bugün

bu ülke'nin kültürü'nü ve dini'ni baz alarak, bekaret kavramı'nın incelenmesidir. bildiğiniz gibi, düğün gecesi erkeğin geçmiş hayatı sorgulanmazken, gelin bakire değil ise, öldürülmesi gerekir diyenlerin oranı %70, güvenilir kaynakların yaptığı anketlere göre... ben bu sonucu oluşturma potansiyeli olan iki olguyu inceleyeceğim, öncelikle kültür ile başlamak istiyorum. kültürler hiç bir zaman cinselliğe hakim olmamışlardır, insanların milyonlarca yıllık içgüdülerini kontrol altına alma görevi her zaman dinlerin olmuştur. kültürler, yazılı olamadığı, kulaktan dolma bilgilerle ilerlediği için, toplumların yaşamlarını çok az etkilemişlerdir. örneğin türk halkı için, bayram sabahları aile büyükleri ziyarete gidilir denebilir, bu bir kültürdür, adettir. cinselliği yönlendiren ise dinlerdir. burada biraz oyun oynayalım ve türk kültürü'ne zorla, cinselliğin erkeklere serbest, kadınlara yasaklı olduğu bu sistemi sokmaya çalışalım. karşımıza şu sorular çıkacaktır;

- eğer kültürümüz, erkeklere cinselliği serbest, kadınlara yasak kılıyorsa, erkekler sevişme eylemini kiminle meydana getirecekler?

- kültürümüzde kadınlar için bir cinsel yasaklama varsa, kültür bu yaptırımı nasıl uygulamıştır? sonrasında vaadleri nedir? bütün dinler vaad etmeden, hiçbirşey isteyememiştir, yazılı bir metini bile olmayan ''türk kültürü'' kendinde bu kudreti nasıl bulabilmiştir?

- türk aile yapısı'nın temelinde ataerkillik vardır, doğrudur. fakat bu ataerkillik cinselliği yaşayacakları, er ve dişi olarak ayırdıktan sonra, cinselliği yaşayacak erkeğin, başka bir aile'nin cinselliği yaşamaması gereken kızı-namusu ile ilişkiye gireceğini öngörememiş midir?

mantıklı düşünürsek, bir hane'nin namuslu kalması gereken kızı ile toplum tarafından sırtı okşanan erkeğin karşılaşmamasının imkanı yoktur. kültür buna nasıl izin vermiştir?

bu soruların cevaplarını vermediğimiz sürece, türk kültürü'nde, bugünkü toplumumuzda yaşanan anlamı ile bir bekaret'ten bahsetmek abesle iştigaldir...

islamiyet'e bakarsak, durumun farklı olmadığını görürüz. sizlere aktaracağım, türkçe kuran mealleri'nin sahibi elmalı hamdi yazır'dır, gerek görüştüğüm din bilginleri, gerekse de akademisyenler, bana bu kişiyi önermiştir...

nur suresi 3. ve 5. ayet'ler;

3.Zina eden erkek, zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikahlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikahlayamaz. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır.

5.Ancak bundan sonra tevbe eden ve salihçe davrananlar hariç. Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

baktığımız zaman, allah, kadın-erkek ayrımı yapmadan, tevbe etmiş bir kişi'nin bağışlanacağını, sevdiği helali ile evlenebileceğini söylüyor. türk toplumu ise, bu tevbe hakkını da sadece erkeğe vererek, kuran-ı kerim ile büyük bir çelişki içerisine düşüyorlar. bu düşünce tarzı, aslında varolmayan ''türk kültürü'' adı altındaki bilinmezliğin, allah-u teala'dan ve onun gönderdiği, kuran-ı kerim'den de önce geldiğini ve daha kudretli olduğunu gösteriyor.

durum böyle iken, şu anda türkiye'de yaşayan insanların yarattıkları kurallar, üzücüdür. umarım türkiye'de yaşayan insanlar, düşünebilir ve kendi içerisinde çeliştikleri noktaları, hayatlarından çıkartabilirler.

sevgilerimle...
güncel Önemli Başlıklar