bugün

aralarındaki farkı, fiilen aynı ama içerik olarak farklı iki haberle anlamak mümkündür.

her iki başbakan da tatile çıkar;

türkiye başbakanı recep tayyip erdoğan'ın haber özeti;

rte 14 haziran günü eşiyle birlikte bodrum'a tatile gider. ata uçağıyla yola çıkan rte, havaalanı vip salonundan geçerek karayoluyla otele ulaşır.
erdoğan'ın, çocukları ve torunlarının iki gün önce gittiği otel geniş güvenlik önlemleri altında korunmaktadır.

http://www.sabah.com.tr/G...akan-erdogan-tatile-cikti

ingiltere başbakanı David Cameron'ın haber özeti;

31 temmuz günü eşiyle birlikte italya'ya tatile giden david cameron, birer kahve içmek için oturdukları cafe de herhangi bir ingiliz turist gibi göründüklerinden kimse tarafından tanınmaz. bu da yetmezmiş gibi, garson'a sipariş veren david; garsonun yoğun olması sebebiyle kendisinin ve eşinin kahve servisini kendisi yapar.

http://www.posta.com.tr/d...n_al_.htm?ArticleID=82478

alakasız gözükse de, avrupa ve türkiye siyaseti arasındaki fark budur.
avrupa'da politikacılar işini yapan birer memur, sade bir vatandaşken, türkiye'de ise padişah rolündedir...

edit: imla
türkiye başbakanı sürekli azarlayan, ingiltere başbakanı da sürekli azarlanan rolündedir.

bunun bir ortası yok mu canım aaa!
biri bodruma gider (türkiye sınırları içinde), diğeri italya ya (anasının nikahına).
ingiltere her ne kadar başbakanı olsa da krallıkla yönetilir, türkiye ise halkın seçtiği başbakan ile yani demokrasi ile yönetilir..
sonuç olarak ikiside insandır. ama biri biraz egosuz ve iyi bir insana benziyor.
ingiltere zaten "demokrasi" bile değildir. krallıktır olm. bilmiyorsanız öğrenin. türkiye ise halkın seçtiği padişah, üf aman ne padişahı başbakan tarafından yönetilmektedir. o cafe'ye ingiltere kraliçesi gitseydi, garsona "ananı da al git" der, bi de işten attırırdı. ingiltere nire türkiye nire? biri krallık, biri kapı gibi ileri demokrasi oglimmmm...
biri vekildir. diğeri kral
edit: pardon padişah yazacaktım.
iyi de birisi kendi ülkesinde diğeri ise başka ülkededir. yani başbakan kendi ülkesinde tanınmıyorsa işte o zaman sorun vardır.
farka bak bee gözlerim yaşarmaktan yeşerdi ya. yapmayın bunu ne olur. ingiltere başbakanının karısı götünü açıp güneşleniyor. türkiye'de olsa ne dersiniz ey özürlüler? ingiltere ve türekiye'yi devlet geleneği ve siyaseti yönünden, kültürü ve insanı yönünden bizimle karşılaştırabilecek zihniyetlere şöyle diyorum; (bkz: hassiktir diyorum hassiktir)
bu dingilizler olduğuna hava, gösteriş.
(bkz: al birini vur ötekine)
aptalca bir karsilastirmadir, sanki tum basbakan baskan vb kisiler ayni sekilde tatil yapiyormus gibi algilamis bazi aptallar.
mesela barack obama'nin tatilini dusunun.
biri çiftçiye ananı da al git diyebilmiş, diğeri ise garsona tepki vermeden garsonun işini kendi görmeyi kendine gurur saymamıştır. varın farkı siz görün!
alamancı bir akrabam almanya'da otomobil üreten bir firmada çalışıyormuş. fabrikanın genel müdürünün de altında biraz eski bir araç varmış. bizim alamancı ise o fabrikada bir çalışan olmasına rağmen genel müdürün arabasından çok daha lüks bir araç biniyormuş. tabi genel müdür şaşırmış, "ben genel müdür olduğum halde eski bir araç kullanıyorum, senin araç benimkinden daha lüks buna gerek var mı sence?" diye sormuş bizim alamancıya. tabi verilecek bir cevap yok.

biz lükse, şatafata, gösterişe meraklı bir milletiz. tevazu bize göre değil. şimdi burada onlarca misal verebilirim ama sadece birini söyleyeyim; mesela kız istemeye gittiğinizde sizden neler neler istiyorlar? bu dünyanın hiçbir yerinde yok. maalesef buna ister alışkanlık deyin ister genetik deyin isterseniz zaman içinde oluşmuş toplumsal bir açgözlülük deyin, var böyle bir şey. yöneticilerimiz de buna uyum sağlıyor.

savcıya yamuk yapılmaz, hakim karşısında kıpırdanmaz, patron karşısında esas duruşta durulur. burası böyle, beş para etmez adamlar tanıdım, siyasete girdiler, makam kaptılar, altlarına araba çektiler, yemekleri çayları ayaklarına gidiyor.

burası türkiye beyler burda şaka yok.

cameroon dostum hey senin sorunun ne he!

tanım: dostum, biricik kankam ! berlusconi'nin galip çıkacağı karşılaşma.
türk başbakanına kendi çayını kendin al diyebilecek bir garson yoktur. Olsa da başbakanımız gerekeni yapar o fincanı garsona yedirir, altlığını da bahşiş olarak bırakır. Tersi çok pistir.
tek ortak noktaları vardır. ikiside demokrat'tır
birisini garson azarlar ses çıkarmaz. diğerini çiftçi azarlar ananıda al git der.
ingiltere krallıkla yönetiliyor diyenlerin hala akılları ilkokulda kalmış olmalı dedirten söylemdir bilindiği gibi ıngilterede krallık semboliktir herhangi bir yaptırımı yoktur ülkeyi başbakan yönetir.

-ingiltere başbakanı yabancı bir ülkede korumasız gezebilmektedir türkiye başbakanı kendi ülkesinde kendini seçen halktan koruyan korumaları vardır.
-ingiltere başbakanı içtiği çayın parasını kendi verir. türkiye başbakanı 7 sülalesini tatile götürür parasını devlet dolayısıyla halk öder.
Biri domuz silker, biri makbule yer.

Biri diğer ülkeleri sömürür, biri kendi ülkesini.