bugün

Çok acıdır. Yıllarca yabancı kültür ile tarumar edilmiş bir revizyonizm hareketidir türklerinki. Ve hiçbir zamanda o kültürlerin ulaştığı başarılara ulaşamamıştır. Anadolu toprakları hiçbir zaman Machiavelli'ler, Jean-Jacques Rousseau'lar Voltaire'ler Montesquieu'ler yetiştiremedi. Her zaman radikalizm tutkunu kafatasçı şerefsizler olmaktan öteye geçemedik. Cümlelerim yanlış anlaşılmasın, ben reformizmin içini boşaltıp özbenliğine düşman kesilen batı hayranı budalalardan değilim. Ancak yıllarca bu topraklar şovenistlere kurban gitti. Türk reformizmi anadoluya bulaşan Genç Osmanın kanıyla kirlenmiş olarak doğdu. Hastalıklı zihniyetler bu coğrafyayı kana buladı. islam artık radikallerin dillerine pelesenk olmuş tatlı bir zehirdi. Yine sözlerim yanlış anlaşılmasın 1826'da 2.Mahmut ve ulema yeniçeriler denen gericileri kahr-ı perişan eylerken halk islamın şanlı bayrağı sancak-ı şerifin altında "Allahuekber!" nidalarıyla bağırıyordu. Yıllar sonra anadolunun bağrından çıkan bu reformizm yerini batıcılara Fransız-alman sevicilere bıraktı. Onların yarattığı ucube kitle Jön Türk şaklabanları ve sözde "Terakkici" kitle ülkeyi dönüşü olmayan bir yola soktu. Meclisi mebusan ingiliz postalları altında çiğnendi. işte türk demokrasinin hazin sonu buydu.
güncel Önemli Başlıklar