bugün

türkiye,
dünyada siyonizmin hakim olduğu ve istediğini yaptırdığı ender ülkelerden biri.

peki kimine göre safsata, kimine göre öcü olan bu siyonizm illeti ne zaman başgösterdi bizim topraklarımızda?

10 yıl önce mi?
20 yıl?
50?
100?
yok artık 100 den fazla mı?

işte aşağı yukarı 100 den biraz fazla. 19. yüzyılın sonları toplanan dünya siyonistlerini bir çatı altında toplamaya çalışan siyonizmin fikir babası theodor herzl tarafından sokulmuştur bu fikir bu coğrafyaya.
newlinsky adlı bir yahudi "hasta adam" osmanlı'ya dış borçlarının silinmesini taahhüt eder filistinde bir yahudi kolonizasyonu diyeti karşılığında.

"kızıl sultan" direnir ve tarihe geçecek şu satırlar dökülür dudaklarından;

--spoiler--
eğer bay herzl benim arkadaşım olduğun gibi bir arkadaşınsa ona söyle: bu meselede ikinci bir adım daha atmasın, ben bir karış dahi olsa toprak satmam. zira bu vatan bana değil milletime emanettir.
milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır.
o, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz.
benim suriye ve filistin alaylarımın efradı birer birer plevne'de şehid düşmüşlerdi. bir tanesi bile geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır.
türk imparatorluğu bana ait değildir, türk milletinindir.
ben onun hiçbir parçasını veremem. bırakalım museviler milyonlarını saklasınlar.benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar filistin'i karşılıksız bile ele geçirebilirler.
fakat yanlız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmem...
--spoiler--

dediği gibi olur "kızıl sultan'ın". ii. abdülhamit önce iktidardan edilir, sonra "hasta adam" osmanlı parçalanır. yahudiler binlerce yıllık hayallerine kavuşurlar 1948'de. servet döküp alamadıkları filistinde artık israil devleti kurulmuştur.

genç türkiye cumhuriyeti bu devlete ilk alkış tutan ilk tanıyanlardan biridir.
neticede bu gayet normaldir, zira türkiye cumhuriyeti o yıllarda çok partili demokrasiye geçmiş ve inönü'nün "milli şefliğinden" sıkılmıştır artık.
siyonizm türkiye'yi yavaş yavaş ele geçirmeye başladığının sinyallerini vermeye başlamıştır.

bu durumun izleri 2. dünya savaşı yıllarında yaşanan ve memlekette infial yaratan "irkcilik turancilik davasi"nda ve akabinde çokça hissedilmiştir.
neticede "türkçü" düşünce ve teşkilatı olarak kabul gören "gürem" teşkilatı siyonizme yenik düşmüş, demokrat parti iktidar ve sultasının önü açılmış ve türk sağı siyonizmin kucağına bırakılmıştır.

peki 27 mayıs ihtilali?
onun ardında da siyonistler yok mu?
siyonistler bu topraklarda 500 yıldır var. osmanlı padişahlarının doktorluğunu da danışmanlığını da dalkavukluğunu da hep onlar yaptı zaten. bu coğrafyada meydana gelen her olayın ardında onlar var illa ki.

adnan menderes, ne zaman kendisine ait bir istihbarat teşkilatı yaratmaya çalışıp, bağımsız bağlantısız bir türk derin devleti oluşturma cihedine gittiyse o zaman ipi çekildi aslında.

ismi cismi bilinmeyen bir gücün yazdığı senaryo ile "siz isteseniz hilafeti bile getirirsiniz" lafı o'nun sonu oldu. rüzgar birden tersine döndü.
akabinde yönetime el koyan milli birlik komitesi'nin ilk icraatlarından biri ne oldu dersiniz? bakalım neymiş;

--spoiler--
ilkokullara devam eden musevi çocuklarına, okul programları ve kanunen okula devam mecburiyeti işi aksattırılmamak şartıyla, sinagoglarda müfredeta göre din dersleri verilmesi hususu vekâlet yüksek makamı'nın tasvibine arzolundu
--spoiler--

dikkat ettiyseniz bu ilk icraaatlardan biri. fazla söze ne hacet. geçelim...

siyonistler yine sıkılmış olacaklar ki demokrasi geldi hem de en "adaletlisinden" ardından 12 mart dönemi, 80 darbesi, turgut özal ve anap'ı ile çağ atlayan türkiye, tekrar kırat, sonra bugünlere geldik işte.

peki bu siyonistlerden hiç mi nefes alamadı bu millet azizim?
eh işte iki dönem var tadı damağımızda kaldı.

birisi yakın zamanda "refahyol" dönemi. birçoğunuz hatırlarsınız. yahu milletin yanakları al al olmuştu be semirmiştik ülkecek. gerçi mercümekler, kayıp tirilyonlar falan aman sende "bal tutan parmağını yalar" hoca efendi bir havuz sistemi kurmuştu maaşallah arpalıkların suyunu kesip yolsuzlukların önüne geçmişti az biraz ama müsade etmediler 28 şubatta tankları yürüttüler hocanın kalesi sincan da maazallah nüzül isabet edecekti az daha necmeddin amcamıza.

