bugün
- boşuna yaşıyorum hissi17
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- bik bik moderatör olsun9
- evlilik17
- ellerim bos gonlum hos10
- patiswiss17
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı11
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- arkadaşlar biri var12
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi18
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- kent lokantası niye bedava değil demek21
- nervio'ya aşık olmak11
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- karınıza range rover alır mısınız23
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- anın görüntüsü15
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190512
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- online olup entry girmeyen yazarlar9
17.yy'ın felsefe alanındaki en ciddi tartışmalarından biridir. descartes tözü[kendisi vasıtasıyla kavranan şey, her şey kendisine yüklenen, hiç birşeye yüklenmeyen şey] mens[tin] ve corpus[beden] olarak ikiye ayırmasına binaen bir tartışma alevlenmiştir. özellikle açmak gerekirse benim bilinçli olarak gerçekleştirdiğim şeyler nasıl duyularımı etkiliyor ya da duyularımdan elde ettiklerim nasıl ruhumu etkiliyor ya da haz veriyor. bu descartes'te "kozalaksı bez" ile sağlanmaktadır. yani ruh ile beden arasındaki ilişkiyi kozalaksı bez sağlar der. discours sur la methode gibi birkitabı bir felsefe kitabından ziyade tıp kitabıdır. büyük dolaşımı açıklamaya çalışır. bundan dolayı "kozalaksı bez" aslında beni pek şaşırtmadı.
Spinoza ise bunu çok basit birşekilde tek töz ile çözmüştür. bu şu anlama gelir: deus[tanrı]=natura[doğa]=substantia[töz] töz birtanedir. aynı zamanda tanrıdır aynı zamanda doğadır. herşey bu tek olan tözden meydana gelmiştir. yani tözün sonsuz kadar atribitum[sıfat ya da yüklem diyebiliriz] vardır. ve bu attribitumun da sonsuzca modus[kip]'u vardır. fakat bizim zihnimiz sadece iki attributum'u kavrayabilir. bunlardan birisi cogitatio[düşünce] diğeri ise extentio[uzam]dır. bununla birlikte cogitatio'nun ve extentionun da kipleri vardır[buna hilmi ziya ülken "tavır" der ] cogitatio'nun kipi yani modus'u "mens"[tin]dir, exentionun ise corpus[beden]dir. bu da şu demektir. beden ve ruh tek töze aittirler.
leibniz ise daha farklı bir çözüm bulmuştur. onda tözlerin sayısı sonsuz kadardır. bunlara ise "monad" der. monad nedir? onlar herhangi bir cisim de ya da maddede bulunan kuvvet noktalarıdır. aslında descartesçi mekanik anlayışına karşı olarak üretilmiştir. descartes'in "res extentio"su[uzamlı şey] sadece "yer kaplar" herhangi bir işlevi yoktur. fakat leibniz cismin eylemsizliğinin bile aslında bir tepki bir eylem olduğunu söyler. bunun için görünenin ötesinde "metafiziğe" bakmamız gerektiğini söyler. burada metafizik ile kastettiği "enerji"dir. yani bu monad adı verilen kuvvet noktalarıdır. her cisim monadlardan oluşmuştur. bu monadların hepsi "sans la fenetre"dir yani penceresizdir.
birbirleri ile herhangi bir alışverişleri direkt bir ilişkileri yoktur. monadları birbirinden ayıran ise onların algı dereceleridir. bundan dolayı monadlar tam algı [apperception] ile bunun en düşük seviyesi arasındaki algı derecelerine göre bir hiyerarşileri vardır. ve her monad algı derecesini artırmak ister. buna istinaden de her monadın bir iştah[apetitas]ı vardır. ve monadlar arasındaki ilişki ise tanrı tarafından "harmonie preétablié" adı verilen önceden-kuurlmuş-uyum ile sağlanır. yani bir monaddaki gerçekleşenler diğer monadda gerçekleşenler ile paraleldir[bununla birlikte hermonad evreni kendi içinde taşır]. bu paralelliği işte ifade ettiğimiz "önceden kurulmuş uyum" sağlar. düşüncenin anlaşılır olması açısından şu örnek verilebilir. mesela ben sevdiğim kadına dokunduğumda bir şeyler hissediyorum bu da aynı zamanda ruhumda da bazı duygulanımlar meydana getiriyor. bunu sağlayan her iki tözler bütünü olan ruh ve beden'de gerçekleşenlerin paralel olup birbirlerine karşılık gelmesi ile sağlanması sonucu olmuş anlamına geliyor. aslında bu da hiç fena bir çözüm değil.
gelelim son olarak guelincx ve malabranche adı verilen fransız occasionistlerine. bu occasionistler ise aslında ruh ve bedende meydana gelenlerin tanrının vesilesiyle[occasion] meydana geldiğini belirtmişlerdir. yani bizim herhangi bir etkimiz yoktur. ruh ve beden arasındaki denge sürekli tanrının bu her iki tözü sürekli ayarlamasıyla meydana gelmiştir.
