bugün

askere gidip, çalışmak zorunda olup sinir stres sahibi olmayınca 1-0 önde başlıyorsun hayata.

sözde ataerkil düzendeyiz ancak -eskiden yıllarca iken- şimdi 12 ay bir yere tıkılıp da ülke için ölmeye sokaktaki kaç kadını razı edebilirsiniz? saçını 3'e vur. it gibi muamele gör. öl. ölmezsen geri dön. çalış. aile kur. onlara bak. sürekli toplum erkekten bir şeyler istiyor. kadından -isterse- eğitim almasını, askere gitmesini, çalışmasını beklemiyor. hatta kadınları koruma misyonunu bile erkeklere veriyor. yasalar da böyle. şimdi bir kadın çıkıp aquila beni taciz etti dese ve ben aksi yönde kanıt gösteremezsem, kadının ifadesi geçerli sayılıyor. bir de küçüklükten itibaren teşhir edilme meselesi var. ona hiç girmiyorum.

dünya kadar malın olacağına...
bunun sebebi bellidir.

mutluluk stresle orantılıdır. ne kadar çok şey düşünürsen, ne kadar çok çalışırsan o kadar çok mutsuz olursun.

iş derdin yoksa, sınav stresin yoksa, gelecek kaygın yoksa, geçindirmek zorunda olduğun bir ailen yoksa, kocan eve para getiriyor ve sen bütün gün evde televizyon izleyip, ev işi yapıyorsan stresin olmaz doğal olarak. tek düşüncen bugün ne pişirsem, akşam hangi diziyi izlesem falandır heralde...

böyle olmayan kadınlar da en az erkekler kadar stresli. çalışan, okuyan, öğrenen, kendini geliştiren, bir çok sorumluluk sahibi kadınlarımız da mevcut. umarım bu oran günden güne artar...

türkiyedeki kadınların okuma-yazma ve çalışma oranı hala ne yazıkki istenilen seviyede olmadığı için kadınlar boş boş evde oturtulup çalıştırılmadıkları için pek stres yaşamıyorlar. (hepsi değil tabiki) (istisnalar kaideyi bozmaz)

bunun suçlusu ise kadınlar değildir. çocuklarını okuması için desteklemeyen aileler ve ben karımı çalıştırmam diyen barzolardır...

erkeklerin ise tamamına yakını ev geçindirme derdine bağlı olarak yaşadığı iş stresi yüzünden mutlu olamıyorlar...
Kendini geliştirmeyen erkekleri istedikleri gibi oynattıkları sürece tabiki mutlu olacaklar.