bugün

kesinlikle karşı çıkılması gereken kampanya. geçen sene büyük bir hevesle gittiğim italyan tatil köyü ve fransız tatil köyü aynı arazi üzerindeydi. italyanlar çok fena evet ve bize çok benziyorlar, çeneleri düşük, sıcak... bir de fransızlara bakalım dedik, o soğuk duruşları bir karizma mı getiriyor acep diye. akşam yemeği için o tarafa geçtik, club med bu arada merak edenler için, neyse biz öküz arkadaşımla ki oraya gidene kadar kendimizi pek kibar sanıyorduk, bahçeye indik. allahım bir ses çıksın n'olur, yemek yerken konuşsun biri, biz böğüre böğüre gülerken hafifçe dönen bakışlardan rahatsız oldukları her hallerinden belli olan k.çımın kenarı fransızların hiiç bize göre olmadığına kanaat getirdik.

bu kadar soğuk olunmamalı arkadaş, kaknem kaknem tipler zaten, hemen attık kendimizi italyan sıcaklığına. türk erkeklerinin ayağına bile su dökemezler, geçtim elinden.
türk erkekleri fransaya gidecekse hoş karşılanacak durumdur. lakin fransız erkekleri buraya gelirse uzun çalışma saatlerinden, stresten sıkıntıdan ne kas kalır adamlarda ne karizma zira spora ayıracak zamanları kalmaz.
(bkz: je suis ici)
türk kızlarının gidip rus kızlarının geldiği bir türkiyede gül gibi yaşayıp gideceklerdir.
bıyık altından pis pis güldüğüm kampanyadır. yok türk erkekleri gitsinmiş fransız erkekleri gelsinmiş, türk kadınlar gitsinmiş rus hatunlar gelsinmiş. ya sevgili türk kadını arkadaşım sen kendini bir adriana lima filan mı sanıyorsun? fransız erkekleri geldiğinde senin payına düşenin de ortalama bir mahmut ya da kemalettin'den farklı olacağını mı sanıyorsun? sen türk erkeği kardeşim? dış dünyada da tombul ve çirkin kadınlar var unutma! kaldı kı sen de ne bileyim bir kıvanç tattuğ filkan değilsin ki yabancı hatunların dibi düşsün. diyeceğim o dur ki, akıllı olun, gözünüzü açın. o kadar insanı yer değiştirmeye hiç gerek yok, sonuç üç aşağı beş yukarı aynı olacağından eldeki imkanları değerlendirin.
gelsinler, tamam da büyük ihtimal geldikleri gibi gidecekler. göz kalemiyle yanağına ben çizince kendini marilyn monroe sanan, saçını sarıya bıyatınca kendini pornstar zanneden canım türk kızlarımızı ne yapsın fransız erkeği.
değişen bir durum olmayacaktır. türk kızı fransız erkeklerine de ben seni arkadaş olarak görüooorm diyecektir.
allah aşkına gelsinler, gelsinler de alın boyunuzun ölçüsünü.bunu söyleyen hayatında kaç avrupalı gördü, kaçıyla duygusal olarak yakınlaştı, kaçıyla yatağa girdi bilmem ama avrupalı kadınların hayat algısı ya da gustosu (ortalamadan bahsediyoruz) düşünüldüğünde bizim tripkolik hatunlara ne kadar katlanırlar zannediyorsunuz?

türk kızlarının yabancı herif merakı, acınası durumda kendi memleketinde kimsenin suratına bakmadığı looser tiplere bile yapışıyorlar. koreliyle, hintliyle evlenen var varın gerisini siz hesaplayın.

hobisi, sanatı, fikri, birikimi olmayan ortalama amerikalı onbaşıları bile bayabiliyor o derece. buraya gelse ay gönlümüzü hoş etse diye yolunu gözlediğiniz fransız herifleri sarhoş muhabbeti ve çiftleşme şehvetinin yoğun olduğu sekansı geçtikten sonra iki satır muhabbet etmek de ister. muhatabı ve coğrafi partneri fransız hatunların "efsane" tarz kraliçeleri olduğunu geçelim en köylü kömeleği bile opera, tiyatro, güzel sanatlar konusunda iyi kötü bir terbiye almış tipler. aranızda vermeer ile van eyck'i birbirinden ayırabilecek kaç kişi var ayırmayı bıraktım şunu okuyunca merak edip google'a bile bakmayacaksınız. demet akalın-serdar ortaç dinlemekten tıkanmış kullaklarınız bir tane arya duydu mu? ne alakası var deme en zirzop'u bile haftada bir kitap, 3-5 dergi okuyor bu insanların. şarabı beyaz ve kırmızı haricinde ayırabiliyor musun?

fransız ya da genel olarak avrupalı kadınların yüksek yüzdesi işsiz güçsüzüne değil ama iyi kötü hayat kurmuş bir adama da aklına fikrine, çekiciliğine göre trilyoner heriflerle aynı saygıyı duyar. paralı öküze "ayy çok karizmatik diyip" doğru düzgün emeğiyle yaşayan adamlara burun kıvırmaz.