şimdi bu üç düşünceyi guelincx'in paralel saatleri ile açıklayalım; işleyen iki tane paralel saat düşünelim:
descartes'e göre bu iki paralel saatin işleyişi, bu iki saatin ayar kollarının birbirine bağlı olması,
occasionistlere göre tanrının sürekli bu iki saate birbirine göre ayarlayıp buna müdahale etmesi,
Leibniz'e göre ise tanrının bu iki saate önceden bir kere kurması ile çözümlenir. bu iki saat başlangıçta birbirlerine paralel olarak kurulmuşlardır.
Spinoza'da ise saat tektir.
Spinoza ise bunu çok basit birşekilde tek töz ile çözmüştür. bu şu anlama gelir: deus[tanrı]=natura[doğa]=substantia[töz] töz birtanedir. aynı zamanda tanrıdır aynı zamanda doğadır. herşey bu tek olan tözden meydana gelmiştir. yani tözün sonsuz kadar atribitum[sıfat ya da yüklem diyebiliriz] vardır. ve bu attribitumun da sonsuzca modus[kip]'u vardır. fakat bizim zihnimiz sadece iki attributum'u kavrayabilir. bunlardan birisi cogitatio[düşünce] diğeri ise extentio[uzam]dır. bununla birlikte cogitatio'nun ve extentionun da kipleri vardır[buna hilmi ziya ülken "tavır" der ] cogitatio'nun kipi yani modus'u "mens"[tin]dir, exentionun ise corpus[beden]dir. bu da şu demektir. beden ve ruh tek töze aittirler.
leibniz ise daha farklı bir çözüm bulmuştur. onda tözlerin sayısı sonsuz kadardır. bunlara ise "monad" der. monad nedir? onlar herhangi bir cisim de ya da maddede bulunan kuvvet noktalarıdır. aslında descartesçi mekanik anlayışına karşı olarak üretilmiştir. descartes'in "res extentio"su[uzamlı şey] sadece "yer kaplar" herhangi bir işlevi yoktur. fakat leibniz cismin eylemsizliğinin bile aslında bir tepki bir eylem olduğunu söyler. bunun için görünenin ötesinde "metafiziğe" bakmamız gerektiğini söyler. burada metafizik ile kastettiği "enerji"dir. yani bu monad adı verilen kuvvet noktalarıdır. her cisim monadlardan oluşmuştur. bu monadların hepsi "sans la fenetre"dir yani penceresizdir.
birbirleri ile herhangi bir alışverişleri direkt bir ilişkileri yoktur. monadları birbirinden ayıran ise onların algı dereceleridir. bundan dolayı monadlar tam algı [apperception] ile bunun en düşük seviyesi arasındaki algı derecelerine göre bir hiyerarşileri vardır. ve her monad algı derecesini artırmak ister. buna istinaden de her monadın bir iştah[apetitas]ı vardır. ve monadlar arasındaki ilişki ise tanrı tarafından "harmonie preétablié" adı verilen önceden-kuurlmuş-uyum ile sağlanır. yani bir monaddaki gerçekleşenler diğer monadda gerçekleşenler ile paraleldir[bununla birlikte hermonad evreni kendi içinde taşır]. bu paralelliği işte ifade ettiğimiz "önceden kurulmuş uyum" sağlar. düşüncenin anlaşılır olması açısından şu örnek verilebilir. mesela ben sevdiğim kadına dokunduğumda bir şeyler hissediyorum bu da aynı zamanda ruhumda da bazı duygulanımlar meydana getiriyor. bunu sağlayan her iki tözler bütünü olan ruh ve beden'de gerçekleşenlerin paralel olup birbirlerine karşılık gelmesi ile sağlanması sonucu olmuş anlamına geliyor. aslında bu da hiç fena bir çözüm değil.
gelelim son olarak guelincx ve malabranche adı verilen fransız occasionistlerine. bu occasionistler ise aslında ruh ve bedende meydana gelenlerin tanrının vesilesiyle[occasion] meydana geldiğini belirtmişlerdir. yani bizim herhangi bir etkimiz yoktur. ruh ve beden arasındaki denge sürekli tanrının bu her iki tözü sürekli ayarlamasıyla meydana gelmiştir.
şimdi bu üç düşünceyi guelincx'in paralel saatleri ile açıklayalım; işleyen iki tane paralel saat düşünelim:
descartes'e göre bu iki paralel saatin işleyişi, bu iki saatin ayar kollarının birbirine bağlı olması,
occasionistlere göre tanrının sürekli bu iki saate birbirine göre ayarlayıp buna müdahale etmesi,
Leibniz'e göre ise tanrının bu iki saate önceden bir kere kurması ile çözümlenir. bu iki saat başlangıçta birbirlerine paralel olarak kurulmuşlardır.
Spinoza'da ise saat tektir.
güncel Önemli Başlıklar