bugün

Ata'mız diğer ülkelerin cumhurbaşkanlarını bir gün yemeğe davet eder. Yemek esnasında fransız cumhurbaşkanı bir Türk kahvesi ister. Aradan zaman geçtikten sonra uşak türk kahvesini getirir ve tam getirirken kahveyi fransız cumhurbaşkanı'nın üstüne döker. O sırada kibirlenen ve sinirlenen cumhurbaşkanı küçümseyici gözlerle uşağa bakar. Buna ata'mız çok sinirlenir ve der ki;

- Ben onun adına sizden çok özür dilerim. Bu millete, herşeyi öğrettim fakat uşaklık yapmasını bir türlü öğretemedim.
(bkz: kimisi gelir çığır açar)*
(bkz: kimisi gelir içine sıçar)*
"Büyük Taarruz'dan evveldi. O zamanlar beni sık sık yanlarında gezdirirlerdi. Bir gün hocalar ve askeri erkan çadırında toplandık. Tabii sureti mahsusa da davetli olarak Hepimiz yerlerimizi aldıktan sonra şu suali sordular:

- Şer-i şerif (islam dini hukuku) üzerine verilen fetvalarda tarik (yol) bir midir?

Biz kumandanlara, kumandanlar bize bakıştık.

Mustafa Kemal, sualini daha basitleştirdi:

- Yani dinin en büyük mümessili, bir dini mesele hakkında iki türlü fetva verebilir mi?

Evvela kumandanlar cevap verdiler:

- Hayır
Biz cevap verdik:

- Hayır

O zaman hepimizin yüzüne baktı ve gayet sakin olarak:

- Nasıl oluyor da istanbulda istanbul Hükümeti;nin Şeyhülislamı benimle hepinizin idamına fetva veriyor da, Anadolu;daki din mümessili aksini iddia ve ispat ediyor.

Hepimiz susuyorduk. Mustafa Kemal son sözü söyledi:

- Din ile dünya işlerini ayırmalıyız"

(bkz: laiklik)
(bkz: ibretlik kemalist hikayeleri)
(bkz: ibretlik kemalist hikayeleri)
(bkz: aramaya inanmak)
ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum, biz ölene kadar yerimize yeni askerler ve yeni kumandanlar yetişecektir...
Atatürk yabancı bir ülkeden gelen devlet adamını karşılamak için yola koyulur. Karşılama yerine vardığı sırada, devlet adamının arabası gözükür. Tam arabadan inerken devlet adamı takılır ve yere düşer. Hemen kalkıp ellerini temizler ve üstünü başını siler. Düştüğü için ülkemiz sorumluymuş gibi bir tutum sergiler. fakat ulu önder Atatürk hafif bir tebessüm ile;

- '' burası Türk toprakları tertemizdir. Silmene bile gerek yok '' der.
büyük çoğunluğu kemalistler tarafından uydurulmuş hikayelerdir.
100 yaşında sözlük yazarlarımızın olduğunu görebileceğimiz başlık.

--spoiler--
Büyük Taarruz'dan evveldi. O zamanlar beni sık sık yanlarında gezdirirlerdi. Bir gün hocalar ve askeri erkan çadırında toplandık. Tabii sureti mahsusa da davetli olarak Hepimiz yerlerimizi aldıktan sonra şu suali sordular.
--spoiler--

vay be! atatürkle çadırda oturmuşluğu olan yazar var aramızda! *