bugün

sevmek, sevilmek, üzülmek, aşk... türkiye' de sanki bunların hiç biri yok. kalmamış. televizyonda saçma sapan diziler, yarışmalar, haber ve tartışma programları bile saçma. kaç bin yıldır süren edebiyat dalgalarının hiçbiri evet hiçbiri yok artık. aruz ile şiir yazın demiyorum hoş yazanı da var mıdır bilinmez. tanzimatı bilmeyenler, felatun beyle rakım efendi okumayıp recep ivediğe gülenler, sergüzeşt' e ağlamayıp bugün ne giysem diye düşünenlerle dolu her yer. edebiyat cümlesi geçince " haha entele bak neyse abi dün turabi ne yaptı ya" şeklinde yapılan yorumlarla dolu kafalar. şiir yazana " iyi kız düşüyor mu bu işten" diyenlerle dolu her yer. okuma özürlüleri saymiyorum bile. 3 cümle yanyana koy okumaktan bunalanlar, oflayıp puflayanlar...

ben mi? ne edebiyatla ilgili bir bölüm okuyorum ne dil. tam tersi diyebilirim hatta. edebiyat insanı insan yapar, edebiyat hakkinda konuşacak bir şeyi olmayan şimdikiler gerçekten çok şey kaçırıyorlar.

şiir yazın, roman, hikaye okuyun. cemal süreya survivor izlemiyordu gençler.

şiiri sevin, kadınları sevin, yaşamı, yeşili sevin.
bir sürü akımdan geçmiş türk edebiyatından dersler dışında bahsedilmemesidir. Acı verici. Derslerde de sadece kural olarak verilip geçilir. içine giren, ilgilenen yok ve belki de bu yüzden insanlar her şeyi çabuk tüketiyor, iki kelimeyi bir araya getiremiyor ve aşkı duygulu yaşayamıyor. Tüketiyor ve tükeniyoruz sadece.
Olmayan şey nasıl konuşulsun dedirtir..