bugün

doğan yayın holding'e kesilen ceza sonrası aldıkları tutum. medya organlarına bakıyoruz da herkes sus pus. kimse konuşmuyor ya da konuşmaya cesaret edemiyor.

ciner ve uzan grubunun başına gelenleri şampanyayla kutladığını söyleyenler var. peki onlar haksız ceza mı? uzan grubunu anlatmaya gerek duymuyorum. malum uçan kuş bile durumdan haberdar. peki ciner grubu. sabah ve atv nin eski sahibi. şimdilerde habertürk ün sahibi. onlar ne yaptılar? gizli sözleşmeler. ispatlandı mı? evet. peki doğan yayın holding inin bunu haber yapmaktan başka suçu var mı? hayır. haber yapmanın neresi suç? ortadaki gerçek belgeleri inkar edip hayır ciner suçsuz bu hükümetin oyunu diye mi bağıracaktı? elbette olayı haberleştirecekti.

bugün bu olaylara gelince görüyoruz ki bir çok yayın kuruluşu gözardı ediyor olayı. görmezden geliyor. oh olsun, biz batarken onlar sustular diyorlar. yazık.

dyh nin bu davasında yalnız. herkes kenardan sessizce izliyor. oh olsun. biz ağladık onlar da ağlasın diyor. demokrasi, muhalefet kimin umurunda. kimsenin. bakın medyaya kim kaldı akp ye muhalefet eden. yok kimse yok. herkes kendi kılıfında pişiyor.

yabancı medya bile olayın üzerine düşüyor. onlar bile bu durumun dhy akp savaşı olduğunu söyleyebiliyor. saçma bir ceza olduğunu sınırlarımızın ötesinden görüyorlar ve yazabiliyorlar. ama bizim medya yazamıyor.

olay patlak verdiği günden beri doğan yayın holding e yapılan bu saldırının demokrasi saldırısı olduğunu sadece ilginçtir sabah gazetesinden nazlı ılıcak(üstü örtük de olsa yine de bravo) akşam gazetesinden oray eğin, habertürk ten fatih altaylı söylemiştir. ben bu kişileri görebildim sadece. doğan holdingte çalışan yazarları söylememe elbette gerek yok.

demokrasinin savunucu medya nın susturulmaması lazım. beğeniriz ya da beğenmeyiz. ama demokrasi için çok seslilik önemli. sert muhalefet eden tek yayın organı doğan yayıncılığının sonu diğerleri gibi olmamalı.
medya tekeli kurmaya çalışan bir şirkete devletin "hoppp kardeşim burası babanın çiftliği mi?" demesi demokrasi ile imtihan olmaksa ben bu sınava girmiyorum arkadaş. şimdi şampanyamı patlattım ve şortumla denize doğru ilerliyorum. bu arada alman istihbaratına haber vereyim de biraz iktidar ile ilgili jurnal alayım.
28 şubat sürecinde yaşanılanların örnek teşkil edebileceği imtihan.
medyanın demokrasiyle imtihanı sığ sularda balık avlamaktan öteye geçemeyecektir. türk insanının demokrasi imtihanını on yıllardır veremediğini görüyoruz. bu halkı besleyen medyanın verebileceğine dair umutlar çoktan kaf dağı'nı aştı. dünya medya patronlarının düsturu demokrasiye sahip çıkmak mıdır yoksa tirajlarını daha yukarıya çekebilmek midir? önce bunu açıklığa kavuşturmak gerek. neden dünya siyasi hareketlerinde başı çekmek isteyen oluşumlar öncelikle basına kendini beğendirmek zorunda? demokrasinin ol deyicisi medya mıdır? olmadığını bilmeyen yoktur sanırım.

bu iş kısa sürede çözülecek. elbette bir orta yol bulunacak. gene doğan medya anlaştıkları bir parayı devlete hibe edecek. sonra al gülüm ver gülüm devam edecek. biraz gazete okumayı sevenler son 6 senede doğan medya'nın nasıl da iktidarla gelgitler yaşadığını görmüştür. gene aynısı olacak. herkes biliyor bunu. sonra karşımıza çıkıp her iki taraf da demokrasicilik oyunu oynayacak. halk da 3 maymunu oynayacak. dünya'ya seyirlik eğlence. hadi bakalım.

velhasıl, filler tepişir; gene çimenler ezilir.
darbe şakşakçılığı desen bini bin para
özgürlükleri savunmak desen esamesi okunmuyor
yeniliğe, gelişime açıklık desen bilakis bir statüko savunucusu
kendisi demokrat mı desen, medyada tekel oluşturan bir "imparator"

böylesine demokrat medya için söylenecek tek şey var:

