bugün

Bir (bkz: martin mcdonagh) filmi. Adana film festivalinde yarışmakta. Konusu kanunlarla başa çıkamayan bir kadının özgün bir fikri hayata geçirmesi sonrası gelişen olayları içeriyor. Yan karakterlerin başarısı filmin akıcılını pekiştirmekte. Filmi beğenen yönetmenin ‘in bruges’ini de izlemeli.
fragmanı tam bir mcdonagh filmi geliyomuş hissiyatı verdi. 7 psychopaths'i ve in bruges'u sevmiş biri olarak merakla bekliyorum. sadece woody harrelson hatrına bile izlenir zaten.

http://www.imdb.com/title...i3205085465?ref_=tt_ov_vi
bu seneki altın küre ödüllerinde ödüle boğulan film.
golden globe'dan ödüller alınca bekleyemedim orta kalite bulup izledim. oyunculuk olarak Frances McDormand,Sam Rockwell hak etmiş tabii diğer adayların filmlerini izlemediğim için ve şimdi hali hazırda ödül de kazandıkları için insan biraz şartlanmış olarak da izliyor orası ayrı konu , öteki yandan en iyi senaryo dalında da ödül aldı, konusu malaasef bizim ülkemizde neredeyse her gün bir kızın,kadının başına gelen ama hala önüne geçemediğimiz taciz,tecavüz ve cinayet üzerine şimdi böyle yazınca çok karamsar bekliyorsunuz belki filmi ama garip bir şekilde toz pembe tadında anlatılmış geldi bana bilemedim neyse çok uzatmayalım güzel bir film ciddi şeylere değinmeye çalışmış ama dediğim gibi konunun ağırlığına filmin atmosferi biraz hafif kalmış son olarak kimsenin takmadığı yazar puanım 7,5 dan 8 *
arkadaşın verdiği gaz ile internette araştırıp bulup izlediğimiz, sözde altın kürede ödüle boğulmuş, oscar adayı filmmiş. öncelikle söyleyeceğim izlemeniz kesinlikle (bkz: zaman kaybı) ama illa izleyeceğim diyorsanız seyirlik ve eğlenceli yerleri de hiç yok değil ancak arif ışık mod on yaparsam amariga senin dram diye ödüle boğduğun filmdeki dramlardan çok daha acıları bu topraklarda ve elini attığın topraklarda yaşanıyor ve yaşandı ve bazıları filmlerde de işleniyor ancak ödülü bu saçma sapan filme vermek işinize geliyor, ne de olsa ölen amarigan olmadığı sürece sorun yok değil mi(?!?!)
Aynı yonetmenin Seven psychopaths filmini izlemiştim. O filmi çok sevmiştim. Çünkü kara mizahın altını güzel hikayelerle doldurmuslardi o filmde. Zaten oyunculuklar sahaneydi. Sam Rockwell o filmde de oynuyordu.

Bu filme gelirsem çok özgün bir senaryoya sahip olduğunu söyleyebilirim. Onun dışında diyaloglar başarılı, bazı sahneler çok çarpıcı ve filmin görüntü yönetmeni çok iyi iş çıkarmış.

Ana hikayenin birçok kola ayrılması ile bir bakıma günümüz zamanının da elestirisi şeklinde geçiyor filmin büyük çoğunluğu. Yani ırkçılık, iyi-kötü polis, tecavuzler, suçlar, terörizm, din, aile, iliskiler gibi konularda fark ettirmeden çok şey söylüyor bu film.

Ama bir bütün olarak baktığımızda çok güzel bir malzemeden kalburüstü bir yemek hazırlanmış gibi. Yani eksik bir şeyler var. Yine de çok güzel bir film olduğunu söylemek lazım.

en iyi senaryo dalında oscar alabilir, dokunduğu konular ve getirdiği eleştiriler açısından..
güzel film. tavsiye ederim.
bu filmi hem senaryosu hem oyunculukları hem de yönetmeni ile sevin yahu.

