bugün

kimisine göre idam insan haklarına aykırı bir uygulama, kimisine göre ise 10 yaşlarında ki çocuklara tecavüz eden, öldüren, etrafa vahşet saçanları engelliyebilecek bir uygualama. tarih boyunca hep var olan bu cezalandırma özellikle 20. y.y. ın sonlarına doğru kısıtlanmaya başlandı. türkiyede de bilindiği gibi son idam cezası uygulanmadı, uygulanamadı.* ancak her gün gazetelerde okuduğumuz vahşet dolu haberlerin önüne geçebilecek tek cezanın bu olduğu ön görülüyor. belki bir insanın hayatını almak bizim hakkımız değil ama bir insanın hayatını karartana da sadece 3-5 yıl hapis cezası verip ardından af çıkarmakla da bu iş sınırlı kalmamalı...
olası bir darbe sonucunda kendiliğinden gelecek ve kimilerinin dar ağacının önünde tıpkı hela kuyruğu izlenimi verircesine dizilmesine neden olacak durum.

edit: eksi oy veren arkadaş da galiba o kuyruğun içerisinde olacak!!
Bir insanı ömür boyu içeride tutamayan devletin kısa yoldan öldürmesi ile sonuçlanacak eylemdir. Başta öldürün gitsin diye düşünülebilir lakin idam hiçte öyle ahım şahım unutulacak, yapanın içine sinecek birşey değildir. Bu devlet olsa bile. Kolay değil mi idam, ipi çekeceksin bitecek.

Devletsen ve idam yapacaksan:

insanı nasıl öldüreceğine dair ayrıntılı yönetmelik ve tebliğ çıkaracaksın
Cellatlara insan öldürme eğitimi vereceksin
Bu cellatlara öldürdükleri adam başına yıpranma tazminatı vereceksin
Adam öldürmek için ağaç ip alacaksın bunları ihaleye açacaksın, ülkenin diğer firmaları da adam öldürmek için ihaleye girecek.

Devlet gücünü insanlara yaptıklarının cezasını çektirerek ve onları ıslah ederek ödetir, koyun sallandırır gibi değil.
yaşama hakkı, kamu makamlarının emri ya da izniyle öldürülememe ve yaşama yönelik tehlike ya da risklere karşı yine kamusal otoriteler tarafından korunma hakkıdır. (ibrahim kaboğlu)

yaşama hakkı, anayasanın temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran ve hatta durduran 15. maddesinde belirtilen sert çekirdekli temel haklardandır. bu yüzden bu hakka, olağanüstü hal, sıkıyönetim hali savaş ve seferberlik durumlarında dahi müdahale edilemez. devlet, bireyleri bu olağanüstü koşullar altında bile korumak, işkenceye maruz bırakmamak zorundadır.

anayasanın, siyasal iktidarı elinde tutan gücün kendi kendini sınırlaması veya başka bir güç tarafından sınırlanmasının yanında bir de ulusal üstü makamlarca sınırlanması ve denetlenmesi vardır ki, bu da türkiye'de insan hakları avrupa sözleşmesi ve insan hakları avrupa mahkemesi'yle olmaktadır. ihas'ın başta 2. maddesi olmak üzere, idam cezasını yasakladığını görüyoruz.

ihas'ın türkiye anayasası'na doğrudan doğruya etki ettiğini düşünecek olursak, her şeyden önce bu koşullar altında idam cezasının uygulanması mümkün değildir.

ihas'tan bağımsız olarak bakacak olursak da, 1972 yılında anlaşmazlığa düşen anayasa mahkemesi üyelerinin artık idam cezasını ''orantılı ceza'' ilkesine ayrkı buldukları bir gerçek.

ama yine de, hali hazırda ''çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları'' halinde idam cezası verilebilir durumda. yalnız belirtmekte yarar var ki, şu hükme rağmen sadece ihas'ın varlığı bile artık idam cezası kararının verilmesinin yeteri kadar güç olduğuna delil teşkil eder.

kuşkusuz yapılması gereken idam cezasının geri getirilmesi değil, tamamen kaldırılmasıdır.
genelde bu tartışmanın çıkış nedeni abdullah öcalan'dır. olaya sadece bu açıdan bakıldığında en karşı olan insan bile bir acaba diyebiliyor kendi içinde. ancak bunu şöyle düşünmek gerekir apo'dan yola çıkarsak;

bir insan düşünün ömrünün kalan kısmını bir adada geçirecek. yalnız olmayacak ama konuşacağı, konuşabileceği insanların gözündeki kendisine duyulan nefreti görecek, ideolojisi her ne olursa olsun bunca masum insanı ve askeri, üstelik zamanında silahsız askerleri öldürme emri verdiğini bilen askerler ona yemeğini götürecek, kapısında nöbet tutacak. sürekli o askerlerin gözündeki nefret dolu bakışların altında, nefret dolu gözlerin hapsinde olacak. haklarının büyük çoğunluğu kısıtlanmış ve bundan sonra da o kısıtlı haklarla yaşamak mecburiyetinde olduğunu bilecek. bu bi insan için hayatının en büyük psikolojik işkencesidir bana göre, öldürdüğü, sebepsiz yere canına kıydığı hayatların eline muhtaç olmak. ha bu arada apo psikolojik tedavi görüyormuş, bilginize.