öbürü daha eskilere ait. 74 yılı "karaoğlan" "ayşe tatile çıksın" parolasıyla koydu tüm dünyaya postasını ama dayanamadık, hala da bunun gaz sancıları var midemizde.
eee bu da gayet normal. kıbrıs israile türkiye'den daha yakın anam babam. yedirmezler...

bak unuttu diye geçirme içinden mhp hükümetlerini unutmadım. ne siyonizmi dediğini duyar gibiyim. sen analiz yapmayı bilmiyorsan benim kabahatim ne?...
(bkz: analize gel)
adnan menderes'in demokrat parti hükümetini başlangıç olarak alırsak doğru gözüken önerme.

dünya siyonistler birliği'nin filistin'de kurulacak israil devleti için osmanlı'nın desteğini aradığı, hatta bunun için alman kralı 2.wilhelm'i devreye soktuğu, sonuç alamayınca abdülhamit'e dış borçları ödemeyi önerdiği, buna rağmen ilk entryde verilen cevabı aldığı doğrudur. ancak abdülhamit'in bu tutumu sonucu sadece geciktirecetir. 1900'lerin başında osmanlı orta doğu'da bir hiçti ve kesinlikle sözünü geçirecek durumda değildi. kendi valisinin*ayaklanmasını bastıramayan bir devletin orta doğu'nun göbeğinde sözünü geçirmesi imkansızdı.

atatürk dönemi türkiye'si için önerme kesinlikle yanlıştır. o dönem siyonizm, bir yandan avrupa'da hitler'in soykırıma tabi tuttuğu ırkdaşlarına yanarken diğer yandan filistin'de kurmak istedikleri devlet için bölgeye olabildiğince yahudi sevkedip bölgede yahudi-arap nüfus oranını dengelemekle meşguldü. türkiye ise ingiltere'nin desteklediği siyonistlerin aksine sovyetler birliği ile müttefikti yani siyonizmle türkiye farklı taraflardaydılar.

ikinci dünya savaşı öncesi hitler'in soykırımından kaçan yahudiler soluğu yeni kıtada aldılar ve a.b.d'deki yahudi nüfusu hızlı bir artış gösterdi. bu yahudi nüfusu dünya siyonistler birliği'nin plan ve programlarıyla gelişti ve a.b.d'de ciddi bir baskı grubu oluşturdu. dolayısıyla soğuk savaş dönemi çift kutuplu sistemin a.b.d kutbunda yer alan devletlerde siyonizm etkili olmaya başladı. a.b.d hükümetinin siyonizmi desteklemesinin nedeni ülkedeki yahudi oy potansiyeliydi. bugün a.b.d'nin israil'e yaptığı dış yardımın diğer ülkelere yaptığı dış yardımın toplamından büyük olması yahudi lobisinin günümüzde ne kadar etkili olduğuna dalalettir.

menderes hükümetinden günümüze kadar a.b.d-türkiye-israil müttefikliği sürmüştür ve hala devam etmektedir. geçen sene israil lübnan'da hastahane bombalarken chavez israil büyükelçisini çekmiş, ama türkiye durumu kınamakla yetinmiştir. çünkü türkiye, strateik ortağı a.b.d'ye karşı çıkacak durumda değildir. bu konuda en radikal lider olan ecevit, a.b.d hükümetinin türkiye'de yasaklattığı haş haş üretimini serbest bırakarak ve neredeyse dünyada hiç bir güç merkezinin desteklemediği kıbrıs barış harekatı'nı gerçekleştirerek a.b.d'ye karşı çıkmıştır. a.b.d'nin ambargosu üzerine türkiye'deki a.b.d üslerini kapatmış, a.b.d'ye de paşa paşa ambargoyu kaldırmak düşmüştür. sağ hükümetlerin ise hiç birisi a.b.d'ye gıkını çıkaramamıştır. menderes, dış borç için sovyetler birliği'nin kapısını çaldığı anda a.b.d tarafından gözden çıkarılmıştır ve 27 mayıs sonrası idam edilmiştir.

görüldüğü üzere türkiye müttefiği a.b.d'ye zaman zaman karşı çıkacak güçtedir ama bunu yapamadıkça a.b.d'nin desteklediği siyonizm ve beraberinde a.b.d ve israil'in her türlü çıkarına ulaşmak için türkiye kullanılacaktır. türkiye'nin müttefiklerinden bağımsız angajman seviyesi çok azdır ve bu durum orta doğu'da liderlik potansiyeli olan tek devlet türkiye'yi dünya kamuoyunda küçük düşürmektedir.