bugün

(bkz: sol çerçeveye sol frame diyen yavşak) tır onlar.
BiR SORU SORARSIN, YANIT VERiYORUM DER GODOŞLARR.
Türkçenin güzel olduğunu öğrenmesi için ingilizce konuşulan biyere taşınmalıdır.
(bkz: aşevi)
"kültürlü" yazarların lokantayı türkçe, restoranı ingilizce sanıyor olduğunu görünce, olmadığını anladığımız yavşaklıktır. asıl yavşaklık, bilmediği konularda millete yavşaklık yakıştırmaktır. mınakodumun cahoları sizi demek şart olsa da, demeyeceğim.
halbuki türkçeye lokanta italyancadan, restoran fransızcadan alıntıdır. hatta ikisi de tahminen 19.yyılın son çeyreğinde türkçeye geçmiştir.
Lokantayi turkce zannedenlerin elestirdigi yavsakliktir. Lokanta kelimesi de en az restoran kadar yabancidir. Isteyen istedigine istedigini der, kelime orjinine gore millete yavsak demek bence yavsakliktir. Illa ki oz turkce istiyorsaniz " asevine gidelim mi" diyiniz.
işletmecilerin ve gösteriş meraklısı, sorsan vatnını senden benden daha fazla sevdiğini söyleyen ve kafasına göre herkesi vatan haini ilan edebilme kudretine sahip olduğunu zanneden aptal türk halkının yavşaklığıdır.

sırf kendini daha üst statüde gösterebilmek için starbucks'a, gloria jean's'e giden, sanki bir gurme tavrıyla "ay canım oraların kahvesi enfestir." gibi, bu çabasına bir kılıf uyduran "cool" kızlarımız var. kafası makyaj malzemelerinden dolayı yanmış, eline en çok aldığı matbaa ürünü avon kataloğu olan, bir rengin binlerce ton rengini bilen ama "relaks ol biraz" yerine "rahat ol biraz" demeyi akıl edemeyen, her yerli ürünü boktan zanneden milyonlarca genç kızımız var.

sırf arkadaşlarının yanında ezilmemek için, markası ne olursa olsun hemen eskiteceği ama yine de gösteriş uğruna almaaya devam edip en pahalı ayakkabılardan vazgeçmeyen, aç gezerken orijinal ray-ban gözlük satın alan, orijinal parfüme 200 tl'ler döken, uygun giyim mağazalarını "o ne öyle ya, apaçi dükkanı" diye karalayan, her yerli ürünü boktan zanneden milyonlarca genç erkeğimiz var.

şimdi bu tabloya bakınca ne kadar da "vatansever" olduklarını, bu yavşaklığın nereden geldiğini anlayabiliyoruz, değil mi?