bugün

ikisini de üreteni ve tüketeni için benzer durumlar taşıyan iletişim ve eğlence araçlarıdır.

en çok tartışılan şeylerden biridir, evde akşam televizyonda dizi izlemek mi, yoksa tiyatroya gitmek mi?

Televizyon, bedavadır, işten yorgun argın geldiğinde, üstünü çıkarıp isteiğin prodüksiyonu bedava izlersin, evine getirilir herşey sırf sen o reklamları izle diye, istediğin şekilde izleyebilirsin onu, kullanmak çok rahattır, yeterki izle (reklamları), konuşurken izle, ayaklarını uzatıp izle, sevgilinle oynaşırken izle, uyuklarken izle, hatta bırak açık kalsın o kendi kendine devam eder, sıkılrsan kanal değiştir, birini beğenmediysen binlerce diğerleri var çünkü...

Tiyatro biraz daha kastıran bir durumdur, öyle kolay değidir tv gibi, önce izlemek istediğin oyuna karar vereceksin, sonra gişeye gideceksin, sıranı bekleyip biletini alıp parasını ödeyeceksin (yok öyle bedava), sonra evine döneceksin belki de işine, çünkü hemen olmaz, sen istediğinde hiç olmaz, saati vardır, günü vardır. tarih geldiğinde, önceden hazırlık yapacaksın, öyle pijamalarınla izleyemezsin, sonuçta bir cemiyete girecksin, giyinir, takar sürüp sürüştürürsün isteğe göre, ardından belli bir süre önce gidip oyunun sergileneceği yerde beklemen gerekir (evet bir yere gitmen gerekiyor, ayağına gelmez tv gibi) oyunun başlamasını beklersin zira erken gitmen gerekir geç kalmamak adına, geç kalırsan içeri giremezsin, (işler senin istediğin gibi işlemez) zamanında içeri girersin, önceden belirlenen yerine oturursun, öyle istediğin yere oturmak yok, ayrıca istediğin şekilde de oturamazsın evinde gibi, düzgün oturman lazım, telefonunu kapatmak zorundasın, yanındakiyle bile konuşamazsın, ve oyun başlar, seçim hakkın tektir, dolayısıyla kanal değiştirmek misali beğenmediğin zaman değiştirmek gibi bir şansın yoktur, kapıya yakın bir yerde oturmuyorsan ilk perdenin bitmesini beklemek zorundasın en azından.

Tv geniş, kuralları olmayan, bir oyun alanı gibidir, tiyatro ise bu şekliyle biraz daha askeriyeyi andırır.

e kardeşim o zaman sen bu kadar zorluk çekeceksen ne diye gidesin tiyatroya, işten gelince yorgun argın açarsın tv ni ohhh istediğin gibi, öyle değil mi?

ancak arada biraz daha farklar vardır. hem oynayanlar için hem izleyenler için, hem tiyatroda hem tv de.

televizyon masturbasyon yapmak gibidir, zevklidir, vakit geçer, ancak bir çok zevk veren noktayı hayal etmek gerekir (oyuncular seyircilerini, seyirciler canlı kanlı oyuncularını ve onların hikayelerini)başkalarına ihtiyacın yoktur, tek başına olman bile yeterlidir, sadece kumandadaki tuşlara bas ve otur izle, donunu indirip asılmaya başlamak gibi.

tiyatro sevişmek gibidir, heyecan duyarsın, hazırlık yaparsın, en az iki kişiye ihtiyaç vardır; bir seyirci bir oyuncu... ve başladığında aranızda gerçek bir alış veriş olur, kanlı canlı karşı karşıyasındır, fısıltısını bile duyar tepki verirsin, hissedersin işte. ve mahremdir ve özeldir. sadece o gece o saat için geçerlidir, hem oyuncusu hem izleyicisi için durum böyledir, aynı oyunu oynuyor olsalar bile o gün yeniden yaratılır ve sadece o güne özeldir. iki tarafta birbirinin hayatına dokunur.
bittiğinde eğer güzel bir sevişme olduysa, her iki tarafında tadı damağında kalır ancak tekrar yapmaya güçleri azdır, rahatlamışlık duygusu (bkz: katharsis) ve tebessümle ayrılınır tiyatrodan. bazen iyi geçmez her iki taraf için de ancak en kötüsü bile masturbasyon yapmaktan zevklidir. her birinin anısı vardır ruhunda, yani sıradan değildir, özeldir zaten bu nedenle pahalıdır,lükstür, zahmetlidir, ancak güzeldir.

kıyaslamak gerekirse tercih hep tiyatrodan yana olacaktır anlayanlar için.