http://replikler.net/repl...missouri-replikleri-2017/
--spoiler--
Bugün ne düşünüyordum biliyor musunuz? Los Angeles’taki sokak çetelerini düşünüyordum. Crips ve Bloods’ı hani?
1980’lerdeydi sanırım. O Crisps ve Bloods adlı sokak çeteleriyle savaşmak için çıkarttıkları yeni yasaları düşünüyordum. Yanlış hatırlamıyorsam, o yeni yasaların esası şöyleydi O çetelerden birine katılırsan, onlarla takılırsan bir gece, hiç haberin olmadan bir sokak aşağında Crips’teki veya Bloods’taki bir arkadaşın bir mekâna ateş açarsa veya bir adamı bıçaklarsa o konudan hiç haberin olmasa da belki bir sokak köşesinde kendi hâlinde takılıyor olsan bile o yeni yasalara göre yine de suçlu sayılıyorsun. En başında o Crips’e veya Bloods’a katıldığın
için yine de suçlu sayılıyorsun. Bu da aklıma bir şey getirdi Peder. Bu durum siz kilisecilerin durumuna benziyor biraz, değil mi? Sizin de üniformanız var, sizin de lokaliniz var. Siz de, nasıl desem…
Bir çetesiniz. Sen yukarıda piponu tüttürüp incil okurken çete üyesi arkadaşlarından biri aşağıda papaz yardımcısı çocuğu sikiyorsa e o zaman sen de Crips ve Bloods gibi suçlu oluyorsun Peder. Çünkü çeteye katılmışsın bir kez. Hiçbir bok yapmaman, görmemen ya da duymaman umurumda değil. Çeteye katılmışsın. Bu yüzden de suçlusun. Bir insan, papaz yardımcısı çocuğu veya herhangi bir çocuğu sikmekten suçluysa.. işte o zaman evime gelip benimle, hayatımla kızımla ya da reklam panolarımla ilgili tek bir söz söyleme hakkı olmaz. Şimdi o çayını bitir Peder ve mutfağımdan siktir olup git.
--spoiler--
Film senaryo ve oyunculuk açısından güzel. Diğer yandan ele aldığı konu için bir önerisi yok. Eleştiriler var ama çözüm sunulmuyor.

Onun dışında cumhuriyetçi bir yöredeki zorlukları da iyi veriyor. Trump’a seçimi kazandıran bu tarz insanlar, sistemden istediğini alamayan, her geçen gün hayatım daha da zorladığı kişiler. Ekonomik olarak genelde baya kötü bir yerdeler.

Mildred’in salıncakta şerif ile konuşurken herkesin DNA’sı alınsın düşüncesi şu an ABD’de tartışılan Ketie’s Law’a harika bir atıf. Bunun gibi ince göndermeleri de çok hoş ama ABD’de yaşamayanların anlaması biraz zor.

Tarantino’nun olmadığı bir yıl, o yüzden senaryo dalında Oscar ihtimali yüksek.
izlenmesi gereken filmlerden. Yönetmenin önceki filmlerini hiç sevmemiştim ama bu film muazzam cidden. Oyunculuklar, diyaloglar şahane. Yönetmen tarantino seviyesinde muazzam replikler yazmış. kızı tecavüze uğrayan ve yanarak öldürülen bir anne ebbing kasabasında ıssız bir yoldaki eski 3 adet billboard'a polisi suçlayıcı afişler astırmasını ve bu afişlerin karakterlerin hayatına olan etkisini anlatıyor kısaca film. oscarları süpürmesi lazım bu filmin. Adaylar arasında ki tartışmasız en iyi film. her şey tecavüze uğrayan ve öldürülen bir kızla başlıyor ama bu kız odak noktası değil. Şerif ve polislere geçiyor sıra ama onlarda ana konu değil. Anne ve polis arasında ki çatışmaya geçiyor ama bu konuda odak noktası değil. Film hepsini bir güzel karıştırıyor ve muazzam bir seyirlik çıkartıyor ortaya. Filmin ilk dakikası ve son dakikasında ki karakter değişimleri muazzam. iyi adam birden kötü tarafa geçmiyor, kötüyü de kahramanlaştırmıyor. Motivasyonları, nedenleri belli hepsinin. Mutlaka izleyin. Filmle ilgili tek sıkıntım bir kaç yerde tecavüz üzerinden şaka yapması ve özellikle başlarda feminist dalgasına uyması.
Oscar'ı almasını istediğim film.En azından sam rockwell en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü alırsa çok mutlu olurum.izlenmesini şiddetle tavsiye ediyorum
Filmden Şöyle bir repliği bırakarak kaçıyorum.

--spoiler--

"başka bir yer varsa orada tekrar görüşürüz belki. yoksa da seni tanımak benim cennetimdi zaten."

--spoiler--
görsel

Efsane.
çok amaçlı, bol zaman israflı, uzun metrajlı kamu spotu..



bazı yerleri samanyolu tv'deki yaran dogru yolu bulmalı skecimsi minik dizilerden hallice..

film içindeki puanlama sıram ilk yarım saat 5 ila 6 gibi ilk yarım saat sonrası 45 dakika için 4-5 iken kalan aşagı yukarı yarım küsur saat içinse 2 ila 3 puan olmuştur.. ilerledikçe film sinir bozmaya başladı yani..

filmin tek güzelligi woody harrelson reyisin sazı ve sözü eline aldıgı dakikalardı, ilk yarım saatteki atışmalar da var tabi..

onun dışında kocaman bir sıfır hatta matematikte bu filmi tanımlayacak etkisiz kötü vasat anlamlarını içinde barındırabilecek bir rakam varsa o rakam bu film için yaratılmış türetilmiş denilebilir.

olum bu ne kötü bir film lan diyecek kelime bulamıyorum..

yok trumpa giydirmiş, bilmem hangi duyguyu ön plana çıkarmış ahahaha. bunlar için kamu spotu denilen kurum var onlar izlesin, onlara izletin.. tarantino reyisin zincirsiz filminde bir sahne vardı bu ku ku klan örgütnün oldugu baya giydirme vardı ama komikti degilse ben niye onu begeneyip ve destekleyeyim ki, kezban mıyım..

