bugün

5237 numaralı, suç ve suçlara verilecek cezaların düzenlendiği kanunumuz.
italya ceza kanunu esas alınarak, 1 mart 1926'da tbmm tarafından kabul edilen kanunumuz.
bütünü buradan okunabilir. korku verici bir uzunlukta değildir.
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html
kısaltması tck olan ve birçok resmi belge ve evrakta bu şekilde kullanılan kanundur.
çoğu yazarın ve hatta moderasyonun da habersiz olduğu kanundur efenim.
765 sayılı türk ceza kanunu, 1 haziran 2005 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmış, aynı tarihten itibaren 5237 sayılı türk ceza kanunu yürürlüğe konmuştur.
super otesi bir kanundur. 2001 senesinde cinayet islemis adami 2006 senesinde affeder. ayni sahis 2008 senesinde bir cinayet daha isler.
boyle ceza kanununu hazirlayana, uygulayana ve yururlukte tutanada saygilarimizi sunmak boynumuzun borcudur.
caydırıcı etkisi olmayan cezalardan oluşur.
okuması ve uygulaması insana huzur veren kanunlar bütünü.
gelen hükümetlerin hiç birisinin her nedense düzenlemeye yanaşmadığı kanun dur. anayasa değiştirmeyi bilirler ama vatandaşı en çok ilgilendiren suç unsurlarını yargılayan kanunumuz da birçok açık varken ve ceza konusunda yetersizken bu konuda düzenleme yapmaya gitmezler.

20 TL için bu ülkede adam öldürülüyor. suçlu, 3 sene yatıp çıkıyor. benim annem, babam, arkadaşım 20 TL için öldürülüyorsa beni anayasadaki parti kapatma ile ilgili madde ilgilendirmiyor !

kız kardeşimin çantası sürekli kapkaçcılar tarafından çalınıyorsa beni anayasadaki 15. madde ilgilendirmiyor !

polis tarafından haksız işkence görüyorsam, dayak yiyip, kim vurduya gidiyorsam beni diğer saçma maddeler ilgilendirmiyor !

kaçakcılık, dolandırıcılık, hortumculuk, adam öldürme, adam yaralama, rüşvet, evrakta sahtecilik, her türlü 3 kağıt, korsan yayınlar, kamuda zimmete para geçirmeler, kara para !

ülkenin temel sorunlarının kaynağı bunlardır ! sen bunları ortadan kaldırırsan refah düzeyi o kadar artar, refah düzeyi artarsa insanlar daha özgür, daha rahat, daha güvenli hisseder kendini !

hizmet denilen şey budur ! hizmet böyle olmalıdır ! toplumun genel sorunları ve bunların kaynakları hakkında bir şeyler yapılmalı bu ülkede ! adamın çocuğu bıçaklanıp ölüyorsa 1 torba kömürü ne yapsın ?

dağıtın siz dağıtın...
--spoiler--
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar



Cumhurbaşkanına hakaret
MADDE 299. - (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Verilecek ceza, suçun alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

Devletin egemenlik alametlerini aşağılama
MADDE 300. - (1) Türk Bayrağını yırtarak, yakarak veya sair surette ve alenen aşağılayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hüküm, Anayasada belirlenen beyaz ay yıldızlı al bayrak özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alâmeti olarak kullanılan her türlü işaret hakkında uygulanır.

(2) istiklal Marşını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu maddede tanımlanan suçların yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama

MADDE 301. - (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
--spoiler--
en mühim maddeleridir belki de..
BiRiNCi KiTAP

Genel Hükümler



BiRiNCi KISIM

Temel ilkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı



BiRiNCi BÖLÜM

Temel ilkeler ve Tanımlar



Ceza Kanununun amacı

MADDE 1. - (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.

Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi

MADDE 2. - (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) idarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi

MADDE 3. - (1) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.

(2) Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.

Kanunun bağlayıcılığı

MADDE 4. - (1) Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.

(2) Ancak sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru sanarak bir suç işleyen kimse cezaen sorumlu olmaz.

Özel kanunlarla ilişki

MADDE 5. - (1) Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.

