bugün

son 5 senedir ülkemizde çekilen tüm dizilerin din kültürü ve ahlak bilgisini, fizik kondisyonunu, insan kimyasını altüst ettiği olay bu. (fizik kondisyonu kısmının kadınların taş olmasıyla alakası yok. valla bak. )

"izleme kardeşim alla alla sana silah zoruyla izleten mi var? Ahlakını bozuyorsa izleme yani.. tee allam ya herkes sanki bana dersin Meryem ana kesildi bokyiyen. alayınız ahlak bekçisi kesildiniz başımıza yaa bu kesin akp'li" diyenler kalbinizi kırarım bak. Tüm gün Karadeniz tv'de kont adnan'ı izleyen bi baba ve yine tüm dizileri gerçek hayatmış gibi yorumlayan bi annem var benim. (Kont adnan'ın kuş koli koma foli şarkısını ezbere biliyorum) Gönül ister ki biz de 7/24 naşınıl cografik izleyelim, kültürümüz artsın ormana düşsek yanımızda getireceğimiz 3 şey ne olur sorularının cevabını öğrenelim ama ne zaman aslan biko günde 50 kere çiftleşiyor lafını duydu babam ertesi sabah ptt'yi arayıp kablolu yayını iptal etti. Şimdi mecbur vıcık vıcık pembe dizilerde kimin eli kimin cebinde bulmacasını çözmek için kafa patlatıyoruz.

topla da gel;

bu akım,
iki erkek kardeşin aynı kıza aşık olduğu dizi istanbul masalıyla başlamıştır aha bunu da buradan açıklayayım. bi dönem töre dizilerinin tavan yaptığı zamanlarda iki eşli bi ağanın hikayesiyle devam etmiş, eniştesiyle kaçabilecek kadar sığır, evli avukata aşık olacak kadar da mal kızlar yetiştiren ali rıza beyin bi kere bile kalp krizi geçirmemesi ile sürmüş, ilkokulda çocuklar birbirine çocuğun için sana onbin dolar veren biriyle yatar mısın (gerçektir) sorularını duyulduğu an işin ciddiyeti kafaya dank etmiş, daha henüz liseye giden ağzının ortasına vurmaklık bi kızın eroinman sevgilisinden hamile kalıp milletvekili olan babasına "doğuracam işte bebek benim değil mi doğuracam" demesi ve babasının da kabul etmesiyle gaza gelmiş, zengin aileye gelin giden kızımızın kocasının yeğenine aşık olmasıyla, aynı zamanda da o yeğenin sözlüsüyle aynı çatı altında bile değil, direk evde iki adet bebe varken aynı odada dahi kalmasına musamma göstermesiyle, yine aynı evin hizmetçisi olan yaşlı bi teyzenin kızını yine ayni evin getir götür işlerinde kullanılan hizmetlisine peşkeş çekmesiyle, evin küçük hanımefendisinin de üvey anasının kocasının yeğenine aşık olmasıyla sürmüştür. Lise çağlarında okul zillerinin "hayda ninaa ninna nina nayyyyyy" diye çaldığı bi dönem ben bile diz hizasında deri ceket alacaktım yani o derece.

Hayır bizim eskiden birbiriyle aşk yaşayıp ayrıldıktan sonra o aşk yaşanılan çocuğun kankasıyla aşk yaşamanın doğal olduğunu gösteren gençlik dizilerimiz yoktu. En fazla arkadaşımın aşkısın der çekilirdik aradan. ilk öpücük vardı o zamanlar bi de gençlik rüzgarları. iki Dizininde tek atraksiyonu, Helen (atıyor da olabilirim) adlı kızın iki dizide de oynuyor oluşuydu. Buydu yani.

Ha bi de süper babamız vardı bizim. Eski Karısı fiko'dan hamile kaldığını açıklamıştı da, hatunun karnına yalandan yastık bağlarken gördüğümüz o sahne sonrası yürüyüşler düzenlemiştik biz.

velhasıl kelam, hanım aşçıya, ahçı bekçiye, bekçi eniştesine, enişte baldızına ednan bey alayına... hayat garipleşti ya da ben yakalayamadım bu garip hayatı ucundan...

sonra dallastaki süelın çok zilliydi, ceyar da çok caniydi. sanki bizimkilerin farkı var pehhh! çok doluyum be sözlük...

insan kimyasını altüst eden yerde Özcan abimizin başından vurulup ölmediği sahne olsun hadi. sıyırdı kurşun tabii tabii.