kaldı ki bu idamın sadece bir kişiye indirgenmiş boyutu, idam yüzünden bu ülkede masum insanların nasıl darağacında sallandırıldığını söylememe gerek yok kanımca. bu ülkenin insanının canına kastetmeyi bırak, insanların iyiliği için bişeyler yapmak isteyenlerin nasıl alel acele idam sehpasına götürüldüğünü gördü bu topraklar, bu cezanın iktidarların elinde nasıl bir silaha dönüşebileceğini gördü. bir kişi için istisna, peki ya o bir kişi idamı haketmeyen biriyse, ya o bir kişi de sınırlı kalmazsa, dar ağacı birin yanında bini de harcarsa, ya kanla beslenenler daha çok isterse?

idamın geri gelmesi şu saatten sonra çok mümkün değil türkiye'de. bu kadar yol katedilmişken geriye dönüp en baştan başlayacağını sanmıyorum kimsenin, ama farzedelim ki idam geri geldi, şu filmi izleyerek kanımca bunun neden olabileceği tramvayı daha iyi anlarız;

taammüden cinayet: http://www.cnnturk.com/VIDEO/index.asp?Blg=2031

dipnot: başlığın türkiye'ye şeklinde düzeltilmesi gerekmekte.
apo imralıdaki otelde yaşamını sürdürürken, kanunların değişmesiyle türkiye'ye idam gelirse, o idam gelmemiş demektir. ilk önce apo asılacak ki idam gelmiş sayılsın.
allahın verdiği canı allahtan başkası alamaz bunda herkes hem fikir. peki allahın verdiği canı nefsi-müdafa harici alanların canını nefesini almanın mantıksız tarafını bulamıyorum. allah onun cezasını nasıl olsa verir mantığıyla mühebbet hapis veriyoruz allah parmaklıkların ardına müdahale edemiyor müminler. dışarı salalım bakalım allah nasıl bir ceza veriyor kafasına yıldırım mı düşecek üstüne göktaşımı mı düşecek görelim. tüzel olarak 35.000 türk evladının canını alan bir suçlu , hükümlü hapishane bozması bir yerde kitap okuyarak felsefe profösörü olacak nerseyde ve kimse ona müdahale edemiyor. adam meclisin içindeki bir partiyle irtibat kurarak mesaj bile gönderiyor. adalet yok , hak yok , hukuk yok. hepsinin bittiği yerde infaz başlar. türk yaralarına , çıkmazlıklarına parmak basarak populist şakşak peşinde koşmuyorum. tek amaç senin gibi insanların da senin gibi düşündüğünü , düşünebileceğini onların var olduklarını var olacaklarını bilmek onlara hitaben yazmak. medeniyetin beşiği amerika'nın teksas eyaletinde her ay iğneyle adam idam ediyorlar. biz kan düşmanımızı idam edemiyoruz neden mi çünkü medeniyiz. ben öyle medeniyetin tek dişini kırıp eline vermesini bilirim ancak düşünerek değiştiremediğim şeylerden vazgeçmekten bıktım.
saygılarla

edit : ateist değil realistim.
bu konu üzerinde düşünülmesinden çok mevcut şartlarda hepishanelerin birer birer gerçek bir ıslah evi yapılması konusunda çalışılması gerekir. hapishaneye düşen kişiler en güzel eğitimle eğitilmeli, onların içinde küçülmüş, belki ölmüş vicdanları tekrar canlandırılmalıdır.

not: sözü edilen mahkumlar azılı olanlardır.
(bkz: apo yu yaşatmak için idam cezasını kaldırmak)
herhangi bir insanlık suçlusunun nefes alarak soluduğumuz havayı kirletmesine göz yumulmamalı insanlık onuru adına devlet eliyle öldürülmelidir.

mesela çin'de ne güzel adamı kurşuna diziyorlar kurşunun parasını da mahkumdan tahsil ediyorlar.

mesela iran'da tahran meydanının ortasında vinçle asıyorlar bizzat gördüm uygulamayı çok beğendim.

mesela amerika'da elektrik veriyorlarmış, görmek nasip olmadı ama o da etkili bir yöntem.

(bkz: kahrolsun insan hakları)
ölüm korkusuyla insanları dize getirmeyi hedef alan cezadır. türkiye'de kaldırılmıştır uygulanmamaktadır. Türkiye tarihine bakarsak aslında bu ceza pekte uygulanmamıştır. uygulama alan onu bunu öldürmek, masum insanları zarar verenlere değilde siyasetle uğraşanlara kesilmiştir.

adnan menderse ve arkadaşları, deniz gezmiş, erdal eren bu cezadan nasibini almıştır. bu insanların hangisi idamı hak edecek kadar suç işledi? kanımca hiçbiri.