(bkz: bıldır yedigin hurmalar bugun kıçını tırmalar)
AKP, Aydın Doğan a işten atması için gazetelerinde çalışan muhalif yazarların listesini gönderdi.
iddaasında bulunan bekir çoşkunun açıklamalarıyla, yeni bir boyut kazanacak olan sözde imtihan.
(bkz: 27 mayıs 1960)
(bkz: 12 mart 1971)
(bkz: 12 eylül 1980) *
(bkz: 28 şubat 1997)
(bkz: 27 nisan 2007)

kopya çekmezse kesin kalacağı imtihandır.
doğan grubuna normal şartlar altında, normal bir ceza kesilse herkes sevinir.
ama burada aleni olarak oğlunun pırlatan rezaletini ortaya seren bir gazeteye yaptığı haberde sonra başlayan adeta yandaş medya isterim faşsitliğinden sonra insan ister istemez bu rezaleti savunuyor.
ne demişler; " haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır "

cem uzan'dan sonra sıra doğan'a geldi demek ki. * * * *
zaten bu rezalete dinci basın ses etmez, aksine alkış tutar.
mesela dilipak ceza alınca yaygara koparan bu allahsızlar, bunun milyon katı doğan'a olunca alkış tutuyorlar.
gerçi bu fethullahçı basın türkten ve türk medyasından saymak hata olacağı için o halde diğer şık olan ciner medyası ve akşam falan gibi farklı seslere bakmak lazım.
acaba akp'nin yandaş medya oluşturma çabasına, faşist tutumuna ve geçtiçkteki darbeleri aratan muhalif sesleri kesme durumuna ne tepki verecekler insanlık olarak ve türk milleti olarak merakla beklemekteyiz.
tekelciliğe karşı çıkma cesaretini gösterebilmeleri beklenen imtahandır ama nerdee.. zaten %60ı bir grubun elinde.
zamanında el konan diğer medya şirketlerini devir alan aydın doğan çoktan hakettiğini şimdi bulmuştur. dünya medyasının bakış açısı ise yabancı sermayenin serbest olduğu kendi ülkelerindeki kanunlara göredir ve yabancı sermayenin yasak olmasını anlayamamaktan ileri gelen bir algı bozukluğudur. onlar öyle algılıyor diye kanunlarımızı uygulamaktan vaz mı geçeceğiz? kanunda bir sorun varsa bunu değiştirmeye çalışsaydınız. bir kanun varsa uygulanmalıdır. şimdi sabah gazetesinin haberini yazalım. yanlı insanlar maalesef türk medyasının kendilerine uymayan kısmını göremiyorlar.

Toplam 3.8 milyar lira ile Türkiye'de bir şirkete kesilen en büyük cezayı alarak tarihe geçen Doğan Yayın Holding'in (DYH), vergi cezası yanında bir de televizyon ve radyolarının lisanslarının iptali ile karşı karşıya olduğu ortaya çıktı. iddiaların temelinde ise DYH'nin 26 Aralık 2006'da Alman Axel Springer'e yüzde 25'lik yasal ortak olma sınırını aşması ve bir radyo ve TV sahibi olabilecekken Almanlara 28 şirketin satılması bulunuyor. RTÜK mevzuatına göre bir yabancı kişi veya kuruma sadece bir TV ve bu TV'nin de en fazla yüzde 25 hissesi devredilebiliyor.

SABAH YAZMIŞTI

Gelirler Kontrolörleri'nin, DYH ve bağlı ortaklıklarına kestiği toplam 3.8 milyar TL'lik vergi usulsüzlük cezasında ilginç detaylar ortaya çıkmaya başladı. Doğan Grubu'nun 'tarhiyat öncesi uzlaşma'ya başvurmasına karşın raporun içinde Kanal D, Star, CNN Turk, Bravo TV gibi televizyonların olduğu markaların lisanslarını iptale kadar götürebilecek bir ayrıntı olduğu öğrenildi. iki gün önce SABAH gazetesinin gündeme getirdiği dosyanın RTÜK'e de gönderilmek üzere hazırlık yapıldığına yönelik bilgilerle ilgili detaylar da netleşmeye başladı. Alınan bilgilere göre, hisse devir mekanizması ile yasayı arkadan dolanma amaçlı süreç şöyle gelişti: Aralık 2006'da Doğan Yayın Holding altında faaliyet gösteren Doğan TV Holding, bünyesinde bulunan ve içinde Kanal D, CNN Turk, Radyo D ve Star gibi markaların bulunduğu 28 şirketi 7 Aralık'ta D Yapım adlı şirketine devretti. D Yapım'daki 28 şirket daha sonra birer hafta arayla Doğan Prodüksiyon'a ardından da Alp Görsel AŞ'ye devredildi. Alman Axel'e satış öncesi yapılan bu operasyonların ardından 27 Aralık'ta Borsa'ya, Doğan TV Holding'in hisselerinin yüzde 25'inin 375 milyon euroya Axel'in bir iştirakine satıldığı haberi duyuruldu. Bu satış, olağan bir durum gibi görünmesine karşılık satış bir TV'nin değil 28 radyo ve TV şirketinin satıldığı anlamına geliyor.