(bkz: turk dizilerinin turk milletine zararlari)

ŞiMDi AKLIMA GELDi ekliyeyim, bundan 2 sene önce mum yakıp elini üstünde tutup yaklaştıran 10 yaşındaki yeğene "hayırdır" diye sorduğumda "yanacaz hepimiz" cevabını aldım ben lan. bu da din kültürü kısmını ifade etsin hadi.

edit: ulan 1500 kelimelik entryden "aşçı" kelimesini "ahçı" diye yazdığımı hangi gammaz gördüyse mesaj atsın.. tebrik edicem yeminle.
çok doğru bir tespit!
şöhret adlı diziyle başladığını sandığım ahlaksızlık furyası; birçok değişik şekli günümüzde devam etmektedir.
artık kaliteli yazarlarımızın kitaplarını değiştirip sözüm ona senaryolaştırıp dizi yapıyorlar. rahmetli olmuş olan yazarlarımızın da kemikleri sızlıyordur sanırım.
(bkz: 150 bin dolara bir gece)
(bkz: yorgan altında sevişmek)

ahlakı bırak fizik kurallarını bile alt üst etmiştir.
ahlak yoksunu diziler olduğu gibi daha seviyeli olanları ve daha -seviyeli- olanları ve hatta direkt ahiret hayatına canlı bağlananları da vardır. hangisini izleyip izlememek kişinin kendi elindedir.televizyon kendi kendine açılıp yayın yapmamaktadır. bence burda düşünülmesi gereken türkiye hala namus cinayetlerinin işlendiği bir toplumken, ebeveynlerin dizilerde olanları bayıla bayıla izlerken günlük hayata dönüldüğünde asla kabul edemeyi davranışlar sorunsalıdır.

malatyadan her perşembe yıllardır kaçırmadığı kurtlar vadisini izleyen hangi -amca- kızının polatla elifin yaptığı gibi nikahsız yaşamasına izin verir? onlarınki sevda senin kızınki ne o zaman?

konyadan hangi -teyzem- cumartesileri aslıyla efenin aşkına kilitlenirken senin kızının o kucaktan o kucağa atlamasına göz yumarsın.

sivastan hangi -dayı- arka sokakları bu çocuklarda çok piç hehe diye izlerken kendi oğlunun yaramazlıklarına tahammülün var?

şehrazat parayla verirken, leyleyla necla aynı kocayı paylaşamazken,seyhan aliço için nişanı atarken, memoliyle zeyno aynı evde kalırken, mehmet ali erbil her konuğunu mıncıklarken ahlak anlayışınız nerde?
bez bebek en somut örneklerinden biridir. her fox tv zapında karşınıza çıktığından mütevellit, bünye sürekli küfür etme isteği duyar. bu istekte zamanla; yaratıcı küfür etme isteği, zincirleme küfür etme güdüsüyle haşır neşir olur.

örneğin; "şokerin gülüşüne sd anakart sokartayım", "volkan'ın sırıtışına 300 spartalı attırsın".

bakınız, ahlakım bozulmuş.
Bu dizilerle beyni yıkanan insanlarımız -Issız Adam- adlı sapkın bir adamla, yollu bir hatunun sexüel faaliyetlerini konu eden bir filmi de romantik aşk filmi zannıyla izlemiştir kanımca. Nerde o eski saf, temiz aşklar diyesi geliyor insanın.
ayrıca bahse konu olan dizilerin -kurtlar vadisi- tarzı dizilerden daha az zararlı olmadığı kanaatindeyim
olmaması gereken bir durumdur. eğer varsa böyle bir şey millet olarak halimiz harap demektir. yani nasıl bir yetiştirilme şeklimiz, nasıl bir ahlak değerlerimiz vardır ki televizyonda kurmaca olarak yer alan yapımlar bu ahlak yapısını alt üst edebiliyor? ne kadar zayıf ve güçsüz ahlak kurallarımız var ki kıçı kırık tv dizileri bunları mahfedebiliyor?