Türkiye'de idam cezası bile siyasileştiği için geri getirilmemesi çok daha evladır. ceza dendiğinde zaman amaç yapanı cezalandırıp yaptığondan caydırmaktır. idamda ise asıl amaç toplumu korkutmaktır... olmaması gerekndir. idam cezası olmayan ülkelerde siyasi düşünceler daha kolay tartışılır veya devlet karşıtı olmaktan korkmaz vatandaş...

erdal erenin deniz gezmişin asıldığını gören bir genç nasıl olurda devletin kusurlarını haykırabilsin...?
ülkemizde uygulanışı siyasi ağırlıklıdır, doğrudur. peki artık sıradan bir olay haline gelen tecavüz olaylarını, çocukların cinsel istismarını, insanları parçalayıp saksıya gömen zihniyeti nasıl durdurabiliriz? adam bir kaç yıl yatıyor ardından çıkıyor. hayatından 5-10 yıl gidiyor. diğer yanda biri toprak olmuş, kabir hayatına başlamış veya ömrünün geri kalanında tecavüzün ruhsal ve psikolojk cezasını çekmiş umrundamı adamın.

şunu unutmamalıyız ki cezaevine cinayet işleyerek giren ve tecavüz suçuyla girenlerin aynı suçtan tekrar cezaevine girme olasılığı yüzde 89,7dir. (bkz: türk ceza kanunun işlevsizliği)
(bkz: istemezük)

edit: ironiden anlamayan tipitip.

(bkz: istemezükçüler)
vatan hainlerini,tecavüzcü şerefsizleri,ters baktı diye eline kana bulayan acımasız katilleri,ülkeyi soyup soğana çeviren ve gelecek nesilleri dahi büyük bir borç yükünün altına sokan hırsızları bizim vergimizle beslemekten,yan gelip yatırmaktan çok daha faydalı bir tepkidir idam.illa ki bizim yada sevdiklerimizin başına felaketler mi gelmeli idam geri gelsin diyebilmemiz için? biraz empati kurup kendinizi şehit analarının-babalarının,evladı tecavüze uğrayan ebeveynlerin yerine koyup yorumlarınızı ona göre yapın!
doğru uygulanırsa suç oranını epey azaltacak olan uygulama.
tünel farelerini oldukça korkutan olaydır.
bölücübaşı ve terör örgütü yönetim kadrosu asılacaksa desteklediğimdir.
bir yandan iyi, bir yandan ise kötü bir uygulamadır. geri gelmesi bir çok şeyi değiştirebilir ve değiştiricekte.

bir taraftan "idam geri gelsin"
çocuk tecavüzcülerini, katliam yaratanları, iştimaya sokup tarayanları, tavuk sikeni, sinek tecavüzcüsünü bu böyle gider. malumunuz öküzlük parayla değil.

bir diğer taraftan "idam geri gelmesin" oda nasıl olur?. he şimdi üstte saydıklarımı yapacak olan hiç bir aftan yararlanmayacak şekilde muebbet makbuldür, uygundur efenim.
başlamamışsa şu andan itibaren başlasın kampanyasıdır.
mevcut iktidar ve yürütülen batı yanlısı politikalar gereği asla geri gelmeyecek hede. ama millet çatır çutur asıyor, kesiyor, kurşuna diziyor kimse bi sikim diyemiyor diyemezler zaten takmazlar sizi kıçlarıyla gülerler. bir takım hümanist kesim de hahah öldürmeyin onlarda insan sizi düzdüklerinde göreceğim ben hiç insan insanı düzer mi kardeşim ? hiç insan insanı vurur mu ? ama türkiye bağımsız bir ülke diyorlar falanıyla filanıyla.. diyorlar işte..
(bkz: 2 yaşındaki çocuğu keserek öldürmek)
bu gibi vahşetler için idamın geri gelmesi şarttır. gelsinde bu şerefsizleri, bu kansızları dar ağacına öyle bir assın ki kimse bir daha yapmaya cesaret bile etmesin. cesareti bırak aklından bile geçirmesin.
pkklılar,sapıklar ve bilimum şerefsizler için gelmesi gereklidir.

he bu avrupa yalakası iktidar varken biraz zor.
idamı hakedenleri müebbet hapis sayesinde vergilerimizle beslemektense bırakın idam geri gelsin.
şimdi öncelikle şu anki durumu ele almalıyız. verilen cezalar, ya da o cezaların yaptırımları göz önüne alındığında komik bir durumda olduğu görülür. psikopatlar, küçücük çocuğa kıyacak kadar sapkınlar yarın bir gün elini kolunu sallayarak dolaşacaklardır. idam çok canice görünüyor, evet. o zaman ceza yaptırımlarını arttırsınlar. bir süre sonra ortaya salıvermesinler. ya da denildiği gibi zehirli iğne olayı uygulansın.
ülkenin tek çözümü bu geri geliştir. asacaksın adamı. bak bakalım bir daha rüşvet alıyor mu? tecavüz olayları yarı yarıya düşer. adam devletine korkusuzca silah çekip, dayılanamaz. başka ülkeler için gerekli değil ama bu ülkenin adam olması için gerekli olan adımdır.