Tanımlar

MADDE 6. - (1) Ceza kanunlarının uygulanmasında;

a) Vatandaş deyiminden; fiili işlediği sırada Türk vatandaşı olan kişi,

b) Çocuk deyiminden; henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi,

c) Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,

d) Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar,

e) Gece vakti deyiminden; güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi,

f) Silâh deyiminden;

1. Ateşli silâhlar,

2. Patlayıcı maddeler,

3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,

g) Basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar,

h) itiyadi suçlu deyiminden; kasıtlı bir suçun temel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişi,

i) Suçu meslek edinen kişi deyiminden; kısmen de olsa geçimini suçtan elde ettiği kazançla sağlamaya alışmış kişi,

j) Örgüt mensubu suçlu deyiminden; bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişi,

Anlaşılır.

Devamı ve güncel kanun.

http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html
German jurisprudence yani alman hukuku, French law yani fransız hukuku, The French legal system yani fransız hukuk sistemi gibi terimlerden bir farkı yoktur. Bu ülke dahilindeki herkes türklerin kanunlarıyla yargılanıyor. izlenim falan yok aynen öyledir. kanunun sahibi türkler. kanunlar da sahiplerinin isimleriyle anılıyorlar işte.
5237 sayılı kanun olup, acilen değişmesi gerekmektedir.
olası kast ile bilinçli taksir le işlenen suçlar konusunda hala net bir fark ortaya koyamamaktadır.
ağız tadıyla karımızı dövmemize bile izin vermeyen kanun. ulan ben karımı istediğim zaman sikemeyeceksem dövemeyeceksem niye evlendim.
hakimlerimizin uygulamayı bilmediği kötü bir kanundur. eski kanunun günümüze uyarlaması yapılsaydı çok daha başarılı olacaktı. bu kadar başarısız olması beceriksiz tercüme, doktrine kulak asılmaması ve kendi bildiğini yapmaktır. tehlikeli bir kanundur. pimi çekilmiş bombadır.

ethem sarısülük davasında da maalesef hatalı kullanılmıştır. şaşırtmadı.
Maddeleri, fıkraları, bendleri filan vardır bol bol.
türk ceza kanunu olduğu için sadece türklere uygulanan kanundur.

(bkz: kamu barışına karşı suçlar)

Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit (m. 213),
Suç işlemeye Tahrik (m. 214/1),
Halkı Birbirini Öldürmeye Tahrik (m. 214/2),
Suçu ve Suçluyu Övme (m. 215),
Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik (m. 216/1),
Kanunlara Uymamaya Tahrik (m.217),
Suç işlemek Amacıyla Kurulan Örgütün ya da Amacının Propagandasını Yapma (m. 220/8),
x suça, 2 yıldan 20 yıla kadar diye geniş yelpazeli ceza barındırıyor.
bu kadar fark olmasını hiç anlamıyorum. aynı suç biri 2 yıl alıyor biri 20 yıl. bu 2 yıl zenginler için mi acaba? bu 2 yıl paraya dönüşüyor sonra.
kafamda deli sorular.
5237 numarali suc niteliginde eylemleri isleyenlerin cezalandirilmasina yonelik turkiye cumhuriyeti kanunudur. eksiklikleri ulkemizde kervan yolda duzulur dusturuyla kanunlastirma yapilmasindan kaynaklanmaktadir. ancak onemli olan kanundaki eksiklikler degil, uygulayicilarin ehil olmasidir. ceza hukuku sosyal bir bilim oldugundan butun ihtimallerin onceden ongorulmesi imkansizdir.
hayatın normal akışının bozulmaması için konulmuş kurallar bütünü.
acil surette, tamamen yenilenmesi gereken hatta komple değiştirilmesi gereken kanunlar bütünü.