yemin ediyorum sizden fazla dua ediyorum keşke gelse şu fransızlar, italyanlar, ispanyollar...

herif akşam yorgun argın geldiğinde bir güler yüz göstermek yerine işte,güçte başınıza gelenle bunaltın, taze fasülye ya da makarna dışında hadi bilemedin 5 çeşit daha yemek çıkarmayın, bara mekana gidince adam kiibarlık edip birisinin sigarasını yakınca cıngar çıkarın, kitap okumayın, müzik dinlemeyin, hobiniz olmasın adamı sizi eğlendirmekle vazifeli sayıp canından bezdirin, ortaokul müsameresi kılıklı maymun eğlencesi türk dizilerini seyrettirmeye kalkın...

bayılır bunlara fransız erkekleri zaten.
fransız erkeklerinin aa sen halen bakire misin? sorusu ile karşı karşıya kalınması muhtemeldir.
Neden surekli bir kiyaslama, neden sürekli biri gelsin biri gitsin konusu açiliyor hala anlamis degilim. Baska bir milletten olunca ne degisiyor ki, türkiye sinirlari icinde yasayan herkes kötü, yasamayan mükemmel mi? Kadin olsun erkek olsun karsi cinsi bu kadar elestirmeye hakki olmadigini düsünüyorum.
romantizm kokulu erkeklerin ülkemize ayak basacağı durumdur, kalitesiz şarapların fiyatını duyunca geri gitmeleri muhtemeldir. ayrıca giden türk erkeklerinin geri gelmeme durumu da vardır.

(bkz: pirince giderken altından olmak)
sünnetsiz penise olan hayranlığın bir göstergesi. şahsen fransız erkekleri bir yere gelmesin , ne o öyle? karınca yiyen gibi!!! ıyyhkk.
mümkün değildir. o yüzden oturalım oturduğumuz yerde.
farketmez. (bkz: bize her yer manisa)
gelsin çok romantik oluyorlar ve konuşurken nefes kesebiliyorlar .
burasıda iyice kıllı filan diye aşağılanan türk kızlarının panosu oldu arkadaş.
cahil türk kadınının saçmalığı.
fransa deyince aklına; şarap, romantizm ve eyfel kulesinden başka bir şey gelmez. ancak erkeklerini nereden görmüşse böyle bir söylemde bulunur.

doğanın maalesef bir dengesi var. türk erkekleri, türk kadınlarıyla mutlu olabiliyor.

italyanların çoğu yumuşak,
fransızların çoğu çirkin ve pis kokulu,
afrikalıların çoğu fazla siyah...

türk erkeğini ele aldığımız zaman, kendimden örnek vericiğim...
italyan erkeği kadar yahuşıklı,
fransız erkeği kadar romantiğk,
afrika erkeği kadar... püf, işte burada kaybettim.
türk erkeği kadar sahiplenme ve koruma duygusu olan tiplerdir.

yani aslında beceriksiz olan sizlersiniz bebişlerim. bulamıyorsunuz harbi erkeği, sonrasında her birini aynı kefeye koyuyorsunuz. hee ben giderim, ohh mis gibi fransız hatunlarla düşer kalkar, uçar coşarım... ancak, mutlu olmam lan sanırım. yani bilmiyorum... ama fransız kadınları da dominant falan oluyor böyle vurdulu kırdılı... bilemedim.
gitme gelme işi yer değiştirmek şeklinde olacaksa seve seve kabul. biz de türk kızlarından fransız kızlarına geçmiş oluruz.
konuyla ilgili hiçbir görüşüm olmaması?

sadece şunu söyleyeceğim. fransız erkeklerinin hepsi soğuk değil. bi parisliler öyle, fransızlar bile bu parisien kibrinden illallah demişler. güney fransa insanı ise son derece cana yakın. akdeniz insanı işte reyiz, başka söze gerek yok * .
görsel
bir ulusun içindeki tüm erkekleri aynı sanacak kadar sığ insan söylemidir. abi bu fransızların doktoru da hakimi de fırıncısı da temizlikçisi de suçlusu da romantik, über yakışıklı, türk kızları gelsin de onları mutlu edelim modunda yaşamıyorlar. avrupanın toplum yapısına göre yetişmiş oldukları için büyük ihtimalle türk kızlarını sikip sikip bırakırlar. sonra türk kızı ''aaaa evlenmeyecek miydik biz?'' derler. fransız erkeğinin cevabı hazırdır. ''le matmazel evlilik aşkı öldürüyor.'' derler. siktiri çekerler.
türk erkeklerinden memnun kalmayanların söylemi. onlar gelceğine siz fransaya gidebilirsiniz.
arada tost olmak isteyen türk kızıdır.
karakter konusunda bütün milletlere koyar geçeriz.
Rusya'ya gideceksek neden olmasın.
güncel Önemli Başlıklar