bugün

resim yapacağınız şeyin yüzeyi beyaz olsa da titanyum beyazı yüzeyin üstüne sürülür. iyice yayılır. tablonun üst kısmına vandayk kahverengisini sürülür elinizdeki dyo boyadan aldığınız fırçayla. ''çok kolay oluyor çok kolay oluyor değil mi?''der o. siz de ''ulan daha bi bok yapmadık ki'' dersiniz. normaldir. resmin alt kısmına fıstık yeşili sürüp * iyice yaydıktan sonra der ki ''şimdi ağaç yapıcaz ince fırçayla''. ince fırça alınır ele ve ağaçlar çizmeye başlanır. çiğ yumurta sarısıyla güneş yapılır ki en kolayı odur. bütün bunlar tamamlandıktan sonra ağaçların yanından geçen nehiri mantar beji renginden yapılır. o arada yine ''çok kolay değil mi?''der. sinir olursunuz. resmin üst kısmına tepe yapacağız şimdi dediğinde işlerin o an da karışıcağını anlaşılır. tepe yapmaya başlanır. vandayk kahverengisi ve titanyum beyazını karıştırarak ismi bilinmeyen bir renk bulunur. pek mutlu olunur. tepe yapılır ve resim biter. onun yaptığı resim inanılmaz güzellikte bir manzara resmi olur. onun gibi usta olunmadığından bazı erkeklerin yaptığı resim bir hatuna benzer. tabi bazı insanların tepe anlayışı değişik olur.
(bkz: resim sevinci)
(bkz: joy of painting)
(bkz: bob ross)
ilk önceleri hayran olduğunuz amcaya, bir müddet sonra kin beslemeye başlanır.
sizin yaptıklarınız, onun yaptığı gibi olmamaktadır.

sonra onun söylediklerini yapmaktan vazgecersiniz.

cubuktan adam yaparak kırılan gururunuzu tamir etmeye çalışırsınız.
(bkz: rahmetli iyi adamdı) *
daha ben yazı yazamazken mevcuttu bob ross.. annem de resim yapmayı seven bir kadın olduğundan büyük bir sabırla her pazar günü salondaki sehpanın canına okumamı izleme pahasına da olsa beni kıramaz getirirdi ablamın resim dersi için aldığı yağlı boyaları.. sonra bildiğiniz uyduruk resim bloklarına daha da uyduruk suluboya fırçalarını kullanarak o güzelim boyaları (bkz: pebeo) ziyan etmek suretiyle yağlı boyayla resim yapmaya girişirdim.. asla onun kadar seri olamadım asla o kadar güzel çizemedim yaptıklarım hiçbir şeye de benzemezdi.. yine de ısrarla kaloriferin arkasında kurutup saklardık onları.. şimdi elimde doğru düzgün fırçalarla sanatsal malzeme ofisinde bir dünya para bayıldığım o güzel tuvallere yaptığım resimleri bu kadar beğeniyorsam,hayatımın en dinlendirici aktivitesini kursa filan gitmediğim halde zevkle sürdürebiliyorsam o trt deki amcayla resim yapma maceralarım sayesindedir.. izleyen herkese de resim konusunda çok şey öğretmiştir eminim..
eger senin benim gibi normal bir insansaniz olmayacak olaydir,hayir bob ross cizer o garanti de..
eğlenceli geçecek iştir fakat.bu işin sonunda ressam amcamızla resmi yapan şahsın resimleri arasındaki fark inanılmaz derecede farklı olacaktır.Kimde var o amcadaki zeka,deneyimlilik!
o fırçasını boyaya batırıp resme sürdüğünde çimenlik, ben sürünce yeşil bir çizgi olmasından sonra birlikte resim yapmayı bıraktığım, ama her denk gelişimde izlediğim bob ross'un sevildiğini "resim yapan amca" statüsüne erişmesiyle gösterdiği başlık.
her defasında insanın psikolojisini bozacak bir tonda,bakın ne kolay şimdi burada bir ağaç var..evet,şimdi birde bulut,hoop.işte bukadar basit.. sözleri ile resim yapmaya çalışan orta ve üstü yaşlı herkese sinir krizleri geçirten güleryüzlü adam.
bakarak olsaydı tüm kediler kasap olmuştu felsefesini güden nostaljidir. *
ona göre ilkokul boyama kitabınıdoldurmayla eş anlama gelen fiil..
onunla beraber resim yapmak ama sonuçta onun resim, senin karalama yapabilmekten öteye geçemediğin olay. ne kadar kasarsam kasayım bir türlü onun gibi yapamıyorum. ne yapalım allah vergisi bu işler en iyisi o yapsın, biz izleyelim.
bir saat sonunda yine ve yine boş, beyaz bir kağıttır.
artık kesinlikle böyle bir istekte bulunmamakta fayda vardır. zira adamın hakkın rahmetine kavuştuğuna dair kuvvetli söylentiler vardır.
'ayyyy bi benim yaptığıma bak bi onun yaptığına.Ama onun boyaları kaliteli o yüzden güzel oluyo onun çizdikleriii \' cümle grubunu duymama neden olan aktivitedir.
dünyanın en zor işidir. başarıya ulaşmanın tek yolu o amcanın bir gün cin ali cizmesidir.
büyük bir ihtimalle gerçekleştirilemeyecek olan eylemdir. Zira adamda öyle bir yetenek vardır ki rastgele çizdiği şeyler bile anlamlı birer obje olur ve muhtemelen bu yetenek sizde yoktur.
imkansızın peşinde koşmaktır. çünkü adam gölde ördek çizerken birden ne olduğunu anlamadan o ördek jetskine dönüşür, ağaç çizerken birden ağaç dağa dönüşür vb. bence bu adamla kapışacak tek rakip filli boya reklamında ki halısahadan kaçmış boyacıdır.
rossi öldüğünden dolayı gerçekleşemeyecek olan eylemdir.
resim aşkına bile gerek yoktur aslında. birkaç kez izledikten sonra sevgili bob ross kendisi aşılar zaten onu. merak çoğalır. dikkatlice izlenen resimlerden sonra program kaydedilmeye başlanır. hazırlık yapıldıktan sonra kayıtlardan adım adım, gerektiği yerlerde durdurup incelenerek uygulamaya çalışılır.

her deneme şaheser olacak diye bir garanti vermezdi zaten. sabır ve azimle başarıya ulaşılması muhtemel olan eylem.
(bkz: 25 dakikada bob rossla resim yapmak)
amcanın geniş fırça arşivi ve el çabukluğu nedeniyle, tv'ye bakıp resmin nasıl yapıldığını kavramaya çalışan seyircinin şaşkınlıkla, "ee şimdi napıcaktık ya" diyerek son verdiği, genelde mavi gökyüzü yapıp bıraktığı* eylem.
kucukken hayranlıkla izledigim bu adamın buyudukten sonra "hımm.. belki de burda bir agac vardır" ve akabinde "hımm.. evet gercekten var" gibi soylemlerine yarılmama sebep verdiğinden gulmekten yapamayacagım eylemdir.
bu durumun sonunda genelde kişiler yaptığı resmi yırtıp,çöpe atarlar.
resim yapma yetenegi olmayanların denemeye çalışmamaları tavsiye edilen eylemdir. *