türk anne ve babalarının yetiştirme biçimlerine ve ahlak kurallarını öğretişlerine güvenemeyen bünyeler ancak; "diziler falan ahlak kurallarını alt üst ediyor" diyebilir.
ahlak kurallarını altüst ettiği kadar evlerde çeşitli şekillerde kavgalara da neden olmaktadır. bahis konusu diziler, evin kızları ve annesi tarafından izlenirken evin babası saç baş yolarak evrimi tersine çevirme yolundadır. sanırım tüm sorun;
(bkz: tüm televizyon kanallarının kadınlara hitap etmesi)
erkeklerin dikkatini çeken konularda yayınlar da yapılmakta elbet (haber, futbol, belgesel vs.) fakat diğer yayınlara oranla devede kulaktır.
zaten haberlerin içinde dizi reklamı yapılması evin reisini çileden çıkarır.
rezalat denecek boyuta ulaşma durumdur.efendim sözkonusu alilemizin dizisi dediğimiz yaprak dökümübile bu akıma kendini fena halde kaptırmıştır.sürekli aynı şahıslar arasında dönen aşk hikayeleri artık böö dedirtmektedir.öyle sanıyorum ki binbir gece aşk ı memnu gibi dizilerle aynı kanalda olmasının etkisi büyüktür.
oğuz ceyda ya
oğuz bir necla ya bi ceyda ya
oğuz necla ya
oğuz ceyda ya
oğuz leyla ya
bu ne lan başım döndü.
kavak yelleri delikanlılığın posasını çıkarmıştır, o nasıl iş len önce biriyle sonra ötekiyle? hadi onu geçtim, hala kanka bunlar. resmen aşçı, bahçıvan, uşak muhabbeti gibi.
biri demişti sözlükte gavat yelleri diye, harbiden doğru.
bir kurtlar vadisi vardı oda gitti.
(bkz: kanal d dizilerinde herkesin birbirine vermesi)
salak, aptal vb. kelimeleri bipleyen, sigara, içki perdeleyen rtük diziler ve ahlak söz konusu olunca etkisiz eleman olmayı tercih ediyor. aile kavramını çökertmek söylemine inananlardanım. dil birliğini yok ettiğimiz gibi aile kuramı da çöküşte. genel izleyici akıllı işaretiyle yayınlanan dizide kumandaya müdahale edilmeye gerek görülüyorsa, çocuklar büyü, sihir, iyi, kötü, cinler, periler, hayal kahramanlarla, gençler, özenti, sevgili şart mesajı, dost hayatı, zenginlik, ben özgürümcülük, holdingler, şatolar, lüks yaşamlar daha neler neler.. ahlak kurallarının yanında kazancından öte harcamaya, lüks tüketime, hayat şartlarından memnun olmamaya itiyor. diziyi senaryo olduğu bilincinde izlemiyoruz. tiyatro, sinema gibi etkinliklerden bihaber olduğumuzdan bu denli kaptırıyor olmamız. ne kadar 12 saat çalışıyoruz, 90 dakika çekiyoruz diye dert yansalarda hafta başı milyarlar kazanılmaya devam ettikçe bu piyasa yürür gider. dizi, tv ekranı adamı etkilemez arkadaş diyene şaşarım hitlerin radyo yayınını hatırlatırım. şikayetkar olsak da dizi izleyicisiyiz evet ki kurmaca olduğunu biliyor olduktan sonra seçici ol, izle. ancak ebeveyn olmuş olsam değil dizi izlettirmek evinde tv olmayan azınlığa hiç düşünmez dahil olurdum.
(bkz: bez bebek)
(bkz: selena)
(bkz: kavak yelleri)
(bkz: aşk ı memnu)
insanlarımızın çabaları ile düzeltilebilecek,bir nebzede olsa azaltılabilecek durumdur. yayınlayan kanala verilen tepki artarsa,kendileride bu durumu devam ettiremez.
dizilerle ahlak bozuluyorsa bence diziyi değil o ahlakın irdelenmesi gerekir.