bugün

ben olsaydım terketmezdim amk.
savaşın bittiğini sanmışlardır.
Bir savaşı tam kazanırken kaybetme olayı buraya cuk oturuyor. Arkadaş savaş ganimetini öyle böyle toplarsınız bir bekleyin elemanlar gitsin sonra inin. işte mal hırsı adamı şaşırtıyor. Sonrada bir sürü zayiyat.
Hz. Muhamed ( SAV ) in emrine uymayıp dağı terk ederek savaşın kaybedilmesine sebeb olmuştur.
OKÇULAR TEPESiNi TERK EDEN SAHABiLER KiMDi?”

Geçenlerde bir yazı okudum, hangi hocaya ait idi ismi hatırıma gelmiyor ancak Uhud dağına bakarken kardeşlerine sorduğu şu soru beynimde şimşekler çaktırmaya yetti..

Bu hoca Uhud dağına uzun uzun bakıp sormuş;
-Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?
Cevap yok..
Tekrar etmiş..
-Okçular tepesini terk eden sahabeler kimdi?!!!
Sonunda muhibbanları mahçup bir şekilde;
-Bilmiyoruz hocam.. demişler.
işte o an her birimizin beynini, kalbini titretmesi gereken şu kelimeler dökülmüş dilinden..

OKÇULAR TEPESiNi TERK EDEN SAHABiLER KiMDi?
inanın bunu bende bilmiyorum..
Aslında hiç kimse bilmiyor!
Bu asla islam tarihinde de yazmaz..
Hatta o okçular kimdi öz çocukları da bilmez, karıları da bilmez.
Çünkü Ashab-ı kiram kimseye söylememiş, saklamış!
Radiyallahu taala anhum acmain..

Ağızlarından bu konu hakkında hiçbirşey çıkmamış.

Hatta ve hatta yıllar sonra Cemel, Sıffın gibi hadiselerde birbirlerine ters düştükleri vakitlerde bile; “Sen zaten Uhud'da da tepeyi terketmiştin!” dememişler!
Orada dahi birbirlerini hataları ile vurmamışlar.
Bu nasıl bir ahlak..

Bizler Uhud'un aslında bir yenilgi değil zafer olduğunu yeni anladık..

Bu ne edeb..

Birbiri hakkında konuşmak için en ufak bir fırsatı kaçırmayan, hatta "amaan olanı söylüyorum, yalan mı söylüyorum, benim niyetim temiz" diye nefsini aldatıp, ağzından akan kardeşinin ölü etinin kanlarını temizleyeceği yerde, aksine en ufak bir fırsatı kaçırmayan bizlerin buradan alacağı çok ders var...
Şu sözleri mıhlayalın gönlünüze..
Ve şeytanın bize her yaklaştığı an tekrar edelim var gücümüzle..

“Hayatında kimsenin ayıbını örtmemiş biri, Uhud şehidi Hamza'yı ne yüzle sevebilir ki...?”