bugün

düşünmeye dayalı olmasıdır. Düşünen adam sevilmez, dusunen adam istenmez, toplum kaldirmaz dusunen adami. gidin kıraathanelere satranc bir cogunda yoktur, cafelerde üniversite gencligi isakmbil, tavla ve okey oynamaktadır. Bu oyunlarin ortak ozelligi şansa dayalı olmasıdir, kisaca kaderci bir milletden fazlasini beklemek de abesle istigaldir.
oyunun, bir oyuna göre uzun vadeli planlar içermesidir.

halbuki türk yapısında kolay yoldan kazanmak vardır. bu nedenle satranç türkiye ve türki topluluklarda pek sevilmez.
düşünmeyi müşünmeyi siktir edin şimdi. bizim milletimiz heyecan istiyor güleşmek istiyor döğüşmek istiyor.
türkiye de yaşam santranç gibi değil tavla gibidir, tamam tavlada da risk alma var, hamle yapma var ama bir de zar şansı var, zar yanınızda olmadı mı, istediğiniz kadar taktik uygulayın, istediğiniz kadar akıllı hamle yapın zor.

o yüzden türkiye de santranç değil dAHA ÇOK tavla sevilir.
(bkz: satranca önem veren ülke)
muhtemelen kafaların belaltı çalışmasından kaynaklanan ilgisizliktir.
sabırsız, aceleci ve bir an önce sonuç alma odaklı yaşamaktan kaynaklanır. uzun vadeli düşünmeyi sevmez insanımız; anlık yaşar. hele beklemek? aman yarabbi... bir diğer sebep, tavlada ikinci şansın olmasıdır, 5 olan kazanır. fakat satrancın telafisi yoktur.

dolayısıyla, tavla turnuvasını kazanan adam, satranç turnuvasını kazanan adamdan daha yüksek forsa sahiptir memlekette. bilgi yarışmalarında "kalenin yanındaki taş hangisidir" diye soru çıkıyorsa; zaten bu iş bitmiştir.
Kısa ve net, futboldur.
satranç oynamak için düşünmek gerekir. net.
zekaya dayanmasından ötürüdür. keller sokağında tarak mı satılır.
satranç ın da golf ve tenis gibi belli bir zümrenin tekelinde zannedilmesinden dolayıdır.
"Cumhuriyetin kurulması ile birlikte satranç sporuna verilen önem artmıştır. Askeri okullarda ders olarak okutulmuştur. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, iyi bir satranç oyuncusuydu. ikinci Cumhurbaşkanımız ismet inönü ve dönemin diğer devlet büyüklerinin de satranç oynadıklarını biliyoruz. Daha sonraki yıllarda satranç ülkemizde yaygınlaşmıştır. Başta istanbul ve Ankara olmak üzere satranç kulüpleri açılmıştır. 1954 yılında TSF (Türkiye Satranç Federasyonu) kurulmuştur. Türkiye Satranç Federasyonun kurulması ile birlikte ülkemizde satrancın gelişimi hızlanmıştır." türkiyede satrancın gelişimi ile ilgili son bilgi bu şekildedir. üzerine bir şey konulup konulmadığı muallaktır.
pek bilinmemesi ve ilköğretimlerde ders olarak okutulmaması.
(bkz: beyin bedava)
ailede oynanan oyun tipine bağlı olarak çocuk bir oyunu öğrenir ve zevk alır, ailesinde batak da tavla da satranç da oynayan tonlarca insan olan biriyim ve bizim ailede satranç turnuvası bile yapılıyor. Bu oyun küçüklükte, çekirdekten öğretilir.
kazananın hep kazandığı kaybedenin hep kaybettiği oyun olmasındandır.
genel olarak oyunları dinlence ve eğlence aracı olarak görülmesindendir.
santranç oynayacak arkadaş bulamamaktır.
türkiye'de satranca önem verilmemesinin nedenleridir.

başlıcası spor olduğu içindir.

türkiye'de hiçbir spora önem verilmemektedir.
at fili yer mi lan diye akla gelir.
piyonlar uyanmasın diyedir.
beyin gerektiğindendir. zira memleket beyni olanlardan çok göt kılllarıyla dolu.
En başta tavladır. Peşinden barbut gelir.
gambit, geçerken alma, at çatalı, şiş gibi terimleri öğrenmenin zorluğundan dolayı. Zaten stresli bir ülke de yaşıyoruz bir de bunları öğrenmeye kasmamak amaçlı olarakdan dolayı gerçekleşmektense seni sevmeyi ter.. offf kafa karıştırıyor bu terimler işte.. o yüzden oynanmıyor ve gelişmiyor bu oyun. Lakin ben bayılıyorum bu oyuna.
Zeka oyunu olmasıdır.

edit: iyi satranç oynuyorum. Yanlış yorumlamayın.
insanın sıkılmasıdır. türk milleti ne üzerinde çok düşündü ki o oyun için düşünmeye zaman harcasın.
güncel Önemli Başlıklar