bugün

çok normaldir.
bir, onlarda kilise yapılanması var. kilise kamplar düzenleyip çeşitli ülkelere gönderiyor kendi vatandaşlarını.
biz ise camiden kaçarız, camiye giden gençler için "gerici yobaza bak sen" diye etiketlerden etiket beğeniriz.
gerçi bizim camilerde de bu birlik yok ama neyse.

sonra, biz gruplaşmaya pek bayılırız. okulda herkes kendi grubuyla dolaşır, kaynaşmak için yapılan sınıf aktivitelerinde (piknik, il gezisi vs.) bile herkes en yakın arkadaşının yanına geçer öyle gezer. yine kaynaşma olmaz hiç.

sonra, bir insanı daha tanımadan onu yargılama hakkını kendimizde bularak ondan uzaklaşmak için türlü fırsatlar kollarız. mesela karşı taraf yakışıklıysa, havalıysa bir sorun olmuyorkaynaşma açısından.

sonra da etrafta yalnız yalnız dolaşır, bundan dem vururuz...
çünkü biz türklerin doğulu olmasından kaynaklanır. doğulular zaten tarih boyunca çekingen, yalnız yaşan toplumlardır.
Kıçında motor takılı insanların Avrupa'yı hızla kat ederek, dönüp dolaşıp Türkiye'ye gelerek tesbitlerini sunmasıdır. Almanya'da adam köpeği ve arabasından başka konuşacak bir şey bulamazken, iki Türk bir araya gelince anında dünyayı dolaşır, memleketi kurtarır, halay çeker ve gerektiğinde hızla üremeye geçer.
Yanlış önermedir. Sosyallik eğer her türlü ortama girip, içip sıçmaksa doğru olabilir. Bir Avrupalı ailesiyle ve arkadaşlarıyla çok ama çok zayıf bir ilişki bağına sahiptir. Keza sevgilisiyle de öyle. Heriflerde kıskanma hissi yok nerdeyse. Neyse, konu o değil şimdi. Oysa biz Türkler ne yapıyoruz? Çok sevdiğimiz arkadaşlarımıza hattâ birçok arkadaşımıza bile kardeşim diyoruz. Kankalık var la bizde. Kankardeş yâni. Sarılabiliyoruz sevdiklerimize. Annemiz bizi hâlâ kuzum, yavrum diye seviyor. Sarılıyor, dizine yatıyoruz anneciğimizin. Yakını ölen bir tanıdığımıza gidip onun acısını paylaşıyoruz. Bayramlardaki bayramlaşma sevincini, ramazan ayındaki içten hazırlanan iftar sofralarını saymıyorum bile. Sonra kalkıp da biz Türkler olarak Avrupalılardan daha asosyaliz dersek, kendimize haksızlık etmiş oluruz. Sanırım bu durum biraz da asosyallik kavramına yanlış açıdan bakmaktan, o kelimeyi yanlış tanımlamaktan kaynaklanıyor.