bugün

bugün karşılaştığım kızdır.

sabah metrobüste mal mal oturup uykumu açmaya çalışırken ayvansaray durağından mecidiyeköy istikametine doğru giden metrobüse bi arkadaşıyla birlikte bindi. ama o kadar güzeldi ki gözlerimi üzerinden alamıyordum. mecidiyeköye gelene kadar gözlerimi bir an olsun ayıramadım ondan ama oda sanki bana inat yapar gibi bir kere bile kafasını çevirmedi sağa sola...

yani hiç görmedi beni...

mecidiyeköyde indikleri zaman önümden yürüyorlardı. ben ise hala aptal aptal arkasından hayıflanıyordum.

merdivenlerden inmiştik tam caddeye çıkış merdivenlerine geliyorduk ki bi anda o güzel kızdan ahhh diye bir ses duydum. ve biraz da patırtı.

kızcağızın ayakkabısının topuğu yağmur mazgalına sıkışmıştı ve o ayağını zorla kaldırmaya çalışarak, ince yağmur mazgalını topuğuna takılı vaziyette yerinden çıkarmıştı.

arkasındaydım yardım etmem gerekiyordu fakat kendi kendime kızıyordum neden bi maşallah demedin kıza nazarın değdi diye. biyandan da gülüyordum içten içe. tam yardım etmeye niyetlenmiştim çünkü kız ve arkadaşı hala kurtaramıyordu topuğunu ama o sırada yurdumun bıçkın, hızlı delikanlılarından 2-3 tanesi yardım etmeye başlamıştı. kızlar bi yandan gülüyor ama biyandan rezil olduk diye söyleniyorlardı. yaklaşık 1-1,5 dakikalık uğraşın ardından nihayet kurtarmışlardı topuklarını...

ve tekrar yürümeye başlamışlardı kahkahalar eşliğinde. bende arkalarından baka kalıp sadece kendi kendime kızıyordum. ayağıma kadar gelen fırsatı teptiğim için.

ve sorup durdum kendime 'hayat neden bu kadar zor ve bukadar güzel ve vazgeçilmez. insanın kendisine cevabını bilmediği soruyu sorması ne kötüymüş bugün anladım be sözlük.
*
(bkz: bu da boyle bir animdi iste)