iŞTE ÇiĞNENEN 2 FIKRA
"Oysa RTÜK Yasasının 29'uncu maddesinin h ve ı fıkraları şöyle diyor:
h fıkrası: 'Bir özel radyo ve televizyon yayın kuruluşunda yabancı sermayenin payı ödenmiş sermayenin yüzde 25'ini geçemez.
ı fıkrası: 'Bir özel radyo ve televizyon yayın kuruluşunda ortak olarak gerçek ve tüzel yabancı kişi bir başka radyo ve televizyon kuruluşuna ortak olamaz." Bu olayda şöyle bir durum çıkıyor: Önce DYH'nin altında olan Doğan TV'nin içindeki 28 şirket, sırasıyla D Yapım, D Prodüksiyon ve Alp Görsel'e devredilerek aradaki şirket silsilesi artırılıyor. Ardından Axel'e Doğan TV devrediliyor. Bu durumda Axel, bir şirketin (Doğan TV Holding) ortağı gibi görünmesine karşın aslında içinde Kanal D, CNN Turk, Star TV'nin olduğu 28 radyo ve TV şirketini (araya 4 şirket sokulmasından sonra) satın aldı.

RTÜK YOLUNDA
Bir diğer bilgi ise hisse devrinin yüzde 25'i aştığı şeklinde... Axel'e Aralık 2006'da devredilen hisse oranı yüzde 25 gibi olmasına karşın Almanların daha sonra borsadan yüzde 3'lük hisse alarak payını yüzde 28'e çıkardığı öğreniliyor. Bu da RTÜK Yasası'nın 29'uncu maddesinin h fıkrasına aykırı. Özetle; yabancıya bir değil 28 radyo ve televizyon kuruluşunun devri yapıldı. Bu devirde yasal yüzde 25 limitinin üzerinde satış gerçekleştirildi. Raporun RTÜK mevzuatını ilgilendiren kısmına yönelik çalışmalarını yoğunlaştırdıkları ve incelenmesi için RTÜK'e yollanacağı öğrenildi.

1.8 MiLYAR LiRALIK CEZA NASIL ÇIKTI?
GELiRLER Kontrolörleri vergi usulsüzlük cezasına nasıl ulaştığı da merak edilenler arasında. Bu konu ise şöyle özetlenebilir: "Doğan Grubu şirketleri arasındaki hisse değişimlerinde kayıtlı değer olan 624 milyon TL'yi esas aldı. Buna karşılık Maliye, Axel'e satılırken hisse değeri olan 2 milyar 275 milyon TL'yi baz aldı. Bu da 1 milyar 850 milyon TL'lik bir kazancın gizlenmesi anlamına geliyor." Raporda, grup şirketleri arasında yapılan hisse değişimine konu olan birim fiyatlarla şirketlerin önceki birim fiyatları arasındaki bariz farklar dikkat çekiyor. 2002'de Doğan TV'nin hisse başına fiyatı 21.68 TL iken Aralık 2006'da yapılan hisse değişimlerinde fiyat 5.73 TL'ye oldu. 2002'de Eko TV'deki hisselerinin birim fiyatı 2.70 TL iken Aralık 2006'da hisse fiyatı 1.56'ya düştü.

KURŞUN KALEMLE KAYIT
GELiRLER Kontrolörlerinin bir diğer tespiti ise Doğan TV'nin altındaki 28 şirketin sırasıyla D Yapım, Doğan Prodüksiyon ve Alp Görsel'e satışıyla ilgili kayıtların karar defterine kurşun kalemle yazılmasıyla ilgili. Bu kayıtların kurşun kalemle yapılması hisselerde oynamaya da izin verebileceği belirtiliyor. Bir diğer tespit hisse değişimlerinin birer hafta arayla 7, 15 ve 27 Aralık'ta olmasına karşın pay defterlerine kurşun kalemle hepsinin satışının 6 Aralık olarak yazıldığına yönelik.

alıntı sabah gazetesi
güncel Önemli Başlıklar