halen bilmem kaç yıllık italyan ceza kanunu kullanıyoruz. çok ufak revizyonlar haricinde bir değişiklik yok. neden bu sistemde ısrar ediliyor anlam veremiyorum. hiçbir caydırıcılığı olmayan bu kanunların ağırlaştırarak değişmesi şart. biz türk milleti olarak ne imanımızdan nede aile(sosyal) yaşantımızdan feyiz almışız. adeta allah'dan korkmaz hale gelmişiz. insanın en büyük değerlerinden biri olan vicdan duyusunu kaybetmişiz. insanlar çok kolay bir şekilde birbirlerini öldürebiliyor, yaralayabiliyor; malına veya canına zarar verebiliyor. ve işin kötüsü bunu yapmadan önce en kötü senaryoyu düşünüp kendini ona göre ayarlıyor. çünkü en kötü senaryoda bile aslında kendisi için hiçbir problem teşkil etmiyor. sistemdeki bütün açıkları biliyor. hal böyle olunca sıkıntılar devam ediyor.
insanın insana saygısı yok ki hayvana, bitkiye, eşyaya ve diğer yaratılmış olan mahlukata saygısı olsun. yeni örneklerden; karaktersiz kelin biri evcil hayvanının boğazını sıkıyor ve bunu canlı yayımlıyor. sonrada ben içkiliydim ne yaptığımı bilmiyordum diyor. bu adamı affetmek nasıl bir adalettir. adamın yaptığı caniliğin kanunda yeri yok. bir yere koyamıyorsun. aynı şekilde alkollü şekilde kaza yapıp adam öldürdüğün zaman içeri girmeden meseleden kurtulabiliyorsun. çünkü kanunlarımıza göre alkollü olduğun zaman yaptığın fena iş aklın yerinde olmadığı için kasıta girmiyor. böyle bir saçmalık olabilir mi.
daha bugün okudum haberlerde bir tane küçük yaşta kör bir kardeşim kaldırımda giderken kaldırıma hayvan gibi park etmiş araca kafasını çarpıyor. yüzünü çarpıyor hatta daha da kötü. şimdi bu adam desen sen kardeş kaldırıma park edemezsin sana söyleyeceği en iyi şey "sanane" olacaktır. en kötüsü ise sonu kavgaya giden konuşmalar-küfürleşmeler bütünü.
ben her zaman söylüyorum biz ceza ile eğitilen bir toplum olmak zorundayız. yoksa bu vicdansızlık, bu vurdumduymazlık, bu saygısızlık böyle devam edecek. bizi ceza ile eğitsinler. çünkü bizde ne insana saygı var nede allah korkusu var. empatiden yoksun bir milletiz. adama yaptığı yanlışı söylediğin zaman adam "hayırdır biladel sana mı düştü" şeklinde karşılık veriyor. senle kavga etmek istiyor yani. böyle bir eğitimsizlik ve cehalet olamaz.
ceza kanunları süratle değişmeli ve olabildiğince ağırlaştırılmalı. kırmızı ışıktan geçmenin cezası 10 bin tl olsun. emniyet şeridini haksız kullanmak 15 bin tl olsun. gaspın cezası şartsız koşulsuz altmış yıl olsun. kasten adam öldürmek müebbet olsun. hainliğin sonu ölüm olsun. özellikle kamu alanında yapılan suçlara en ağır cezalar verilmeli. ve verilecek maddi cezaların boyutu bel bükmeli. bak bakalım bir daha bu hatalara düşüyor mu insanlar. helede bizim gibi parayı seven bir millet olarak. adamın ocağına incir ağacını dikeceksin sonra bir daha yapıyor mu gör bak. bundan sonra yapmamasının sebebi de ahlakının düzeldiğinden değil he ceza korkusundan dolayı. eğitmenin bir sürü yolu var. yeter ki isteyelim. hükümetin ivedilikle bu işe el atması gerektiğini düşünüyorum. meclis gündemine almalı.
Tck 2005 de ciddi bir revizyon geçirdi. Hala 1938 tarihli italyan ceza kanununu kullanmıyoruz özetle. Ayrıca kanun değiştirmek nitelikli ve uzun bir süreç gerektiren bir iştir. O nedenle sıklıkla değiştirilmesi uygun değildir.
Erdoğan denen diktatörün oyuncağı olmuştur bu kanunlar.