film en iyi özgün senaryo ile sanırım en iyi kadın oyuncu ile en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü almış..

başka filmleri mi izledi bu oscarın ihtiyar heyeti anlamadım.

lan filmde döktüren üzerine heykelcik atılacak tek adam woody reyisti, oscar aldı mı bilmiyorum aldı diye verilmediyse ayıp olmuş. adamın yarım saati diger adı geçenlerin sinema kariyerlerine bedeldi..

vallahi her açıdan bakmaya çalışıyorum en ufak bir övgü düzecek bir şey bulamıyorum..

drishram dizisinde katilin tarafındaydım, belki herkes ordaydı bilmiyorum farklı bir durum olarak bu kez maktulün tarafında olanlara kin kustum mk..

olum böyle filmler yapmayın gözünüzü seveyim..

ne yapıldı misal hiç anlayamadım, ne bu şimdi dedim saatlerce. ts beşiktaş maçını bıraktım lan salak gibi şu şey için..

hollywood vallahi pişmanlık oldu.. şimdi bir kaç oscar ödüllü film daha izleyecegim ama zaman israf ederek degil yaya yaya 15 dakika 15 dakika.. çekilmiyor 2 saat böyle filmler..
kasaba hayatı, insan ilişkileri, polisiye, suç, matem, dışlanma gibi anahtar kelimelerle tanımlanabilecek, ancak asla imdb'de aldığı puanı hak etmeyen bir film. nasıl olur da bu film, big lebowski, finding nemo, there will be blood, kill bill, shutter island, into the wild, in the name of my father, benhur, truman Show, rocky, the terminator, dead poets society, jaws gibi başyapıtları geride bırakır, akıl alır şey değil. tamam, son dönemlerde sinema sektöründen, eskilerle kıyaslandığında çok kaliteli filmler çıkmıyor ama bu filme 8,2 veren yeni nesil hakikaten çok zevksiz ve dengesiz. başka açıklaması olamaz.

bu arada, izlenmeyecek bir film değil. yani bir 7 puanı var bence. özellikle woody harrelson hatırına izlenir. ki, o da zaten yine iyi bir oyunculuk çıkarmış.
ilk yarısı fargo, ikinci yarısı fiyasko. tüm olmamışlığına, arada kalmışlığına, nereye gideceğini bilemezliğini rağmen yine de yılın vasat üstü filmlerinden biri.
en iyi kadın oyuncu ve yardımcı erkek oyuncu ödüllerini hakkıyla almış film. özellikle sam rockwell şiir gibi oynamış.
Daha dün aksam izlemiş olduğum film. En iyi kadın oyuncu rolünü gerçekten hak etmiş olan bir filmdi. Konusu da güzel. Daha ne olsun?
bu film herşeyden önce bir post-human filmidir. insan nedir, sınırları nelerdir? biraz bu açıdan da bakmak lazim filme.
--spoiler--
Mükemmel oyunculuklar. Sadece bu bile filmi izlenir kılıyor fakat sadece bu.

Hikayedeki karakterlerin filmin final düzleminde hiç beklenmedik değişimlerinin altyapısı çok zayıf, bu beni filmin içinde olmaktan çıkardı. Özellikle frances mcdormandın canlandırdığı karakterin o sert hatta yer yer acımasız seciyesi filmin sonuna doğru çok ılımlı bir hale geliyor. ve keza dixon karakteri -ki bu adam camlardan aşağı adam atan, siyahilere işkence eden bir polis- filmin finalinde adalet savaşçısı oluyor.

kesinlikle fena film değil ama büyük beklentileri de boşa çıkaracak bir film.

--spoiler--
bir daha insanlarin super muhtesem demesine gore film izlemeyecegim diye karar almama sebep olan film. kolay kolay film begenmedigim olmaz ama gercekten kotuydu gecirdigim iki saatten nefret ettim. belki hakliyimdir belki de ne anlarsin deniz kekosu filmden.
insan psikolojisinin derinliklerine dalan çıkan, enteresan bir film. 2018'de en iyi kadın oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu oscar ödüllerini kazandı, üstelik en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülüne iki oyuncusuyla (harrelson ve rockwell) aday olmuş. peter dinklage abimiz de ufak rolüne rağmen her zamanki gibi filme renk ve çeşni katıyor.
Oyunculuklar gerçekten iyi üstte de benzer bir yorum var zaten, en iyi kadın oyuncuyu zaten sonuna kadar hak ediyor. Ama filmin geneli, özellikle bitişi benim beklentimi hiç karşılamamıştı.
şu an izlediğim film.

"Başka bir yer varsa orada tekrar görüşürüz belki. Yoksa da seni tanımak benim cennetimdi zaten.." sözünün bu filme ait olduğunu okudum. Sırf bunun için izleyeceğim.