bugün

ikimiz de acemi birer aşıktık o zamanlar
sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun
bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde
ve yağmur gibi akıp giden yıllardan
geriye ne kaldığını bilmiyordum seni tanıyana kadar
ama farkındaydım yine de
ne zaman seninle olsam
tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah
şimdiyse kırılgan mektuplar yazıyorum
hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden
malumun olsun ben sende ülkemi sevdim
hüzün dolu yağmurlarla taşan boynu bükük nehirleri
ben sende yolları sevdim
dallarına hiçbir kuşun konmaya bile yanaşmadığı ağaçlarla kaplı yolları
ikimiz de acemi birer aşıktık aslında
ne yapacağımızı bilmeden serseri dolaşırdık yollarda

(bkz: nurettin rençber)
bir newyork ta bir karstasın sen ne ayaksın?
(bkz: burhan çaçan)
Gonul calamazsan askin sazini,ne perdeye dokun,ne teli incit...Eger cekemezsen gulun nazini,ne dikene dokun,ne bagi incit...
memeler baş kaldırmış,
kavuşmuyor düğmeler..
yatırdım kaldırdım çam dibine,
muah muah can hatice
emir dağdan bir geçmeyle yol olmaz.
beni bekledinse yağmurda karda,
beni bekledinse deli rüzgarda,
beni bekledinse yorgun yıllarda,
susuz yüreğimde çiçekler açar.
manda yuva yapmış söğüt dalına
yavrusunu sinek kapmış

dizeleri mükemmeldir.
"köylüden yanadır toprak görmemiş
viskiden gayriye dudak sürmemiş
ömür boyu serçe bile vurmamış
beni vuracakmış bak ite hele hele"
"mezar arasında yandım aman
harman olur mu
kama yarasına yandım aman
derman olur mu
"pencereden kar geliyor aman annem
gurbet bana zor geliyor aman annem
gurbet bana zor geliyor ben öleyim

sevdiğimi eller almış aman annem
o da bana ar geliyor aman annem
o da bana ar geliyor ben öleyim

kekliğimi doyurdular aman annem
kanadını ayırdılar anam annem
kanadını ayırdılar ben öleyim

bu nasıl yaraymış aman annem
beni senden ayırdılar aman annem
beni yardan ayırdılar ben öleyim"
ikimiz bir dalda yuva kuralım,
başka daldan dala konmamasına. ( yozgat sürmelisi )
al yanına hülyayı
koy cebine balyayı
2 emsin bi yalasın
boşver yalan dünyayı *
Mevlam gül diyerek iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı

Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi

Mahzuni Şerif'im dindir acını
Bazen acılardan al ilacını
Pir Sultanlar gibi dar ağacını
Bilmem boylasam mı boylamasam mı
güzelliğin on par'etmez, şu bendeki aşk olmasa..
ben gönlünü toprak sandım, taş imiş.
meğer taşa tohum ekilmezimiş.

eski libas türküsü. aşık meftuni.

senede bulamaz bir kilo eti
fakiremi iner hakkın laneti.

pazar yeri türküsü. mahsuni şefir.

dünyayı kalbura vursan elesen
sen de benim gibi yar bulamazsın.

yenice yolları. anonim

ey arapça okuyanlar.
allah türkçe bilmiyormu ?

mahsuni şerif.

gözdür alemi gezer
gönül birinen olur.

bu gün ayın ışığı. neşet ertaş.

daha 500 tane yazarım. abartmıyorum 350 tane türküyü ezbere bilirim.
Bu dünya yetmez mi bana ve sana,
insansan meyilin insandan yana,
Ben insanım kardaş çok görme bana
Bir aşk bir adalet bir de özgürlük.

Keçi demesin ki göründü kıçın,
Tok olan anlar mı halinden açın,
Bana ilham veren Makbule için
Bir aşk bir adalet bir de özgürlük.
Ayağundaki mesler da
Yere vurmadan sesler
Senin gibi uşağı da
Adam diye kim besler.

Tarlaya taban derler da
Güzele yaman derler
Ne kadar güzel olsan da
Aduna çoban derler.

Gideyiken yaylaya da
Buldum bakır parası
Uşak gelma peşume da
Yersun biçak yarasi.
bir gün anlayacaksın,
neden sessizce gittiğimi
senden vazgeçmek uğruna
nasıl bir savaş verdiğimi
mevsim kış olur hani,
bir yudum güneş bulamazsın,
sonsuz uçurumlardaki çiçeklere dokunamazsın.

her sabah bir sayfa daha eksilip gidiyor ömrümden,
gönlümün yıkıntılarında
can çekişiyor umutlarım.
ellerimde acı var
ellerini tutamam kıyamam, kıyamam sana
yollarımda ayaz var
yaklaşma yollarıma kıyamam kıyamam sana
karanlık gecelere ortak edemem seni
kıyamam ,kıyamam sana...
kaçağım eşkıya aşklar yaşarım durmadan
kaşla göz dağla uçurum arası
konar göçerim, sürgünlüğümü yurtlanmaz yerleşik sevdalar
sıgsın isterler defnelerim küçücük saksılarıma
yetmez dag başlarının teslimiyeti istenir
ya katli ya ihanetim...
bilmezler bir başka bir yol oldugunu
yani ben eşkıya, her yanı pusu
gözlerimde ki dumanlı dağlara sevdam
zülfümde gölgeye sığınmam bundandır...
o zaman keyif çatarım silah diye sevdanın doruguna
buzullar erir nehirler yatak değiştirir
sevdalarımı ışıklarında yıkarlar
sonrada yürekleri seslerinde gürül gürül akarlar
çıplak suretleri dağ baslarını resmeder
o den iklim değişir hüzün olur
yüregimden gayrısına sır vermediğim doğrudur
kaçaklık bu hadi gel şahrudum
daglara gölge verelim...
gögüsüm tahtasının altı ol
yoksa vuracak beni hasretin bir tenhada
yakışırmı bir kaçağa
ecel eliyle ölmek...

Yavuz TURGUL.
(bkz: ah bir ataş ver cigaramı yakayım)
''Manda yuva yapmış söğüt dalına'' sözüde türkülerde geçen mükemmel sözlerden bir tanesidir.
karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin
efkarlıyım, efkarlıyım
elini ver nerde elin

memleket mi yıldızlar mı
gençliğim mi daha uzak
kayınların arasında
bir pencere sarı sıcak

ben ordan geçerken biri
amca dese gir içeri
girip yerden selamlasa
hane içindekileri

yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü
ne ölümden korkmak ayıp
ne de düşünmek ölümü.

üstüne tanımam.
gözler kalbin aynasıdır, yalan söyler mi yar yar, yalan söyler mi?
gözden ırak, dilden uzak, ben seni sevmişim eyvah
haberin var mı yar yar haberin var mı ?
manda yuva yapmış söğüt dalına
yavrusunu inek kapmış gördün mü...

mükemmelin de fevkindedir hatta.
Burda dost bildiğin, ısırgan otu.Elini tuttun mu bil ki elin yanıyor. K
Kıvırcık Ali- Isırgan Otu. Rahmetlinin en güzel parçalarındandır.