bugün

son yıllarda yüksek büyüme oranları yakalamış gelişen iki ekonomidir.
istediğin kadar büyüsün türkiye o cari açıkla çin ile değil yunan ekonomisiyle bile başa çıkamaz.
türkiye faizle, çin üretimle büyür.
amerikan ekonomisini geçmeye ramak kalmış çin ekonomisi ile amerika kontrolündeki türk ekonomisinin karşılaşması. türkiye ekonomisi yabancıya fabrika, toprak kısacası kaynak satarak büyürken çin ekonomisi ürettikleriyle dünyada en büyük ekonomi olmaya doğru hızla ilerlemektedir. ucuz işçilik konusuna gelince türk ve alman ekonomisinin karşılaştırılmasında bu konuyu irdelemiştik. çin ucuz işçilikle ucuz mallar üretip satarak büyüyor. alman ekonomisi ise sağlam temellere oturtulmuş. sonuç olarak bu iki ekonomi de tam olarak rayına oturmamıştır.
çin ekonomisi ucuz iş gücü ve devlet eliyle yapılan devasa tasarruflar ile ve dünyanın en fazla dış ticaret fazlası ile büyüyen bir ekonomidir. türkiye ekonomisi ise giren sıcak paralarla yabancı yatırımcıların eline bakarak dış ticaret açığı ile büyüyen bir ekonomidir.
işletme okuyan biri olarak, iktisadi boyutuyla her ikisini incelediğimizde, çin her türlü bize koyar.

Şöyle başlayalım:
Çin'deki ekonomi bakanı: "Daha çok üreteceğiz, bilinçli üreteceğiz ve ithal malı ikame eden güzel ürünler üreteceğiz. Yani ithal malın yerini alacak kendi ürünlerimiz olacak. Bu yüzden de ithal mala olan ihtiyacımız azalacak" der.

Bizim ekonomi bakanı: "Bir saat markası yaratacağız. Swatch'tan daha güzel bir saat üreteceğiz. Bu saat markası tüm ülkelere ihracat edilecek. Bizim de dış ticaret açığımız azalacak. Bu fikri de ben buldum. Küçükken bir saat ustasının yanında çalışıyordum. Çok güzel saatler üretebildiğimizi gördüm" der. Yani koskocaman ticaret açığı, dünya markası olacak bir saat ile kapanatacağımızı söylüyor.

http://ekonomi.milliyet.c....2011/1477134/default.htm

Bu linkte saat ustasındaki farkındalığı anlatıyor:
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/19490255.asp

--

Şimdi bize her alanda koyduğunu birkaç örnekle verelim:
Şimdi çin'deki nüfus yoğunluğunu hepimiz biliyoruz. Bu durum tabiki Gayri Safi Yurt içi Hasıla'ya da etki yapıyor. Ancak şöyle bir gerçekte var. Orada nüfustan ötürü iş gücü çok ve bu da maliyetlere yansıyor. Onların iş gücü maliyeti az. Yani türkiyede 8 saatlik çalışma ücreti 15-20 türk lirası iken, çin'de 4-6 dolardır.

Onların kalkınma şeklinde, iktisadi olarak incelediğimizde bir çok kalkınma modeli ile büyüdüğünü görebiliyoruz. Mesela onların doğal kaynakları az olmasına rağmen, doğal kaynakları en verimli şekilde kullanıyor. Gelen/varolan hammaddeyi veya yarı mamul malı işleyip, tamamlanmış mal haline getirebiliyorlar. Yani adamlar üretim girdilerini çok doğru kullanıp, en az maliyetle üretip, satışa çıkartıyorlar. Türkiye'de doğal kaynaklar olmasına rağmen tam verimli şekilde kullanamıyoruz.

Başka bir kalkınma modeli olarakta, beşeri sermayeye dayalı içsel büyüme ve ar-ge'ye dayalı içsel büyüme modellerini de görmekteyiz. Mesela çinde hep insana yatırım yapılır. Çin'deki halka hep okullar açılır, çok özel ve gereksiz bilgilerden uzak eğitimler verilir. Halk insanına özel birebir devlet tarafından ücretsiz özel hocalarla eğitimler verilir. Bizim türkiye'de okullar açılır ama öğretmenler üniversitelerinde iyice pişirilmeden, mezun edilir. Zaten eğitim sisteminden ne kadar gereksiz bilgi veya öğretmenlerin yanlış bildiği o kadar çok konu vardırki, insana yatırım yapmayız.

Çin, Ar-ge'ye dayalı içsel büyüme modelinde en iyi örnektir. Milli gelirlerinin oldukça iyi bir kısmını teknolojiye, bilime yatırım yaparlar. Yeni şeyler üretirler. Çin'de teknolojinin bu kadar iyi olması buna dayanır. Teknoloji o kadar iyiki fazlasıyla ihracat yapıyorlar. Adamlarda dış ticaret fazlası var.

Bizim Türkiye'de ar-ge'ye komik bir rakamda yatırım yapılır. Biri bir buluş veya bir şey bulduğunda desteklenmez veya yarı yolda bırakılır. Gerçi genelde susturuluyor ama neyse.
paralel seyirlerde büyüyen emperyalist ekonomilerdir.

(bkz: türkiye cumhuriyeti emperyalist bir devlettir)
çin diş ticaret hacmi çok geniş olan bir ülkedir ve bu sayede büyümektedir. geleceğin süper gücü olacak ülkedir. türkiye ise uygulanan ağır vergilerle, özelleştirmelerle, yabancı enerji ve sermaye kullanarak büyümeye çalışan bir ülkedir. madem vs dendi o zaman çin fatalityle türliye yi alt eder.
(bkz: liberal ekonomik politikaların kazançları)
ikisi de cari açık verir.
çin her türlü siker.
ikisininde büyümesi esaslı bir büyüme değildir. zira iki ülkede de zenginler büyükmekte yoksullar küçülmektedirler. bu tarz ekonomilerin sonu isyan ve krizle gelir.
--spoiler--

ve daha iki yıl önce ülkemizin sembol kurumlarından 'devlet planlama teşkilatı'nın kapatıldığını da hatırlatmak isterim.

--spoiler--

süper planlıyodu oysaki o kurum yazık oldu o kuruma *
çin yakında, en büyük üreticiden en büyük pazar haline dönecektir, zira 2 milyara yakın nüfusun yarısının ömründe ayakkabı görmediği söyleniyor, insanlar orada artık talep etmeye başladığı zaman, kendine dahi yetemeyecektir,
ama ülkem, içindeki irlandalılara rağmen istikrarlı bir büyüme yakalamıştır, irlandalılara kurban olsunlar, o ayrı.
Sahte balları çin üretmiş diyolla. Bunun üzerine fazla tartışılmayacak karşılaştırmadır.
2008 kriz sonrası oluşan fırsat ve risklerin olduğu ortamdan fırsatların değerlendirilip büyük büyüme sağlamış olan iki ülkenin ortak işbirliğine ihtiyacının sonucudur.
(bkz: türk ekonomisi vs alman ekonomisi)