bugün

dış politikada sürekli yaptığımız hamledir.

başka bir şekilde tepki göstermeyi beceremeyen ülkemin dış politikada çıkan her sorunda elçisini çağırması bir süre sonra elçilerimizin ülkeye gire çıka jetlag olmalarına ve pasaportlarının yalama olmasıyla sonuçlanır dünya ülkeleri de olayı zerre umursamaz açıklama yapma gereği bile duymaz.

bakıyorum da, kaliteli bir devlet adamı aracılığıyla dışarıda söz sahibi olup yaptığımız açıklama yada verilen ultimatom ile milleti titretmeyeli tam 72 yıl olmuş...
sonra da sular dinince kuzu kuzu geri göndermesiyle sonuclanan olay.
o ülkeye bir nevi yaptırımdır.

viyana antlaşmasına göre; elçilerini geri çektiği ülkeyle diplomatik ilişkilerine son vermiş olduğu ya da kestiği varsayılır.
normal bir dış politika atraksiyonudur. yani karşı devlet kıl hareketler yapınca nota verilir, elçi çağırılır, başbakan düzeyinde kaygılar dile getirilir falan...
başka n'apsınlar, her olayda savaş mı açsınlar?
ancak verilen notanın hiçe sayılması, elçinin aradan hafta geçmeden geri gönderilmesi, açıklamanın yanıtsız kalması da dış politikadaki basiretsizliği gösterir. o halde elçi geri çekmek usulunce anlaşılmıyorsa beyhude bir harekettir...
elçisini özleyen dışişlerinin her olayı bahane edip elçisine kavuşma çabasıdır.
türkiye'nin alışık olmadığı bir eylemdir. bugüne kadar gelen iktidarlar hep sineye çekti kader dedi, ama ak parti iktidarında öyle şey olmaz. bunu öğrenin artık.
(bkz: kimse türk büyükelçisine bunu yapmaya cüret edemez)
Ertesi gün görevine dönecek kişi. Memleket hasreti işte.
güncel Önemli Başlıklar