bugün

başlıcası ezbere dayalı öğretimdir * bunun değişirilmesi için ise en başta üniversitede yetişen öğretmenlerin sorgulamadan ve ezbere öğrenmelerini engelleyecek bir müfredatın geliştirmesi şarttır. öğretmen eksikliği ve buna rağmen açıkta bekleyen öğretmenlerin olması ise bir diğer sorundur..bu sorunlar uzar gider..
disiplin
bundan 10 yıl önce sorsanız ezbere eğitim, kaynak aktarılmaması, vasıfsız yöneticiler derdim fakat bugün bu durum daha vahim.

türk ilköğretim okulları kadrolaştırılmıştır 1 gecede binlerce müdür değiştirilmiş yerlerine cemiyetlerle bağlantısı olanlar, milli görüşlüler ve imam hatip mezunları getirilmiştir.
ülkedeki dershane sayısı 5 yılda 900'lerde 4000 binlere çıktı.
dershaneler ve devlet yanlızca kendi görüşünde olan öğretmenlerin atamalarını yapmıştır. bugün bana fem dershanelerine gitmiş, cemiyette katılmış ve onların yurtlarında kalıp görüşlerini paylaşmış 1 tane açıkta öğretmen gösteremezsiniz!
*bilimin evrensel olduğu gerçeğinin rafa kaldırılıarak her türlü bilimin millileştirme politikası.

*ezberci ve yaratıcılığı öldüren bir sistem.

*dünyadan haberi olmayan, toplumsal sorunlara duyarsız koyunlar yetiştirme politikası. övünülen gençlik bu.

*özelleştirmelere destek verilerek temel ve ücretsiz bir hak olan eğitimin bir endüstri haline getirilmesi.

*türkçe ve matematikten başka resim, beden eğitimi gibi derslere önem vermemek. bunun sonucunda da kültürsüz, sanattan uzak, dar görüşlü ve fiziksel olarak yetersiz insanlar yetiştirmek.

*öğretmenlik gibi bir mesleğe saygı göstermeyen ve öğretmenlerini süründüren, başka işler bulmaya zorlayan bir sistem.

*ne kadar eğitimsiz olurlarsa o kadar az itiraz ederler, o kadar çok uyurlar politikası...

*ilkokuldan beri yapılan yüzlerce saçma sınav. bu sınavlarda yüzbinlerce öğrencinin sıfır alması.

*yapılan sınavların sonuçlarının yanlış hesaplanması, öğrencilerin kaza eseri bi yerlere girmeleri. yani kiminin hakkından fazla, kiminin de az alması. bunun üstüne de bakan beyefendinin istifa etmemesi.

eğitimine, sistemine gurban olurum türkiyem.
nitelikli öğretmen yok denecek kadar azdır!

niteliksiz adamın yetitirdiği öğrenciden ne bekliyorsunuz ki?
kesinlikle ÖĞRETMEN sayısının az olması. öğretmenim diye geçinenlerle yetinmeye çalışan bir eğiim sisteminin içinde olmak gerçekten acı.
Eğitimcilerin insanları eğiterek onların hayatına ışık tuttuklatını tam olarak kavarayamaması sonucu; tam manasıyla yetişmemiş, kendine güveni olmayan bireyler yetişmesi ve toplumda bilinçsiz, duyarsız,insana saygısı olmayan bireyler yetişmesidir....
öğrencileri onyüzbin kere sınava sokup, öğretmenleri ayda yılda bir denetleyen müfettişlere havale etmek. böylece bilmediği bir şey sorunca "ay ne bilyim ben, üniversiteyi bitireli kaç yıl oldu" gibi abuk bir cevap alabiiliyoruz öğretmenlerimizden. öğretmenlerin de belirli periyorlarla branş sınavlarına sokulması gerekir, sınavı geçemeyenler yer değiştirme ya da mesleğe son verilme gibi sonuçlar alsındır. biz össyi geçemezsek hayatımız kayıyor, onların da canı yansın. hem işlerini daha iyi yaparlar hem de kovulan enstitü öğretmenlerinin yerini üniversite mezunu öğretmenler alır.
(bkz: türkiye deki eğitim sistemi) *
mini eteğin altına jartiyel giyip öğrencilerin sebebi olan ingilizce öğretmenleri.
öğretemeyen öğretmenler.
siyasi görüşü doğrultusunda kendisinden olanı niteliği olmadan alakasız yerlere yönetici olarak atayanlar türk milli eğitiminin en büyük sorunudur.. her ülkenin eğitim felsefesi ve politikası vardır.. ancak yıllardır devam eden cemaat insanlarını kayırma ve bu doğrultuda insan yetiştirme çok acıdır.. cemaatleşme aşılması gereken en büyük sorundur.. sonra gidip öğretmenler hakkında laf etme hakkına sahip oluruz.. çünkü aynı siyasi görüşü paylaşmayan öğretmenler okullarda sindirilmeye çalışılmakta, müfettiş teftişlerinde düşük puanlar almakta ama diğerleri alakası olmamasına rağmen ödüllendirilmekte.. öğretmenler de bıkkın bu eğitim sisteminden sadece öğrenciler değil.. onlar da umduğunu bulamıyor.. yalan yanlış önüne gelenin öğretmen yapıldığı dönemler, sağcı-solcu çevrelerden "gel seni de öğretmen yapalım" denilen 70'li-80'li yıllar.. herşeye rağmen en büyük umut yeni nesil öğretmenler..

