bugün

değişimin şekli ne olursa olsun her zaman kendisini yorumlayanın gözünden bakıldığı zaman pozitif ya da negatif bir kimlik kazanır. ne atatürk ün yaptığı değişimler ne de sonrasındaki değişiklikler ne tam pozitiftir ne de tam negatif.. bu sebeple değişimin asli manası lügat kuralları çerçevesinde nötürken onun uygulandığı alan veya ona taraf olan aktörler sebebiyle değişken bir anlamla kaimdir.

türkiyenin bu çerçevede yaşadığı değişim de aynı şekilde karşılanmalı ve aynı kurallara göre okunmalıdır. mesela ordunun siyasete müdahaleseinin minimize edilmesi durumunun akp tarafından sağlanması akp yi sevmeyenler tarafından tehlike olarak algılanır. aynı müdahale chp tarafından yapılmış olsa bu kitlenin yorumunun ve tutumunun tamamen farklı olacağını, değişimin değişken hüviyeti gereğince iddia etmek bir tahmin değil; kitleler arası tepkiselliğin ideolojik olması dolayısıyla hadiseyi tersinden okumak olduğunu ortaya koymaktır.

evet türkiye değişiyor. hızla değişiyor hem de.. buna dur diyecek bir güç artık kalmadı. bu değişimin ileride bize neler getireceğini de hep birlikte göreceğiz. bu değişim bize çok şey de öğretti aynı zamanda. süleyman demirelin darbe alma konusunda profesyonel-gönüllü bir günah keçisi olduğundan tutun, kendisinin mesut yılmaz, ecevit, baykal, gibi liderlerle aslında aynı kişiler olduğunu hatta kendisini darbe manyağı yapan generallerle bile aynı şahıslar olduğunu, türkiyede ideolojik farklılıkların aslında akp yle paralel zihniyette olan her harekete karşı aynılaşabildiğini de gösterdi. gösterdiklerinin arasında şu da var: medyada denge kurulduğunda kolay kolay ekonomik krizlerin çıkmadığı, generallerin canlarının sıkıldığında yazılar yayınlayıp dengeleri altüst edemediği, haber sunucularının milyonları hadiselere kanalize edemediği gibi gerçekler..
gitgide ampül şeklini alıyoruz.
beynimizdeki ampulle, kıçımızdan başlayıp tüm varlığımızı saran ampul yer değiştiriyor.
değişim herşey için kaçınılmazdır.