bugün

(bkz: ucuyorum)
(bkz: kafam hep yükseklerde)
çok zamandar beri çocuklar gelmiyordu aklıma. yeğenlerim, arkadaşlarımın, komuşularımın cocukları. ya da sokaktaki herhangi bir çocuk...

bugün yürürken bir çocuk gördüm. kız çocuğu. elinde ip, ipin ucunda kıpkırmızı balonu...
dünyayı saklamıştı sanki balonun içine. sankisi de fazla zaten. gerçekten de o kırmızı, kıpkırmızı balonun içindeydi onun dünyası...

önce mutlu oldum. sonra bir hüzün çöktü... eskiden benim de balonum vardı. hem de bir tane değil. renk renk, çeşit çeşitti. benim kocaman dünyam saklıydı onların içinde...

ama ''biz büyüdük ve kirlendi dünya'' demiş ya şair ; o misal oldu bizimkisi. yani biz kirlendik aslında... unuttuk mutlu olmayı, mutlu olabilmeyi. en önemlisi mutlu edebilmeyi...

büyüdük ve çocukluğumuzu unuttuk. saf, temiz, güzel duygularımızı kaldırdık tavan arasına. çatıdan su sızdı. pas tuttu saflığımız, temizliğimiz, güzelliğimiz...

büyüdük ve uçurduk balonlarımızı... balonlarımızla birlikte o güzel dünyamızı. gitti yok oldu hayallerimizdeki dünya...

ve bize kala kala içinde yaşadığımız bu çöplük kaldı...

acaba çağırsak geri gelir mi balonlarımız? var mı hiç ümit? yaşar mı bu hasta doktor? iyileşir mi? eskiye dönebilir mi?