yayilan bir korku ama hayatimda ilk defa içime doğru yaptim. simdi filmi ikinci kez izliyorum. kapilar sikica kapali. sikinti olmasin.
I want to play game tarzında ki hayallerim.
.. ve akp 20 yıl daha iktidar olur...
Pek korkacağınızı düşünmüyorum ama yinede anlatacağım. Birebir yaşadığım bir olaydır buyrun efendim.

Benim anneannem ve dedem ayrı yaşıyorlar. Dedemin izmit/kefken’de bir evi var. Bilen bilir tatil beldesi olduğu için kışları in cin top oynar. En yakın market arabayla 20 dakika sürüyor diyebilirim size. Dünyalar tatlısı şekerpare bir kedisi var dedemin. Geçen sene kış aylarında acil bir işi çıktığı için istanbula gelmesi gerekiyordu 3 günlüğüne beni arayıp gelip kediye bakıp bakamayacağımı sordu seve seve kabul ettim. En yakın 2 arkadaşımla birlikte gittik. Buraları hızlı geçiyorum. Tipik ergen aktiviteleri alkol müzik yeşillik derken. Olaylar garip sesler duymakla başlamıştı. ilk gece fazlaca sarhoş olduğumuz gerçeği olduğundan paranoyaya bağladığımızı düşündük ve fazla üstüne varmadık. Sabah olduğunda hepimiz unutmuştuk bile duyduğumuz sesleri. (Ses dediğim kesik kesik ayak sesleri, kapı gıcırdaması) ev sahile çok yakın olduğu için biraz yürüyüş yapmaya karar verdik. Sahile indiğimizde denizde ayakta duran (beline kadar) birini gördük biraz şaşırtıcı bir durumdu mevsim kıştı hava soğuktu ve adam sadece dikiliyordu denizin içinde. Fazla bir manâ aramadık üstüne varmadık ve eve gittik. Dedemi aradım yaşadığımız olayı denizde birini gördüğümüzü söyledim ve takdir edersiniz ki bana inanmadı ve bunun imkansız olduğunu söyledi. Yine gerizekalı olduğumuz için adını konduramasakta bu olayıda boşverdik. Aynı günün akşamı şömine yanarken rakılar açıldı derken dışarıdan ıslık sesi gelmeye başladı. Pencereden baktığımızda bir adamın evin önünde dikilip eve doğru ıslık çaldığını gördük. Jandarmayı aramaya karar vermiştik artık. Bütün kapıları kitledik ve jandarmayı aradık. 15-20 dakika içersinde jandarma geldi durumu anlattık ve bizim için çevreyi araştırıp haber vereceklerini söylediler. Tahmini bir saat sonra aldığımız yanıt gerçekten şalırtıcıydı bize kimseyi bulamadıklarını söylediler. Bu olayıda böyle kapattık. Bu cin miydi garip bir sapık mıydı asla öğrenemedik * bu kadar.
Merdivenlerden çıkarken orada olmayan bir adam gördüm
Bugün de orada değildi.
Keşke...keşke artık gitse dedim.
Babaannem öleli iki ay falan olmuştu. Evde yalnızdım. Şubat ayı. Annemin işten babamın kahveden dönmesini bekliyorum. Akşam saat 19.00 da gelecek annem. Sonra ayak sesleri duydum annem sandım ama kapımız açılmayınca camdan baktım. Balkonun ışığı açıktı. Annem rahat gelsin diye açık bırakmıştım. Birisi çatıya çıkıyordu. Beyaz ayicikli pijama vardı ve ayağında patikle terlik. Pijamanin üzerinde etek görülüyordu. Tek gördüğüm bu. Bu saatte kim bizim çatıya çıkıyordu? Diye düşünürken gördüğüm Pijamanin babaanneme ait olduğunu hatırladım. Çatıdaki demir kapı açıldı. Çarptı kapı . Kapı bir daha kapanmadı. Geriye kimse inmedi.
Korkudan bayılmak üzereydim ki annem geldi . Konuşamıyordum bile.
Aşk hikayem.
2 tane var. hatta birde üçünücüsü aklıma geldi şimdi bunları yazarken. bir tanesi 5-6 yaşlarında sıkça gördüğüm çocukluk kabusum. böyle eski teksas şeriflerinin karakolu gibi tek katlı bir yer var. onun yanında koca koca kamyon tekerleri var ve başka hiçbir nesne yok bildiğin çöl gibi,renkleri sarıya çalan tozluk bir alan var. sonra bir şey oluyor ve o tekerler yukardan üstüme düşüyor. sonra o küçük bedenim,kamyon lastiklerinin halkalarının içinde buluyor kendini. ve sürekli yukardan lastik düştükçe yükselen bir tünel oluşuyor ve hem yukarı çıkmak istesem çıkarmıyorum hemde bunu devirmek istesem gücüm yetmiyor. sonra korkuyla uyanıyorum.

2.si şu artık o sıra beynimde görme ile ilgili bir sıkıntı mı oldu bilmiyorum. bu anlatacağımı iki kere yaşadım. ilk yaşadığımda yine 5-6 yaşlarındaydım. koltukta oturmuş televizyon izliyordum, geniş salonda yaklaşık olarak televizyonun 6-7 metre uzağındayken televizyon bir anda sanki 30 santim uzağımdaymış gibi gözümün dibinde belirmişti. bu olayı yıllar sonra tekrar yaşadım. depremden sonra yalova'prefabriklerdeyken televizyon izliyordum tv'de fatih terim vardı. bu sefer uzaklığım 6-7 metre olmasa da 2-3 metre vardı. fatih terim öyle yaklaştı ki elimi uzatsam başını iteceğim.

3.fatih terim'i yazarken aklımda canlandı. o yıllarda meşhur 7-6 biten fb-gs kupa maçını bilirsiniz. maç 4-4 gelen kadar bir terliyorum bir korkuyorum bildiğim kabus gibi. penaltılarla fenerbahçe'm 7-6 galip gelene dek yaşadığım korkunun haddi hesabı yok ya kazanamazsak diye.bu hayatım boyunca izlediğim fb-gs derbileri arasında en heyecanlı ve korkulusu olsa da başımıza yıllarca "senelerce kupaya alamadılar" lafını çıkarttı. ama aynı korkuyu ve heyecanı şampiyonluğu galatasaray'a teslim ettiğimiz 1-1 biten fb-denizli maçının 16 dakika uzatmasında yaşadım.
Pencere genleşme yapmış Bi bok yok devam et aq.
Halamla mesajlaşıyordum. Sonra babam aradı halamın 673 yıl önce öldüğünü söyledi.

Sonra halama fatiha yolladım görüldü attı. Hala neyin peşindesin mk?
Bir kadın: "Yok bir şey"
Çok güzel, muhteşem bir yaz akşamı..evlendim.

Bu kabusu bir buçuk senedir yaşıyorum.
Salgının yeni merkezi
:::"the ankara":::
Baştaki hikayeleri okudum iyi halt ettim.

Zaten evde tek başımayım hava 28 derece sinek vız vız uyuyamıyorum. Tuz biber oldu bu da.
dışarıda yağmur yağıyordu o sırada şimşek çaktı ve pencereye şemsiyesiyle yaşlı bir kadın tıktıkladı elinde yılan tutuyordu... hikayesini tekrar yazmayın rica ediyorum bukunu çıkarmayın.
Adamın biri varmış sikmişler ölmüş.
Süper kısa film olmuş bu.
güncel Önemli Başlıklar