elbette niteliksiz öğretmenin yetiştireceği bir adam daha herhangi bir kelimenin doğru yazımını bile yapamayabilir.. kafasını mini eteklere uzun eteklere takar.. normaldir..

ayrıca;

(bkz: rıfat okçabol - Türkiye Eğitim Sistemi)
cumhuriyet döneminden beri aynı sistemin ısıtılıp ısıtılıp önümüze sunulmasından kaynaklanan sorunlardır.
ülkede uzun dönemli, siyasi görüşlerin eğitime etki etmediği, planlı bir eğitim sistemi oluşturulamamasından kaynaklanan sorunlardır.. aynı sistemin ısıtılıp öne sunulmasından çok cemaatlerin sistemi ele geçirmesidir..
paramın 9da 2sinin 5 eksiği***..
Türk milli eğitimindeki başlıca sorun milli görüştür.imam hatipler,türbanlı öğrenciler vs..Sonra da her zamanki sorunlardır;ezbercilik,öss,niteliksiz öğretmenler vs.
ilkokulu, 25-30 yıl önce bitirmiş velilerin, çocukları okula başladığında çok daha net anladıkları, tanık oldukları sorunlardır. eğitim ve öğretimin, yıllarca bir adım bile öteye gitmediğini görmek şoka sokar. her şey ama her şey aynıdır. veli büyümüştür sadece. kitaplar, konular, işlenmeyen konulardan ödev verilip, öğretimin veliye yükletilmesi, sabah 07:30 da derse giren çocuğa, 3 saatlik eşek yüküyle ödev verilmesi, yetmeyen sınıflar, yetmeyen öğretmenler hiç değişmemiştir. okullar, ne yazıkki, öğrencinin önüne kitap koyarak, sadece yazı yazdırmakla öğrenim verme görüntüsü yaratan yerlerdir. çocuk sadece okula gitme eylemini yapar. okul forması içindeki görüntüsü öğrencidir sadece.
egitim milli olunca tartısılacak sorunlardır. (bkz: milli egitim bakanı hüseyin celik)
(bkz: türk milli eğitimin başlı başına sorun olması)
0-6 yaş dönemindeki çocukların aileleri çocuklarına karşı eğitim konusundaki sorumluluklarını yerine getirmemesi sebebiyle çocukların okula başladıklarında bir çok konu ve kavramı anlamada güçlük çekmesi bu durumunda çocuktaki merak olgusunu zamanla yok etmesi.
kendisi.
yönetim değiştikçe değişmesidir başta.. öğretmenlik diploması olan kişilerin bir türlü atanmayıp, onlar yerine sözleşmeli, öğretmenlikten anlamayan kişilere görev verilmesidir. bu durum başta okuldan soguma nedenlerindendir. öğrencisin, küçücüksün öğretmendir her şeyi bilendir diye gördüğün kişinin basit bir cümlenin öznesini-yüklemini bulamayışına hayret edersin, kime güveneceğini bilemezsin, şaşırırsın vs...
he bir de yakında din kültürü derslerinin sayısının matematik ders sayısından fazla oluşu gibi bir sorunumuz olacak. bir de ilahiyat mezunlarının matematik, fizik, kimya gibi dersleri de ele geçirmesi olabilir.. ama neyse belki üstümüzden bir kuş gecer diyip susuyorum... * * *
spora gereken ilginin gösterilmemesi, neticede dombili dombili dolaşan sağlıksız nesil.
hammaddesi ve ürünü insan olan bu sektörde eğitimcilerin hangi şartlarda eğitim verdikleri tartışılmalıdır.(zihinsel yönden)
birebir insanla ilgisi olan (polislik,doktorluk,öğretmenlik) mesleklere girerken ve girdikten sonra her 5 yılda bir psikolojik test yapılmalıdır. bunca yıldır "deli" ve "manyak" lakaplı kaç hoca tanıdığımızı bir düşünürsek bu uygulamanın ne kadar gerekli olduğunu anlarız.
ürün olarak da kendimiz düşünmemiz yeterli sanırım.
(bkz: ulan seni mezun eden hocanın)